Kayıtlar

Dostluk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Dostluk!

Dostluk! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, Resûlüdür, iman edenlerdir; onlar ki Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler." (Mâide, 55) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Benim dostlarım Allah Teâlâ ile iyi mü’minlerdir…” (Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366) Bir kimsenin sevdiğiyle beraber olması demek; onunla sözde, özde ve davranışta aynı duyuş, düşünüş, hissediş ve yaşayış hâlinde olması, yâni "sevdiğini" gösterecek aynîlikler ve beraberliklerin mevcûd bulunması demektir. Yoksa özü, sözü, davranış ve hissiyâtı dâimâ dikenlerle beraber olan bir kimsenin gülü sevdiğini iddia etmesi, ne kadar doğru olur. Bunun gibi, duygularıyla, düşünceleriyle ve yaptıklarıyla Allâh -celle celâlühû- ve onun yüce Rasûlü ile beraber olamayanlar, gerçek muhabbet ehlinden sayılmazlar. İşte sevdiğiyle beraber olmayı bir de bu yönüyle değerlendirmeli ve gâfil bir hayat sürüp de kuru kuruya «Ben Allâh ve Rasûlü'nü seviyorum...

Dostluk

Dostluk Banu CİNGÖZ Kavgayı, ağacın bir yaprağına yazmak isterdim, sonbahar gelsin, yaprak kurusun diye.  Öfkeyi, bir bulutun üzerine yazmak isterdim, yağmur yağsın, bulut yok olsun diye.   Nefreti, karların üzerine yazmak isterdim, güneş açsın, karlar erisin diye.  Dostluğu ve sevgiyi, yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim. Onlarla büyüsün, dünyayı sarsın diye...

Dokuz Şey, İnsana Eziyettir

Dokuz Şey, İnsana Eziyettir 1- Kendi nefsi için dua edip ana- babası ve müminler içinde dua etmemek, 2- Camiye girip iki rekât namaz kılmadan çıkmak, 3- Kabristan yanından geçerken onların ruhuna fatiha okumamak, 4- Cuma günü bir şehre girip o yerden cuma namazını kılmadan ayrılmak, 5- Semtlerine yerleşen âlimleri ziyarete gitmemek, 6- İki adam bir araya gelip arkadaş olurlar da birbirlerinin ismini öğrenmeden ayrılmak, 7- Meşru bir ziyafete davetli olup ta gitmemek, 8- Gençliğini ilim ve ahlaktan uzak tutup tüketmek, 9- Komşusu aç olduğu halde kendisi tok halde yatmak...  Süfyan es Sevri

Müthiş Bir Dostluk Hikâyesi

Müthiş Bir Dostluk Hikâyesi İskoçya’da yoksul mu yoksul bir çift yasardı. Fleming'di adi. Günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu. Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki beline kadar bataklığa batmış bir çocuk, kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkardı ve acili bir ölümden kurtardı. Ertesi gün Fleming'in evinin önüne gelen gösterişli arabadan şık giyimli bir aristokrat indi. Çiftçinin kurtardığı çocuğun babası olarak tanıttı kendini. ''Oğlumu kurtardınız, size bunun karşılığını vermek istiyorum'' dedi. Yoksul ve onurlu Fleming ''Kabul edemem!'' diyerek ödülü geri çevirdi. Tam bu sırada kapıdan çiftçinin küçük oğlu göründü. ''Bu senin oğlun mu?'' diye sordu aristokrat. Çiftçi gururla ''Evet!'' dedi. Aristokrat devam etti: ''Gel seninle bir anlaşma yapalım. Oğlunu bana ver iyi bir eğitim a...

Allah İçin Dostluk

Allah İçin Dostluk Arkadaşlık güzel huyun meyvesidir. İnsanlarla dostluk kuramamak kötü huyun neticesidir. Güzel ahlâk muhabbeti, kötü ahlâk düşmanlığı icap ettirir. Güzel ahlâkın dinimizde mühim yeri vardır... Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İnsanları Cennete sokan Allah korkusu ve güzel ahlâktır.) (İnsanlara verilen en güzel şey, güzel ahlâktır.) (Güzel ahlâk, gelmeyene gitmek, kötülük edeni bağışlamak, vermeyene vermektir). (Ahlâkı güzel olanı Cehennem ateşi yakmaz.) (Bana en yakın olanınız, ahlâkça en güzel olan ve etrafında-kilerle hoş geçinenlerdir. Bunları herkes sever, bunlar da herkesi sever.) (Mümin, ünsiyet eder ve kendisiyle ünsiyet edilir. Yanı, sevilip kendisiyle iyi geçinilir. İyi geçinmeyen ve kendisiyle geçinilemeyen kimsede hayır yoktur.) (Allah için dost olan iki arkadaş, buluştukları zaman, biri diğerini yıkayan iki el gibi, biri diğerinden istifade eder.) (Allah için dost olan kimseye, Allah’ü Teâlâ, Cennette hiç bir ameli ile ulaşamayacağ...

Bayer Tarihine Bir Yolculuk

Resim
Bayer Tarihine Bir Yolculuk Her şey iki kişi arasındaki dostluk, doğaya sonsuz bir merak ve iki mutfak fırınıyla başladı. İşadamı Friedrich Bayer ve boyacı Johann Friedrich Weskott bu fırınlarla deneyler yaparak, sonunda boya füksininin nasıl yapılacağını keşfettiler. 1 Ağustos 1863 tarihinde, Wuppertal-Barmen'de 19. yüzyılın devasa bir potansiyele sahip girişimlerinden birine imza atarak "Friedr. Bayer et. comp." firmasını kurdular. 1863-1881: İlk yıllar 1 Ağustos 1863 tarihinde boya satıcısı Friedrich Bayer ve usta boyacı Johann Friedrich Weskott "Friedr. Bayer et comp.,” ortaklığını kurdu ve şirket hızla büyüdü. 1881 yılında Bayer anonim şirkete dönüştüğünde, büyüme için gereken maddi dayanak oluştu. 1881-1914: Uluslararası şirket haline gelme 1881 ve 1914 yılları arasında Bayer uluslararası operasyonlarla bir kimya firması haline geldi. Boya maddeleri şirketin en büyük bölümü olmayı sürdürürken, yeni iş alanları da eklenmeye başladı. Carl D...

Balcı Dede

Balcı Dede Güzel konuşmak sanattır. Güzel ve etkili bir konuşma ile açamayacağımız kapı yoktur. Başkalarıyla kolay ve sağlıklı bir ilişki kurmanın en iyi yolu tatlı dil, güler yüzdür. Arkadaşlık, dostluk ve barış ancak böyle sağlanabilir.             Dükkânları karşı karşıya olan iki balcı varmış. Bunlardan biri dükkânında her zaman iyi cins bal bulundururmuş. Karşı komşusu daha düşük kalite bal sattığı halde dükkânı dolup dolup boşalırmış. Bizimki ise boş oturup dururmuş. Bu duruma çok üzülen balcı, kendisinin neden çok bal satamadığına akıl sır erdiremezmiş. Bir gün şehirde yaşayan ve arada bir kendisine de uğrayan yaşlı ve bilge kişiye durumu anlatmış.             Bilge kişi: -Dostum, demiş; sen bal satıyorsun ama suratın sirke satıyor.                       ...

Hz. Mevlâna’dan Güzellikler 1

Ol! “Sevgide; güneş gibi ol! Dostluk ve kardeşlikte; akarsu gibi ol! Hataları örtmede; gece gibi ol! Tevazuda; toprak gibi ol! Öfkede; ölü gibi ol! Her ne olursan ol! Ya olduğun gibi görün! Ya göründüğün gibi ol!” Diyor Hz. Mevlana Rahmetullâhi Aleyh

Dostluğun Öyküsü

Resim
Dostluğun Öyküsü Ahmet ve Nihat adında iki arkadaş varmış. Aynı okulda okuyorlarmış. Ahmet İstanbul'da yaşayan, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş. Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş zor şartlar altında yaşayarak okuyormuş. Bunlar zamanla daha da iyi arkadaş olmuşlar. Ahmet Nihat'ın durumuna üzülüyor, yardım yolları arıyormuş. Nihat'ı evine almış. Yedirmiş içirmiş. Cebine para koymuş. Üstünü giydirmiş. Kendine aldığı yeni kıyafetleri bile ona vermiş. Artık beraber gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış. Bir gün Ahmet camdan dışarı bakıyormuş. Karşıdan gelen, uzun süredir hayran olduğu ve yakında açılmak istediği kızı görmüş. Ve sonra arkadan Nihat'ın onu takip ettiğini. Nihat eve gelmiş ve Ahmet'e o kızdan çok hoşlandığını aralarını yapıp yapamayacağını sormuş. Ahmet kendisinin de ondan hoşlandığını söyleyememiş. Arkadaşının üzülmesini istememiş çünkü. Aralarını yapmış. Derken zamanla okul bitmiş. Nihat bir süre sonra Kayseri'ye Vali olmuş. Evi arab...