Kayıtlar

Temmuz 20, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çalışmak

Çalışmak Sana hiçbir şey kendiliğinden gelmez. Senin mutlaka çalışman, çaba ve gayret göstermen gerekir. Takdir-i ilâhi budur deyip oturmak ve iman ve ibadet yolunda çalışmamak caiz değildir. Bilakis; çalışmak, hamle yapmak ve takdirdekini elde edebilmek için uğraşmak, didinmek ve gayret sarf etmek gerekir. Belki de Allah, hiçbir uğraşmaya ve didinmeye lüzum kalmadan o imanı bize bahşedecektir. Ancak, ne olursa olsun, imanı ve bilgiye dayanan sarsılmaz inancı elde edebilmek için, bizim mutlak surette çalışmamız gereklidir. Hiç şüphe yok ki, çalışmadan eline bir şey geçmez. Helâl rızkını elde etmek için çalışmadın, didinmedin, gayret göstermedin. Allah yolunda mücahede et. Miskin miskin oturma. Çalışmadan, yorulmadan ve emek sarf etmeden hazıra konmayı düşünme. Sen işe başla. Çalışmaya koyul. Senden başkası gelir, meşgaleni tamamlar. (Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh)

Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh Sevgi Hakkında, Buyurur:

Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh Sevgi Hakkında, Buyurur: - Zahitler cennette yerler. Arifler, kendileri dünyada bulundukları halde yerler. Allah'ü Teâlâ’yı sevenler ise dünyada da yemezler, ahirette de. Onların yiyecekleri de, içecekleri de, Rabları ile olan ünsiyetleri, ona yakınlıkları ve onun cemaline nazarlarıdır, bakışlarıdır. Onlar, önce ahiret karşılığında, dünyayı satmışlardır. Allah'a olan sevgide sadakat gösterenler dünyayı da ahireti de satmışlardır. Onlar yalnız Allah'ü Teâlâ’yı isterler. Ondan gayrı hiç bir şeyi istemezler. Alışveriş işi tamamlandığı zaman, Allah'ü Teâlâ’nın keremi galip gelir. Bunun üzerine, sırf bir mevhibe olarak dünyayı da ahireti de, onlara tekrar verir ve almalarını ister. Onlar da dünyayı da, Ahireti de, dolgun olmalarıyla beraber, hatta her ikisinden de müstağni bulundukları halde, sırf Allah'ü Teâlâ’nın emrinden dolayı bu ikisini de alırlar. Bunu sırf kadere uymak ve ona karşı hüsn-ü edeble hareket etmek için yaparl

Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh Hazretleri Ve Şeytanın Hilesi

Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh Hazretleri Ve Şeytanın Hilesi Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh Hazretleri anlatıyor: Henüz tasavvufa yeni sülük etmiştim. Bir akarsu kenarında ibadetle meşguldüm. Gökyüzünden bir nida geldi. - "Ey Abdülkadir! Hazır ol sana tecelli edeceğim." Bu ses gelir gelmez etrafımda ne kadar ağaç taş varsa hepsi secdeye vardı. Ben bu hal karşısında hayrette kaldım. Ve düşündüm ki, Hak Teâlâ Hazretleri mekândan münezzehtir. Bu ses ise gök tarafından geliyor. O halde şeytanidir. Bu düşünce ile ondan yüz çevirdim ve defetmek istedim. Tekrar: -”Ey Abdülkadir! Ben senin Yüce olan Rabbin’im.” diye nida geldi. Her şey yine secdeye kapandı. Bunlara asla iltifat etmedim. Zikre devam ettim.” Bunun üzerine gökten siyah bir şey parça parça olarak yanıma düşüverdi. Meğer Şeytan-ı lâin imiş. Etrafımda olup secdeye kapanan ağaçlar ve taşlar onun avenesi, yardımcıları imiş. Ağaç ve taş şekline girerek beni sapıttırmaya gelmişlermiş. Hepsi dağ

Kalbindeki Putları Kır

Kalbindeki Putları Kır Abdülkâdir Geylânî Kuddise Sirrûh Sen hiç, Nebî Sallâllahü Aleyhi Vesellem’in su sözünü işitmedin mi? "Bir kimse ki, yediğini-içtiğini nasıl ve nereden kazandığına aldırış etmezse Allah’ü Teâlâ da onu cehennemin kapılarının hangisinden sokacağına aldırmaz."                           Melekler içinde suret bulunan bir eve girmezlerse, içinde bir sürü suretlerle putların bulunduğu senin kalbine nasıl girer?   Mü’min dünyada gariptir, yalnızdır. Zahid de ahiretle ilgili hususlarda gariptir. Arif ise Allah’ü Teâlâ’dan başka her şey yanında gariptir, yalnızdır. Mü’min dünyada âdeta zindandadır. Bol rızık içinde bulunsa ve geniş evlerde otursa bile... Aile efradı; malında, mevkiinde istedikleri gibi tasarruf ederler. Neşelenirler. Etrafında gülerler, oynarlar. O ise gizli bir zindan içindedir. Neşe’si yüzündedir. Kederi kalbindedir.   Dünya hayatının içyüzünü iyi bilir. Kalben onu terk eder, boşar. İlk boşayışı talaktır, bir boşayıştır. Ç