Kayıtlar

geçiyor etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kur’an-ı Kerim’de Hangi Kelime Kaç Defa Geçiyor?

Kur’an-ı Kerim’de Hangi Kelime Kaç Defa Geçiyor? Kur’an-ı Kerim’in Mucizeliğinin İstatistiksel Delillerinden Bir Kısmı:   001-       Kur'an-ı Kerim'de en çok geçen kelime Allah lafzıdır. Toplam 2697 kez geçmektedir. 002-       “Sâlih amel” İyi, hayırlı iş ve davranış, 93 defa geçer. 003-       “Sâlih kişi” Dinî ve ahlâkî bakımdan iyi davranışlara sahip kişi, 32 defa geçer. 004-       Kur’ân’da, ay manasındaki “eş-Şehr” kelimesi 12 defa geçer. 1 yıl, 12 aydır. 005-       Gün manasındaki “yevm” kelimesi 365 defa geçer. 1 sene 365 gündür. 006-       Melek (Melâike) 88 defa, şeytan (şeyâtin) 88 defa geçer. 007-       Dünya 115 defa, ahiret 115 defa geçer. 008-       Erkek kişi anlamına gelen “recül” kelimesi 24 defa, kadın anlamına gelen “mer’e” kelimesi 24 defa geçer. ...

Haşir Meydanında Sırat Köprüsünden Neden Geçiyoruz?

Haşir Meydanında Sırat Köprüsünden Neden Geçiyoruz? Cevap: Değerli kardeşimiz, Önce şunu belirtelim ki, bu köprünün gerçek mahiyetini bilemiyoruz. Sorudaki itiraz başka konular için de geçerlidir. Örneğin: - Madem günahımız sevabımız belli, o halde mahşerdeki mahkemeye ne gerek var? - Madem günahımız sevabımız belli, o halde bunların tartılmasına ne gerek var? Demek ki, mesele sadece köprü meselesi değil... Bu gibi gaybi meseleler hakkında bir ayet ve hadis olmaksızın yorum yapmak kolay değildir. Bununla beraber denilebilir ki, saydıklarımızın varlığının birkaç hikmet vardır: a) Mahkemede hesap vermek insanı ürkütür, dikkatli davranmaya sevk eder. b) Günah ve sevapların tartılması, bu hesabın en ince teferruatına kadar söz konusu olacağını gösterir ve insanları daha titiz davranmaya teşvik eder. c) Özellikle, hesabın sonuçlarını, olumlu veya olumsuz hesapların yol ayırımının göstergesi olan köprü, insanı çok daha dikkatli olmaya yönlendirir. ...

Unutma!

Unutma! Zaman geçiyor. Şimdi gözlerini kapat ve gidebildiğin kadar gerilere git, beş yaşına, üç yaşına... Su birikintilerinde üstünün çamur olmasına, ütünün bozulmasına endişe etmeden, sek sek oynadığın günlere... Misket oynarken aldığın keyfi, ilk aldığın oyuncağını hatırla. Sana "bir şarkı söyle" dediklerinde, hiçbir kaygı taşımadan avazın çıktığı kadar yüksek sesle söylediğin şarkını hatırla... Aç gözlerini. Şimdi kaç yaşındasın on beş mi, otuz mu, kırk beş mi, yoksa altmış mı, hangisi? Şimdi söyle; gözünü kapatıp açmandan daha hızlı geçmedi mi zaman? Peki, o günlerden geriye ne kaldı? Bir kırık misket... Unutma! Gözünü bir daha kapayıp açacaksın ve ömrün bitmiş olacak. Belki o zaman elinde kırık misketin de olmayacak! Olsa da ne çıkar ki zaten? Bir akşamüstü geldin ve gün batmadan gideceksin... (Alıntı)