Kayıtlar

Köle etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Halife İle Köle Allah’ü Teâlâ Katında Birdir

  Halife İle Köle Allah’ü Teâlâ Katında Birdir   Hz. Ömer Radiyallahü Anh Çok âdil, abid, çok merhametli, mütevazı, fakirlikle yaşar bir zat idi. Hz. Ömer Radiyallahü Anh Muğire adlı bir kölesiyle beraber Kudüs’e gitmektedir.   Halifenin bir deveden başka bineği yoktu. Deveye nöbetleşe biniyorlardı. Allah’ü Teâlâ’nın hikmeti tam Kudüs’e girecekleri vakit deveye binme nöbeti kölesi Muğire’ye gelmişti. Muğire, Hz. Ömer Radiyallahü Anh’a: “- Efendim, sıra bana geldi ama Kudüs’e yaklaştık. Benim deve üstünde, sizin yaya olmanız doğru olmaz. Şehre girerken devenin üzerinde siz olunuz!”, dedi. Hz Ömer Radiyallahü Anh itiraz etti: “- Biz Müslümanız. Ben her ne kadar halife isem de, seninle benim aramda Allah’ü Teâlâ indinde hiçbir fark yoktur. Sıra senindir, deveye sen bineceksin!”, dedi. “- Bugün Kudüs’ün bütün eşrafı zat-ı alinizi karşılayacaklardır. Onlar atlı, siz ise halife olduğunuz halde yaya yürüyeceksiniz. Bu hiç münasip değildir. Lütfediniz de istirhamımızı reddetmey

Hızır Aleyhisselâm Niye Köle Oldu?

                                                 Hızır Aleyhisselâm Niye Köle Oldu?   Hızır Aleyhisselam sık sık insanların arasından ayrılır halvet eder kendi nefsi ile mücahade eder. Bir gün beni İsrail sokaklarında dolaşırken bir köle yaklaşıp ondan: “- Allah’ü Teâlâ için bir sadaka ver!” dedi. Hızır Aleyhisselam verecek bir malı olmadığından: “- Benim sana verecek hiçbir şeyim yok ki…” dedi. Ama köle ısrarla: “- Bana Allah’ü Teâlâ için ver, zira sen nurlu ve merhametli bir insansın!” deyince: Daha fazla dayanamaz peki öyleyse mademki; “- Allah’ü Teâlâ aşkına dedin. Beni yanında pazarda götür bir köle gibi sat parası senin olsun!” der.” Adam, Hızır Aleyhisselam’ı pazarda 400 dirheme satar. Hızır Aleyhisselam köle olarak alan adam ona fazla bir iş vermek istemese de, O: “- Ben yaşlıyım ama bir genç gibi çalışır size hizmet ederim!” der. Hızır Aleyhisselam satın alan adam inançsız bir kimse olmasına rağmen merhametli birisidir. Nitekim adamın büyük bir hurm

Hızır Aleyhisselâm Niye köle oldu?

                                                 Hızır Aleyhisselâm Niye köle oldu?   Hızır Aleyhisselam sık sık insanların arasından ayrılır halvet eder kendi nefsi ile mücahade eder. Bir gün beni İsrail sokaklarında dolaşırken bir köle yaklaşıp ondan: “- Allah’ü Teâlâ için bir sadaka ver!” dedi. Hızır Aleyhisselam verecek bir malı olmadığından: “- Benim sana verecek hiçbir şeyim yok ki…” dedi. Ama köle ısrarla: “- Bana Allah’ü Teâlâ için ver, zira sen nurlu ve merhametli bir insansın!” deyince: Daha fazla dayanamaz peki öyleyse mademki; “- Allah’ü Teâlâ aşkına dedin. Beni yanında pazarda götür bir köle gibi sat parası senin olsun!” der.” Adam, Hızır Aleyhisselam’ı pazarda 400 dirheme satar. Hızır Aleyhisselam köle olarak alan adam ona fazla bir iş vermek istemese de, O: “- Ben yaşlıyım ama bir genç gibi çalışır size hizmet ederim!” der. Hızır Aleyhisselam satın alan adam inançsız bir kimse olmasına rağmen merhametli birisidir. Nitekim adamın büyük bir hurm

Söz Taşıyan Köle

  Söz Taşıyan Köle   Bir adam bir köleyi satın almak isterken satıcıya; “- Bunun bir ayıbı yok mudur?” diye sormuş. Satıcı; “- Ayıbı yoktur, ancak söz taşımayı sever.” demiş. Adam bunun önemli olmadığını düşünerek köleyi satın almış. Köle eve iyice yerleştikten sonra bir gün hanıma; “- Kocan seni sevmiyor ve seni aldatıyor. Seni sevmesini istiyorsan uyurken çenesinin altından birkaç tane kıl kes ve onları bana getir, üstüne okuyayım.” demiş. Ondan sonra adama gidip; “- Hanımın seni sevmiyor ve seni birisiyle aldatıyor. Yakında da seni boğazlayıp öldürecektir. Bunu önlemek istiyorsan uyur gibi yap ve gör.” demiş. Adam uyur gibi yapmış. Kadın onun uyuduğunu zannederek bir ustura alıp gelmiş ve onun başucunda oturmuş. Adam usturayı ve kadının oturuşunu görünce ayağa fırlamış ve usturayı kadının elinden alıp hanımını kesmiş. Ondan sonra da kadının akrabaları gelerek adamı öldürmüşler.   Kaynak: İhyâ’u Ulûmi’d-Dîn, İmam-ı Gazali (ra), Nemime, c.3, s.270

Benden Güzel Köle mi Olur?

  Benden Güzel Köle mi Olur?   Mekke fethedillmiştir... Siyasi ve askeri mücadelesinin zaferle sonuçlandığı bir gün yaşanmaktadır. Öğle yemeğini ise arkadaşlarıyla birlikte, sokakta, toprağın üzerine oturarak yemektedir. Bu durumu garip sayan, zihinsel özürlü bir kadın laf atar: “- Şuna bakın! Yere oturmuş bir köle gibi yemek yiyor” Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem tebessüm ederk cevap verir: “- Benden güzel köle mi olur! Çünkü ben de Allah’ü Teâlâ’nın kölesiyim.” Başka bir defasında eşi Hz. Aişe Radiyallahü Anha ısrar eder: “- Ne olur bağdaş kurarak, biraz rahat oturarak yemek ye!” Bunun üzerine alnını yere değdirecek kadar öne eğilir. “- Kölenin yediği gibi yerim, kölenin oturduğu gibi otururum, çünkü ben bir kuldan başkası değilim!” (Ebu’ş Şeyh el-İsbehani, Hz Muhammed’in Sallallahü Aleyhi Vesellem Edep ve Ahlakı shf: 64, M.Yusuf Kandehlevi, Hayatü’s-Sahabe III shf:153)

İyi Huylu Efendi İle Kötü Köle Hikâyesi

  İyi Huylu Efendi İle Kötü Köle Hikâyesi   Faziletiyle meşhur bir büyük zat vardı. Kölesi de inadına kötü huylu idi. Köle çirkindi. Sirke gibi ekşi, çirkin bir suratı vardı. Ejderha gibi, dişlerinden zehir akardı. Şehirde ondan daha çirkin kimse yoktu. Koltuğunun soğan gibi acı kokusundan, kızıl damarlı, perdeli olan gözü durmadan sulanır, çapaklanırdı. Yemek pişirirken kaşlarını çatar, fakat pişince sofraya efendisiyle beraber otururdu. Beraber ekmek yediği efendisi:   “Öldüm, bir yudum su!” dese, vermezdi. Ona ne söz tesir ederdi, ne dayak. Bu yüzden gece gündüz evde gürültü, patırtı eksik olmaz; evin temeli sarsılırdı. Çer çöp, süprüntü ne bulursa yola saçardı; tavukları kuyuya atardı. Yüzünden vahşet fışkırırdı; gittiği işten ger gelmezdi. Efendisinin dostlarından biri ona şöyle dedi: “A mübarek zat. Bu kötü huylu kölenin terbiyesine mi, hünerine mi, cemaline mi, nesine tutkunsun?” Bu kellesi, ciğer bir para etmeyen münasebetsizin neden kahrını çekiyorsun?

Kulluğu Bu Köleden Öğren

Kulluğu Bu Köleden Öğren İbrahim Ethem Hazretleri azat etmek için bir köle almıştı. Köleye sordu: “– Adın nedir?” “– Ne diye çağırırsanız odur, efendim…” “– Ne yemek istersin?” “– Ne verirseniz onu yerim, efendim…” “– Ne iş yaparsın?” “– Ne emrederseniz onu yaparım, efendim…” “– Ne arzu edersin?” “– Kölenin arzusu olur mu? Efendinin dileği, kölenin arzusudur...” Bu cevaplar karşısında İbrahim Edhem Hazretleri hüngür hüngür ağlar ve kendisine şöyle der: “– Be hey miskin, kulluğu bu köleden öğren. Sen hiç ömründe Allahü Teâlâ’ya karşı böyle kul olabildin mi?”

İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri ve Köle

İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri ve Köle İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh Hazretleri azat etmek için bir köle almıştı. Köleye sordu: – Adın nedir? – Ne diye çağırırsanız odur, efendim… – Ne yemek istersin? – Ne verirsen onu yerim, efendim… – Ne iş yaparsın? – Ne emrederseniz onu yaparım, efendim… – Ne arzu edersin? – Kölenin arzusu olur mu? Efendinin dileği, kölenin arzusudur... Bu cevaplar karşısında İbrahim Edhem Kuddise Sirrûh Hazretleri hüngür hüngür ağlar ve kendisine şöyle der: – Be hey miskin, kulluğu bu köleden öğren. Sen hiç ömründe Allahü Teâlâ’ya karşı böyle kul olabildin mi?

Şeyhin İki Kölesi

Şeyhin İki Kölesi    Padişahın birinin çok sevdiği bir âlim vardı. Padişah bu âlime çok saygı duyar, arada onun nasihatlerini dinlemek için yanına giderdi. Ondan dünyaya ve ahirete ait bilgiler alırdı.    Bir gün bu âlimin yanına giden padişah, onun nasihatinin etkisinde kaldı ve şeyhin dünyalık ihtiyacını gidermek isteyerek:    - "Ey şeyhim! Dile benden ne dilersen"  dedi.    Şeyh, padişahın bu isteğine cevap vermeyince, padişah ısrar etti. Padişahın bu ısrarına kızan şeyh:     - "Ey dünya padişahı! Bana böyle bir teklifte bulunmaya utanmıyor musun? Bundan vazgeç. Benim hakir ve zelil olan iki kölem vardır ki, onlar sana hâkim ve âmirdir. Sen onlardan emir almaktasın."  deyince, padişah şaşırdı ve:    - "O iki zelil köle de kimlerdir ki, onların bana hâkim ve amir olmaları benim için zillettir"  diye şeyhe sordu.    Şeyh:    - "Biri gazap (öfke), diğeri ise şehvet (kötülüğe ilgi)dir."  cevabını verdi.    Öğ

Köle Olmamı İster misin?

Köle Olmamı İster misin?    Hazreti Osman Radiyallahü Anh, kölesi ile bir yerden geçiyordu. Bir ağacın altında herkesten uzak vaziyette yatan Ebu Zerri Gıfari Radiyallahü Anh hazretlerini gördü. Ebu Zerr Radiyallahü Anh, eshabın maddeten en fakirlerinden biri idi. Hz. Osman Radiyallahü Anh yanındaki kölesine bir kese altın verdi: “Git bunu şu ağacın altında yatan adama ver. Eğer dediğimi yaparsan seni azad edeceğim” dedi.    Hazreti Osman Radiyallahü Anh’ın bu müjdesine sevinen köle, mutlaka parayı verebileceği ümidiyle uyuyan adamın yanına varıp uyanmasını bekledi. Bir müddet sonra Ebu Zerr Radiyallahü Anh Hazretleri uyanmıştı. Köle: “Al bu keseyi… “ diye rica ettiyse de Ebu Zerr, kabul etmiyordu. Köle ısrar ederek: “Eğer bu altınları alırsan kölelikten kurtulacağım. Sen benim azad olmamı istemez misin?” diye söylediğinde O: “Senin kölelikten kurtulmanı ben de isterim ama, ben onu alırsam sen hür olacaksın, ben köle olacağım. Sen benim köle olmamı ister misin?” Diyere

Kölenin Sadakası

Kölenin Sadakası Mansur bin Hammad Kuddise Sirrûh Hazretleri bir gün va'zediyordu. Vaaz esnasında bir dilenci gelip: — Ben dört dirhem isterim, dedi. Mansur Hazretleri: — Bu kimseye kim dört dirhem verirse, ben de ona dört dua ederim, buyurdu. O zaman mescidin bir köşesinde oturmakta olan zenci bir köle kalkıp: — Ya Mansur! Benim için dört dua edersen dört dirhemi veririm, dedi. Hazreti Mansur: — Evet! Sana dört dua ederim, dedi. Köle de çıkarıp dilenciye dört dirhemi verdikten sonra şöyle söyledi: — Ya Mansur! Benim efendim Yahudi idir, onun Müslüman olması için dua et, benim kölelikten kurtulmam için dua et, Rabbimin beni kendi fazlından zengin kılması için dua et, Rabbimin günahlarımı affetmesi için dua et, dedi. Şeyh Hazretleri kölenin istediği gibi dua etti. Şeyhin duasından sonra mescidden ayrılan köle doğru sahibinin yanına varıp meseleyi anlattı. Bu durum sahibinin çok hoşuna gitmişti: — Şu andan itibaren seni malımdan azad etti

Hz. Ömer Radiylallahü Anh Deveye Kölesini Bindirdi

Hz. Ömer Radiylallahü Anh Deveye Kölesini Bindirdi Uzunca bir kuşatmadan sonra Kudüs teslim olmaya karar verir. Şehrin anahtarının bizzat Hz. Ömer Radiylallahü Anh'e teslim edileceği söylenir. Hz. Ömer Radiylallahü Anh, yanına kölesini alıp devesi ile yola koyulur. Yolda kölesinin yaya gitmesine gönlü razı olmaz. Belirli sürelerle değişerek binmeyi söyler. Kölesinin karşı çıkmasına karşın dediğini yapar. Tam Kudüs'e girileceği sırada deveye binme sırası köleye gelir. Köle kendi isteğiyle sırasını Hz. Ömer Radiylallahü Anh'e vermek ister. Ancak kabul etmez. Hz. Ömer Radiylallahü Anh yaya, köle deve üzerinde şehre girerler. Halk halifeyi yaya, köleyi deve üzerinde görünce ona hayran olur.  (Alıntı)

İsrail Malına Köle Olacağımıza, Kendi Ürünlerimizi Üreterek Özgürlüğün Tadını Ve İman Etmenin Güzelliğini, Hayatımızın Her Anında Tadabiliriz.

İsrail Malına Köle Olacağımıza, Kendi Ürünlerimizi Üreterek Özgürlüğün Tadını Ve İman Etmenin Güzelliğini, Hayatımızın Her Anında Tadabiliriz. Bazen hayal etmek ve o hayali gerçekleştirmek için peşinde koşmak, gitmek çaba göstermek gerekir, ama bu bizim Türk milletine göre değil galiba! Çünkü hayal etmekten uzak hazır ithal olanlar ile yetinerek, yeni üretim peşinde koşmaktan aciz kullar olarak hayatımızı devam ettiriyoruz. Geçenlerde İsrail’e boykot edelim çağrısına uyalım dedik, Marketteki İsrail mallarını listeden çıkardık, ortada bir bulgurumuz, yeşil sabun, bir şampuan çeşidi kaldı ve o an hayretler içinde kaldım, ağlayacak halimize güldüm! Geçenlerde duydum kavunların içinde çekirdek çıkmıyormuş ve o kavun çekirdeğini utanmaz edepsiz İsrail den alıyormuşuz ve çekirdeksiz bir kavunmuş çünkü yeniden tohum almak için… İnanın bu halimize yıllar boyu her saniye ağlasak dövünsek bu tembelliğimizi ve edepsizliğimize çare olacak bir kelime bulamayız. Hani çalışmak dinimizde farz

Cömertliğin Dünyadaki Faydası

Cömertliğin Dünyadaki Faydası Hz. Ali'nin ağabeyi Cafer b. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu: "Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?" Köle sıkılarak cevap verdi: – "İşte bu üç parça ekmek..." – "O halde neden kendine hiç ayırmadın?" – "Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim." – "Peki, sen ne yiyeceksin şimdi?" – "Oruç tutacağım." Bunun ü