Kayıtlar

Mahfuz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Lehvi Mahfuz

Lehvi Mahfuz Kelime anlamı olarak LEVH-İ MAHFUZ; “levh” levha, “mahfuz” ise korunmuş demektir. Allah’ın takdir ettiği, olmuş ve olacak bütün şeylerin üzerinde yazılı bulunduğu kabul edilen kader levhasına denir. Levh-i Mahfuz, Allah’ın gökleri ve yeri yaratmadan önce yazmış olduğu bir kitaptır. Levh: “yazı yazmaya uygun yassı ve düzgün yüzey” anlamındaki levh ile mahfûz mahfuz: “korunmuş” mânasındaki mahfûz kelimelerinden oluşan “Levh-i mahfuz”: “ Üzerine yazı yazılan, silinmekten ve değişikliğe uğramaktan korunmuş düzgün satıh” demektir. “Levh-i mahfuz” , değişmeyen kader levhasıdır. Burada olacak olan her şeyin son ve kesin şekli yazılıdır. Allah (o yazıdan) dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Ana kitap (olan Levh-i Mahfûz) ise O’nun katındadır." (Rad, 39) "Şüphesiz ki biz, her şeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık." (Kamer, 49) "Çünkü gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (Levh-i Mah...

Maruf el-Kerhî Kuddise Sirruh

Maruf el-Kerhî Kuddise Sirruh Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz Adı Maruf bin Feyruz veya Feyruzan; künyesi Ebu Mahfuz, nisbesi el-Kerhî. Tebe-i tabiîn neslinden. Pekçok tabiî ile görüştü. Davud et-Taî'nin mürîdi, Seriy es-Sakatî'nin şeyhi. Anne-babası Hristiyan’dı. Küçük yaşta onu Mesîhî bir muallime teslim ettiler. Muallim ona "teslis" inancını telkin ederek: "Allah üçün üçüncüsüdür." deyince O: "Hayır, Allah tektir." diye karşılık verdi Bu cevaba sinirlenen muallim onu iyice dövdü. O' da mektepten kaçtı. Ehl-i Beyt-i Resûl'den İmam Ali Rıza'nın yanına vardı, müslüman oldu. Ne bulduysa onun nezdinde ve hizmetinde buldu. Marufun mektepten kaçarak ortalıktan kaybolması annesini ve babasını pek üzdü. Kendi kendilerine şöyle karar verdiler: "Eğer oğlumuz geri gelirse hangi din üzere dönerse biz de onun dinine gireriz". Neden sonra Maruf çıktı, geldi; evin kapısını çaldı. Sordular: "Hangi din üzere döndün?" O...