Kayıtlar

Hz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hz. Hızır Aleyhisselâm ve Ölüm Meleği

Hz. Hızır Aleyhisselâm ve Ölüm Meleği             Günlerden bir gün oturmuş, Allah Teâlâ'yı zikretmekle meşgul Hızır Aleyhisselâm’ın canını almak için yanına Ölüm Meleği Azrail Aleyhisselâm gelir.             Hz. Hızır Aleyhisselâm durumu anlayınca hüngür hüngür ağlamaya ve çırpınmaya başlar. Bir Allah Teâlâ dostunun ölüm karşısında gayet metin ve soğukkanlı olmasını bekleyen Azrail Aleyhisselâm:             “- Bu ne telaş, bu ne telaş? Ey Hızır, ne kadar yufka yürekliymişsin! Ne bu gözyaşları? Ölümden mi, yoksa; Dünyadan ayrılacağından mı korkuyorsun?” diye sorunca:             Hızır Aleyhisselâm:             “- Hayır!” der:             "- Tek korkum...

Birinci Halife, Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh’dan İdarecilere On Nasihat

  Birinci Halife, Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh’dan İdarecilere On Nasihat   Hz. Ebubekir Radiyallahü Anh, 572- 634 yılları arasında yaşamış, 632- 634 yılları arasında İslam Devlet Başkanlığını (Halifeliğini) yapmıştır. İlk dört büyük halifenin (Hülefa- i Raşidin'in) birincisidir.   01- Ey insanlar, en iyiniz olmadığım halde yönetiminizi üstlenmiş bulunuyorum. İyi yönetirsem bana yardımcı olunuz; kötü yönetirsem beni uyarınız ve düzeltiniz. 02- Ben Allah’ü Teâlâ ve Rasûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem’e itaat ettiğim sürece bana itaat ediniz; onlara isyan edersem bana itaat etmeyiniz. 03- Benim nezdimde sizin en kuvvetliniz, hakkını alıncaya kadar zayıf olan kimsedir. En zayıfınız da ondan başkasının hakkı alınıncaya kadar güçlü kimsedir. 04- Devlet başkanı halkın önderidir, o ne yaparsa halk da onu yapar. 05- Her şeyde tehdit savurma; aksi takdirde heybetin gönüllerden silinir! 06- Ceza vermeye yeltenme, onun en azı bile acıtıcıdır; bu işte görevliys...

Hz. İdris ve Azrail Aleyhisselam Kıssası

Hz. İdris ve Azrail Aleyhisselam Kıssası Dünyâda yaşadığı ömrünün sonuna doğru ölüm meleği Azrâil, Hz.İdrîs'i ziyârete geldi. Hz. İdrîs, Azrâil'e: “Bir anlık benim rûhumu al.” dedi. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, Azrâil'e; “Onun rûhunu al!” diye vahyetti. Azrâil, rûhunu aldı. Allah-u Teâlâ, Hz. İdrîs'in rûhunu tekrar iâde etti. Hz. İdrîs, Azrâil'e; “Beni semâlara götür. Cennet'i ve Cehennem'i göreyim.” dedi. Allah-u Teâlâ, Azrâil'e onu semâya götürmesini, Cehennem'i ve Cennet'i göstermesini vahyetti. Hz. İdrîs'e Cehennem gösterildi. Cennet'e götürüldü. Cennet'e girince, çıkmak istemedi. Kendisine; “Niçin çıkmıyorsun?” diye sorulunca; “Allahü Teâlâ, «Her nefis ölümü tadacaktır.» buyurdu. Ben ise ölümü tattım. Yine Allah-u Teâlâ, «Herkes Cehennem'e uğrayacaktır.» buyurdu. Ben oraya uğradım. Allah-u Teâlâ, «Onlar oradan (Cennet'ten) çıkmayacaklardır.» buyurdu. İşte ben bunun için Cennet'ten çıkmak istemem.” dedi. Bunun üze...

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk

Hz. Ömer’i Ağlatan Çocuk Hz. Ömer Radiyallahü Anh’in mübarek adetlerindendir ki, her zaman camiye erken giderlerdi. Bir gün bir çocuğun erkenden koşarak, acele acele camiye gittiğini gördü. Hz. Ömer çocuğa; “Yavrum ne oldu, böyle acele acele nereye koşuyorsun!” dedi. Çocuk “Namaza gidiyorum efendim! namaz vakti yaklaştı, abdestim yok. Ezan okunmadan abdest alacağım”, dedi. Hz. Ömer; “Yavrum sen daha küçüksün, sana namaz farz olmamıştır”, buyurdu. Çocuk “Efendim bu işin küçüğü büyüğü olur mu? Dün benden küçük bir çocuk vefat etmişti de mezarlığa götürüyorlardı.” Hz. Ömer çocuğun bu cevabından öyle duygulandı ki, gözyaşlarını tutamadı ve; “Ya Rabbi! Bu çocuk ne iyi, ne akıllı çocuk” demekten kendini alamadı.