Kayıtlar

İşler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İşleri ehline vermek

  İşleri ehline vermek   Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: “Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.” (Nisa Sûresi, 58)   “Biz emaneti (dinin emir ve yasaklarını), göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, “sorumluluğundan” korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab Sûresi, 72)   Müminler övülürken, “Emanetlerine (dinin emir ve yasaklarına) riayet ederler ve verdikleri sözleri yerine getirirler” buyuruluyor. “Müminun Sûresi, 8”   Bir işi yaparken de aralarında istişare ettikleri, birbirine danışarak yaptıkları bildiriliyor. (Şura Sûresi, 38)   Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: “İş ehli olmayana (la

Dünya İşleri Üzülmeye Değmez

                                                      Dünya İşleri Üzülmeye Değmez   Silsile-i aliyye büyüklerinin 23. halkası olan İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh" hazretleri buyurdular ki;   “Dünya işlerinin bozuk gitmesinden ve halinizi toparlayamadığınızdan hiç sıkılmayınız! Çünkü dünya işleri, üzülmeye değmez. Bu dünyada olan her şey geçecek, yok olacaktır. Allahü teâlânın razı olduğu şeylerin arkasından koşmak lazımdır. Güç olsa da, kolay olsa da, bunları yapmaya çalışmalıdır. Aranılacak, gönül verilecek, Allahü teâlâdan başka hiçbir şey yoktur. Geçici, yok olucu şeylere gönül vermek pek yazık olur. Bu yolun büyüklerine olan sevgiyi, dünya ve ahiret saadetinin sermayesi biliniz! Bu sevginizin artması için, Allahü teâlâya dua ediniz! Bu sevgi, insanın islamiyet’e uymasını kolaylaştırır. Kalbin her an Allahü teâlâ ile olması, bu sevgi ile elde edilir. Eğer dünyanın bütün sıkıntılarını kalbe doldursalar, bu sevgi bulunursa, hiç üzülmemelidir.”

İşleri Bitmeyen, Hayırsız Evlât…

Resim
  İşleri Bitmeyen, Hayırsız Evlât…   Baba: “- Evlâdım seni çok göresim geldi, nerelerdesin?” Evlât: “- Baba çok işim var...   Baba: “- Evlâdım seni arıyorum, ama ulaşamıyorum. Evlât: “- Baba toplantılarım var.   Baba: “- Evlâdım seni bugün yemeğe bekliyoruz. Evlât: “- Baba arkadaşlarla önceden yaptığımız bir program var.   Baba: “- Evlâdım bir sesini duyayım dedim. Evlât: “- Babacığım şimdi kapatmak zorundayım, ben seni ararım.   Baba: “- Evlâdım seni ne zaman göreceğiz? Evlât: “- Baba çok işim var, bir ara uğrarım.   Baba: “- Evlâdım dün gece rüyalarıma girdin, iyi misin? Evlât: “- İyiyim baba iyiyim... Şimdi araba kullanıyorum, seni sonra ararım...   Baba: “- Evlâdım ne zaman arasam işin var, yoğunsun, seni çok özledim, ne zaman görüşeceğiz? Evlât: “- Of baba yaaa!”   Bir zaman sonra Evlât babasına telefon eder… Telefonu açan babasının komşusudur. Evlât: “- Babamla görüşeceğim, çok işim var, gelemeyeceğimi söyleyecektim

İşlerini Kendi Yapmayı Severdi

  İşlerini Kendi Yapmayı Severdi   Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi: “– “Ey Allah”ın elçisi! İzin ver ben taşıyayım!” dediğinde; “– “Her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın!” derdi. Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir”le beraber mescide gitmektedir. Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir”e hitap eder: “–Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem. Bedir”e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane düşer ve sırayla binilir. Efendimi

Küfre Sebep Olan Söz Ve İşler

Küfre Sebep Olan Söz Ve İşler İbni Hacer-i Mekki hazretlerinin Zevacir isimli eseriyle, Hadika, Berika, Birgivi, Miftah-ül Cenne, Mektubat-ı Rabbani, Seadet-i Ebediyye, İbni Abidin’den aldığımız, küfre düşüren söz ve işlerden bazıları şunlardır: 1- Allahü teâlâya layık olmayan şey söylemek. Mesela bir kimse bir işi yaptığı halde, zaruretsiz (Allah biliyor ki yapmadım) demek. Yahut, yapmadığı bir şey için, zaruretsiz (Allah biliyor ki yaptım) demek. Böyle söylemek Allahü teâlâyı hâşâ cahillikle suçlamak olur. 2- Allah akıllıdır, şuurludur, iyi düşünür demek, Onu yaratıklara benzetmek olur ki küfürdür. 3- Peygamberleri küçültücü şey söylemek, onlarla alay etmek. Mesela Hazret-i Âdemi kastedip (İlk insan vahşi idi) demek. Veya bir evliyayı peygamberden üstün bilmek. Yahut peygamberin dediği doğru ise biz kurtulduk demek. (Yalnız Kur'an), (Kur'andan başka kaynak tanımam), (Kur'andan başka kaynağa lüzum yok), (Peygamber postacıdır, vazifesi bitmiştir) gibi sözl

Küfür (Dinden Çıkaran Söz ve İşler)

Küfür (Dinden Çıkaran Söz ve İşler) Küfür olduğu kesin olan bir şeyi bir kimse söyler veya öyle inanırsa ve buna pişman olup tövbe etmezse, o kimse ömrünün sonuna kadar da öyle inanırsa, o kimsenin ne namazı, ne orucu ne de başka ibadetleri asla kabul edilmez. Bu durumda olan bir kimse, küfür üzere ölürse “Cehennemde sonsuz azaba düşer” El-Fâzı Küfür (Dinden Çıkaran Söz ve İşler) Küfür: Şüphe, cehalet ve inkâr gibi sebeplerle dinen inanılması gereken şeylere iman etmemek veya saygısızlık yapıp alay etmektir. Küfür üç çeşittir. Cehli küfür, inkâr ve inatla yapılan küfür, hükmi küfür. 1- Cehli Küfür: Kâfirlerin ve cahillerin küfrü. 2- İnkâri ve İnâdi Küfür. Firavn ve Ebu Cehillerin küfrü. 3- Hükmi Küfür: İnanılması şer’an gerekli olan şeylere inanmamak ve onu hafife almaktır 4- Cuhûdi Küfür (Bile bile kâfir olmak): İblisin küfrü Burada 3. madde de belirtilen hükmi küfrü açıklayacağız. Bir kimse Allah’a doğru iman ederde küfür olan söz ve inancına tövbe

Boş İşleri Terk Etmek

Boş İşleri Terk Etmek Aziz ve sevgili evlâdım! Allah’u Teâlâ ömrünü ibadet ve itaat üzerinde uzun etsin ve seni sevdiklerinin ayırmasın. Gerçek nasihat; peygamberlik nurunun, kaynağı Hz. Peygamber’e Sallallahü Aleyhi Vesellem ait olan ve ondan alınıp yazılanlardır. Eğer onlardan nasiplendiysen benim nasihatlerime ne ihtiyacın var! Şayet onlardan bir şey elde edemediysen bana söyle, bu kadar sene neyi tahsil ettin? Ey oğul! “Kırk yaşını geçtiği hâlde, iyilikleri kötülüklerine galip gelmeyen kimse, cehenneme hazırlansın.” İlim ehline nasihat olarak bu yeter! Boş Şeylerden Vazgeçmek Resûlullah Efendimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem ümmetine yaptığı nasihatlerden birisi şudur: "Allahu Teâlâ'nın kulundan yüz çevirmesinin alâmeti; onun kendisini ilgilendirmeyen boş şeylerle meşgul olmasıdır." Eğer bir insanın ömrünün bir saati, yaratılma gayesi olan Hakk'ın rızasının dışında geçerse, o kimse bu saati için uzun süre hasret ve pişmanlık çekec

İşleri Kolaylaştırmak İçin Okunacak Dua

İşleri Kolaylaştırmak İçin Okunacak Dua ﴿ثُمَّ السَّبيلَ يَسَّرَهُ﴾ Okunuşu: Sümmes sebila yesserah. Anlamı: Sonra ona yolunu kolaylaştırdı. Kaynak: Abese Sûresi 20. Ayet

Lüzumsuz İşleri Terk Etmek

Lüzumsuz İşleri Terk Etmek Ebû Hüreyre Radıyallahu Anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: مِنْ حُسْنِ إِسْلَامِ المَرءٍ: تَرْكُهُ مَالَايَعْنِيهِ "Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi müslüman oluşundandır." Tirmizî, Zühd 11. Ayrıca bk. İbni Mace, Fiten 12 Açıklamalar Dünyada lüzumsuz, boş ve faydasız hiçbir şey yoktur. Allah Teala her yarattığını bir hikmete dayalı ve bir hizmete uygun yaratmıştır. Ancak herşeyin herkes için her zaman gerekli olması da hiç şüphesiz düşünülemez. İşte hadiste işaret buyurulan malayanî, "kişinin dinine ve dünyasına faydası olmayan şey" anlamındadır. İnsanı doğrudan ilgilendirmeyen şeylere bu anlamda "lüzumsuz" veya "gereksiz" denilebilir. Halkımız "üstüne elzem olmayan işe karışma" derken, işte bu manayı dile getirmektedir. Neyin malayanî, neyin gerekli olduğunu ayırabilmek için, öncelikle sağlam değe

Allah’ım! Bütün İşlerimizin Sonucunu Güzel Eyle!

Allah’ım! Bütün İşlerimizin Sonucunu Güzel Eyle!   اَللّٰهُمَّ أحْسِنْ عَاقِبَتَنَا فِي الأُمُورِ كُلِّهَا، وَأجِرْنَا مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْآخِرَةِ. Okunuşu: Allahümme ahsin ‘âkıbetena fi’l-umûri küllihâ ve ecirnâ min hızyi’dünyâ ve ‘azâbî’l-âhireti. Anlamı: Allah’ım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından bizi koru. Kaynak: İbn Hıbban, Ed’ıye, No: 949, el-Heysemi, Ed’ıye, 33, No: 17390, Ahmed b. Hanbel (el-Müsned 4/181)

İşleri Allah’ü Teâlâ’ya Ismarlamak

İşleri Allah’ü Teâlâ’ya Ismarlamak İslam büyükleri, gerek kendileri, gerek evlâd ve talebeleri hakkında işlerini Allah’ü Teâlâ’ya ısmarlarlardı. Daima hidayet üzereydiler. Yollarını şaşırmamak için dayanakları Allah’ü Teâlâ idi. O’na güvenip dayanmaktan gâfil olmazlar, kendiliklerinden bir şey talebinde bulunmazlardı. İmam-ı Şarani hazretleri buyurdu ki “Büyük istek ve arzuma rağmen oğlum Abdurrahman’ı, bir türlü okumaya ısındıramamıştım. Ne yapacağımı düşünürken Cenab-ı Hak, kalbime şu ilhamı verdi: ‘Onu Allah’a ısmarlamalıyım’...” “Evet içime böyle doğdu ve sebeplere yapışıp böyle yaptım. Aynı gecenin sabahında bir de ne göreyim, Abdurrahman kendiliğinden derse çalışıyor. O günden itibaren ilmin zevk ve tadını tatmaya başladı. Anlayışı da öylesine gelişti ki, kendisinden senelerce evvel ilim tahsiline başlayanlardan üstünlük göstermiye başladı. İşini Allaha ısmarlamam sebebiyle Allah da beni ızdırabdan kurtardı.” Bu hususta Aliyyül-Havvâs hazretleri de şöyle b

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Ev İşlerindeki Hali

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Ev İşlerindeki Hali Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe Radiyallahü Anha'ya sorarlar: “Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?” Hz. Ayşe Radiyallahü Anha şöyle cevaplar: “O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi "Ey Allah'ın Elçisi! İzin ver ben taşıyayım." dediğinde: "Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." derdi.[1] [1] Kadı İyaz, Şifa-ı Şerif, s.132. (Alıntı)

Cuma Gecesi ve Günü Yapılacak İşler

Cuma Gecesi ve Günü Yapılacak İşler           Cuma günü dünyada ve Ahirette müminlerin bayramıdır.           Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor: “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.”  (Cuma, 9)           “Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah’ın fazlını isteyip-arayın ve Allah’ı çokça zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz.” (Cuma – 10)           De ki: “Allah’ın katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (Cuma – 11)           İki Cihan Güneşi Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyor: “Allah’ü Teâlâ’nın indinde günlerin seyyidi Cuma’dır, Kurban ve Ramazan bayramından da kıymetlidir.” (Buhari) Cuma, müminlerin bayramıdır. Cuma günü yapılan ibadetlere iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da iki kat yazılır. Hadis-i