Kayıtlar

Nisan 17, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kıymetini bilemediğimiz iki büyük nimet: Sıhhat ve Boş Vakit

Kıymetini bilemediğimiz iki büyük nimet: Sıhhat ve Boş Vakit بِسْمِاللَّهِالرَّحْمَنِالرَّحِيمِ Selamünaleyküm Değerli Kardeşlerim; Bu haftaki Hadis Sohbetleri dersimiz başladı. Buyurun beraber mütalaa edelim, anladıklarımızı paylaşalım inşallah... “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.”   (Buhârî) İnsanın Cenab-ı Haktan hiçbir hakkı talep etmeye hakkı yoktur. Bilâkis dâima şükretmeye medyundur. Çünkü mülk O’nundur, insan O’nun memluküdür. Eğer Mâlik-i Mülke memlûk isen, Onun mülkü senindir, gör. Bizi düşmanın attığı taş değil Dostun attığı gül yaralar Ve aleykümselam... Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın adıyla. Bu kutsi Hadis-i Şerife binaen; Yüce Rasulümüz, “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır!” buyuruyor. Rasulullah Efendimiz her gece yatarken “Allah’ım, beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma!” buyururdu. Bizlerin bu karmakarışık ortamda yapacağımız şey, el

Haset

Haset Haset hakkında Rasulûllah Sallallahü Aleyhi Vesellem hazretleri şöyle buyurmuştur. “Ateş odunu yediği (yakıp bitirdiği) gibi hasette hasenatı yer, bitirir.” “Üç (şey vardır ki) onlardan hiç bir kimse kurtulamaz. 1- Su-i zan 2- Uğursuzluk sayma 3- Haset Onlardan kurtulma yolunu size bildireyim mi? Su-i zanda bulunduğunda onu incelemekten vaz geç. Uğursuzluk düşüncesine kapıldığın zaman onu geçiştir. Haset zamanda onu isteme. Zekeriyya aleyhisselam buyurdu ki: Allah Celle Celâlüh buyurur: Haset eden benim nimetime düşmandır. Benim hükmüme öfkelidir, benim kullarım arasındaki taksimime razı değildir. Bilki hased haramdır. Haset, başkasının nail olduğu nimetin zevalinden veya uğradığı musibetten sevinmendir. Başkasının nail olduğu bir nimetten ondan zevalinin istemediğim halde aynı nimete nail olmaya, imrenmekten ibaret gıpta haram değildir. Hasedin sebebi, ya kibir ya düşmanlık veya da nefsin habisliğindendir. (İ. Gazâlî, Kırk Esas)

İslâm’ın Adaletini Görünce Müslüman Olan Yahudi

İslâm’ın Adaletini Görünce Müslüman Olan Yahudi Şa’bî Radiyallahü Anh’in rivâyetine nazaran Hz. Alî Radiyallahü Anh Efendimiz, bir gün çarşıya çıktılar. Gördüler ki Hristiyan’ın biri bir zırh satmaktadır. Zırhı tanıdılar ve Hristiyan’a: “-Bu benim zırhım, zırhımı ver!” dediler. Hristiyan vermek istemeyince Hz. Ali Radiyallahü Anh: “-O hâlde kâdıya gidelim.” dediler. (Metinden bu hâdise’nin hilâfetin o zamanki makarrı olan Kûfe’de cereyân ettiği anlaşılıyor. Şa’bî’den Hâkim Radiyallahü Anh’ın rivâyetine göre ise Hz. Alî Radiyallahü Anh’ın zırhını çalan kimse Yahûdî’den bir kimsedir.) O zaman kâdı Şüreyh Radiyallahü Anh idi. Hz. Alî Radiyallahü Anh, Kâdı Şüreyh Radiyallahü Anh’e gidip da’vâyı halletmesini, ondan istedi. Kâdı Şürayh, Hz. Alî Radiyallahü Anh’i görünce yerinden kalkıp yerini Hz. Alî Kerremallahü Vecheh’e ikrâm etti ve kendisi de gayr-ı Müslimin yanında Hz. Alî Kerremallahü Vecheh’in karşısına oturdu. Hz. Alî Kerremallahü Vecheh, Şürayh’a hitâben: “-Yâ