Kayıtlar

Usta etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gaziantepli Helvacı Ökkeş Ustanın Hikâyesi

Gaziantepli Helvacı Ökkeş Ustanın Hikâyesi   Bundan 30 yıl kadar önce, Gaziantep’te helvacılık yapan Ökkeş usta iflas eder. Elinde avucunda ne varsa yitirir. Alacaklarını tahsil edemez, işçilerini çıkarır, işyerini kapatmak zorunda kalır. Ama bir yerlerden de tekrar başlaması gerekmektedir. Helvacı Ökkeş ustanın cebinde beş parası yoktur. Kalkar, hiç tanımadığı toptan şeker satan bir dükkâna gider. Kendisini tanıtır, helvacılık yaptığını, iflas ettiğini anlatır. Parasının olmadığını, iş yerinin tekrar üretme geçebilmesi için acil bir torba şekere ihtiyaç duyduğunu, ancak şeker parasını helvayı yapıp sattıktan sonra ödeyebileceğini söyler. Şeker satıcısı Bahaddin usta, Ökkeş ustayı dikkatlice dinler, yerinden kalkar, yanında çalışanını çağırır; “- Oğlum bir at arabası çağır, 20 torba şeker yükleyin, Ökkeş ustamın dükkânına indirin!” der. Şekerci Bahattin usta küçük bir kâğıda da, isim, adres belirtmeden, sadece “20 torba şeker” yazar, kâğıdı Ökkeş ustaya uzatır… Ardından d

Bir Dâhinin İnanılmaz Hikâyesi

Resim
Bir Dâhinin İnanılmaz Hikâyesi Gaziantep’e bir Fransız gelir. Tekstilcilere akıl verir: “- Makineleriniz yetersiz! Yenileyin, dünya pazarı sizin olsun!” En iyi makinelerin Fransa’da olduğunu söyler. Kendi mallarını pazarlar. Dinleyenler arasında bir usta vardır. Kendine özgü lehçesiyle… “- Bu adam ne diy?”, der. Kafaya takar, makinenin resmine bakar. Demiri eritir, çeliği büker, vidasını, motorunu koyar. Fransızların 3 milyon Euro’ya satacağı makineyi… 50 bin liraya üretir. Yerli piyasaya sunduğu yetmez. Brezilya’ya kadar çeşitli ülkelere yaptığı makineleri gönderir. Bu usta, Mennan Aksoy’dur. Diplomasız dahi! Yoksulluktan okuyamamıştır. İlkokulu 9 yılda bitirmiş, bir daha eğitim görmemiştir. Allah Teâlâ vergisi öyle bir akıl ve beceriye sahiptir ki… Makineyi bir görsün, ertesi gün atölyesinde yapımı başlanmıştır. Bu nedenle… Uluslararası makine, teçhizat fuarlarına girişi yasaklanmıştır… Mühendislerin, aylarca çalışarak tasarladığı makineleri, tek başına yapmak

Buyur Usta

  Buyur Usta   Oğlum, on üç-on dört anahtarı ver! Al usta! Oğlum, yat motorun altına! Nesi var bir bakıver! Olur usta! Oğlum, iyi sık cıvatayı! Sonra sahibi ne der? Sıkıyorum usta! Bileğim yettiğince! Yüreğim yettiğince! Sıkıyorum işte! Oğlum, terlemişsin! Akmasın terin motora, Motor pas yapar sonra! Olur, mu be usta, Ter pas yapar mı? Gözyaşı pas yapar mı? Oğlum ne diyorsun bak işine! Bakıyorum usta! Yalnız ellerim, Ellerim çatlamış be usta! Ellerim acı içinde… Yüreğim var ellerimde, Yüreğim yanıyor usta! Kan ter içinde… Hem usta, Sen hiç misket oynadın mı sokakta? Sen hiç okula gittin mi okula? Okul nasıl bir şey be usta? Öğretmen nasıl biri? Usta sahi, Orda da motor baktırırlar mı ki? Orda da söverler mi çocuklara be usta? Orda da döverler mi? Oğlum bak işine! Kızdırma beni. Olur usta. Ha usta, Senin anan da saçlarını okşar mıydı? Sana ağlar mıydı gecenin al yalazında? Sahi usta sen hiç ağladın mı bir sabah! Cansız düşende anan

Masonlar Siyonizm’in Emir Eri Gibi Çalışmaktadır

Resim
Masonlar Siyonizm’in Emir Eri Gibi Çalışmaktadır Masonun kelime anlamı; duvarcı ustasıdır, masonlar Tevrat’ta bahsi geçen dul kadının oğlu Hiram Usta’yı kurucuları onun kullandığını iddia ettikleri cetvel, pergel ve gönyeyi de simgeleri kabul ederler Tevrat’taki efsaneye göre Hiram Usta dul bir kadının oğlu olup ünlü bir duvar ustasıydı kral Süleymanın (Hz. Süleyman) mabedinin inşasının baş mimarıydı kendisinde mevcut olan gizli şifreleri almak isteyen üç kişi tarafından öldürülmüştür, Hiram’daki gizli sırlar ve şifreler cesedini bulan bugünkü masonların ellerine geçmiştir. Bu efsanenin devamı olan bugünkü masonların kabala ve büyü ritüelleri o efsaneden gelmedir. Oysa Kur’an-ı Kerim onların ardından gittikleri kişilerin şeytan olduğunu açıkça ifade eder. Allah’ü TEalanın Hz. Süleyman’a verdiği yetkiyle şeytanlar ve cinler onun emri altına girdi Sad Suresi’ndeki ayet bunu açıkça ifade eder; "Bina ustası olan ve dalgıçlık yapan her bir şeytanı, zincirlere b

En Usta Komutan, Düşman Tuzaklarını Boşa Çıkartır

En Usta Komutan, Düşman Tuzaklarını Boşa Çıkartır Eski bir Çin öyküsüne göre, bir zamanlar bir Çin soylusu, zamanının en ileri bilim adamlarından olarak kabul edilen üç kardeş otacıdan en gencine, aralarından en üstün olanın kim olduğunu sormuş. Otacı cevap vermiş: "- En büyük ağabeyim, hastalıkların ruhunu görüp, daha ortaya çıkmadan yok ettiği için, şöhreti evinin duvarlarından dışarı çıkmaz.", "Ortanca kardeşim, hastalıkları ortaya çıktığı anda yok eder, bu nedenle onun şöhreti de yaşadığı mahallenin dışına çıkmaz.", "Bana gelince, ben damarları açar, şuruplar hazırlar, masaj yaparım. Bu nedenle şöhretim her yere yayılır." "- Şimdi size sorarım hangimiz en üstün?" Bu konu üzerine yorum yapan bir Ming dönemi bilgesi: "- İşte, liderler, komutanlar ve ülkeyi yöneten tüm yöneticiler için bundan daha önemli bir kıstas bilmiyorum" der. Yaşlı otacının sözlerine paralellik gösteren Sun Tzu'nun felsefesi de, aynı şekilde

Usta ile Çırak

Usta ile Çırak Hadisi Cenâb-ı Hak buyuruyor: “…Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz…” (Enbiyâ, 35) Günün FotoğrafıGünün FotoğrafıGünün FotoğrafıGünün FotoğrafıGünün Makalesi Bir zamanlar, hayatın sadece zâhirinde takılı kalmayan, hadiselerin görünen kısmından ziyâde, derûnundaki hakikatleri temâşâ etme gayretiyle hareket eden, hikmet ehli, yaşlı bir tahta oyma ustası yaşarmış. Bu ustanın da, hayata dâimâ karamsarlıkla bakmayı huy edinmiş, her şeyden şikâyet eden ve hiçbir zaman memnun olmayan ham bir çırağı varmış. Öyle ki, ustası ne kadar güleryüzlü ise, çırak o kadar abus çehreli; ustası ne kadar cömert ise, çırak o kadar cimri; ustası ne kadar yardımsever ise, çırak da o kadar bencilmiş. Günlerini, dünyaya gelişin imtihan hikmetine binâen olduğunun idrâkinden uzak olarak geçiren bu çırak, başına gelen en küçük sıkıntıda bile yüzünü buruşturup şikâyet edermiş. Hayat onun için sanki sırf kötülüklerden, sıkıntılardan, acılardan, dertlerden ve mutsuzl