Canını Kurtarmak İçin Yapılan Kelime-i Şehadet Makbul Değildir
Canını Kurtarmak İçin Yapılan Kelime-i Şehadet Makbul Değildir
1912-1913 Balkan Savaşlarında
Yunan ve Bulgar komitacılarınca Trakya’nın her köşesindeki köyler, Müslümanlara
ait kutsallar (camiler, mezarlıklar vb…) yakılır yıkılır, harap hale getirilir.
Halkın canı ve malının hiçbir güvencesi kalmaz. Çoluk çocuk, kadın kız
gözetilmeksizin kıyımlar, tecavüzler birbirini izler. Ölenler nehirlere, su
kuyularına atılmaktadır.
Osmanlı askerleri bir çete
lideri Bulgar komitacıyı zorla yakalayarak Osmanlı Paşası’nın huzuruna
getirirler.
Yüzlerce sivili katleden bir çok
kadına tecavüz eden; azılı katil idam edileceğini anlayınca Paşa’nın huzurunda
Kelime-i Şehadet getirmeye başlar.
Ferasetli Paşa gülümseyerek:
“- Sen gerçekten Müslüman oldun
mu?” Der.
Azılı katil kekeleyerek:
“- Evet, efendim!” Der.
Paşa askerlere emir vererek bir
göz işareti yapar.
“- Bunu önce sünnet
edin, sonra da azad edin!”
Askerler:
“- Başüstüne komutanım!” diyerek azılı çete liderini bir kayalığa götürürler.
Önce kılıçla bağırta bağırta
sünnet ederler. Sonra da kellesini uçurarak idam ederler.
Askerlerden
biri geri gelince Paşa’ya azılı katilin “Kelime-i Şehadet getirdiğini; neden idam edildiğini” sorar.
Paşa
gülümseyerek:
“- O kefere bizim yanımıza gelirken idam cezasına çarptırılacağını biliyordu. Canını kurtarmak için Kelime-i Şehadet getirmeyi koz olarak kullanmak istedi. Canını kurtarmak amacıyla yapılan Kelime-i Şehadet makbul değildir. Keşke biz yakalamadan; kendi teslim olsa; pişmanım dese ve gönülden gelerek Kelime-i Şehadet getirseydi, o zaman affederdik…” cevabını verir.
Şimdi de
askerlerimizin zorla yakaladığı vatan haini teröristler; orman yakan; kasıtlı
yangın çıkaran; sabotaj yapan, devlet malına zarar veren hainler, derhal idam
edilmelidir. Bu alçaklardan kurtulmanın başka yolu yoktur. Kamu vicdanının da
başka türlü tatmin edilmesi mümkün değildir.
Yorumlar
Yorum Gönder