Kayıtlar

pişman etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yaptığın Kötülüğe Pişman Ol Kaçırdığın İyiliklere İse Üzül!

Yaptığın Kötülüğe Pişman Ol Kaçırdığın İyiliklere İse Üzül!   Cemâleddîn Kürânî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. İran’da Küran’da doğdu. 768 (m. 1367)’de Mısır’da vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki: ·         “O esnada Allahü teâlâ ile huzûrda olmasan da, zikri terk etme! Çünkü zikir ettiğin hâlde O’ndan gâfil olman, zikir etmediğin zamanki gafletinden daha azdır. Umulur ki, böyle zikir, seni gafletten uyandırır ve huzûra kavuşturur.” ·         “Kalbin ölü olmasının alâmetlerinden biri, insanın kaçırdığı iyiliklere üzülmemesi ve yaptığı kötülüklere pişman olmamasıdır.” ·         “Eğer adâletle muâmele olunursan, küçük günahlardan bile helak olursun. Allahü teâlâ ihsân ile muâmele ederse, büyük günâhın da olsa kurtulursun.” ·         “Zulmet nefsin askeri, ordusu olduğu gibi, nûr da kalblerin askeridir. Allahü teâlâ bir kuluna yardım etmek isteyince, nûr askerleri ile imdâd edip, zulmetten onu uzak eder.” ·         “İbâdetine, senden meydana geldi diye s

Öldükten Sonra Pişman Olmamak İçin…

Öldükten Sonra Pişman Olmamak İçin…   Behlül Dânâ Rahmetullahi Aleyh Hazretleri, Halife Harun Raşid Rahmetullahi Aleyh’e; “- Bil bakalım! Toprağın altında en çok ne var?” Diye sorunca; “- Ölüler var!” Der. “- Bilemedin!” Deyince, “- Peki, ne var?” Diye sorar. O da şöyle der: “- Gelen sesleri duymuyor musun?”   “-Salihler: Keşke biraz daha ibadet etseydik, şu yüksek makamlara biz de sahip olsaydık!” Diyorlar. “- Günahkârlar azap içinde: Keşke şu günahları işlemeseydik!” diye feryat ediyorlar. “- Kâfirlerin feryatları ise dayanılacak gibi değil… Çok şiddetli azap içindeler. Keşke bir kelime-i şehadet getirseydik, Rabbimize iman etseydik! İyi ameller işleseydik, hem bu azaptan kurtulur, hem de Cennet nimetlerine kavuşurduk! diye feryat ediyorlar.” Ya Rabbi bizleri öldükten sonra pişman olanlardan eyleme!

Beş Akçelik Kumaş Endonezya Halkını Müslüman Yaptı (Okumayan Gerçekten Pişman Olur…)

Beş Akçelik Kumaş Endonezya Halkını Müslüman Yaptı (Okumayan Gerçekten Pişman Olur…) Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: “– Hangi kumaştan sattın?” “– Şu kumaştan efendim.” “– Metresini kaça verdin?” “– On akçeye.” “– Nasıl olur?” diye hayret etti, “– Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?” Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkân sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. “– Ne demekti hakkını helâl et?” Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın

Pişman Olmuşların Ahiretteki Sözleri

Pişman Olmuşların Ahiretteki Sözleri Dünyada iken tevbe ve istiğfâr ile hâllerini ıslah etmeyen gafillerin kıyamet günü pişmanlıklarını nasıl dile getirceğini Kuran haber veriyor. İşte pişman olmuşların ahiretteki sözleri... Gafletin en kötü ânı, ölüm esnasında tezâhür eder. Bu sebeple bir mü’min; hayatının safhalarını tefekkür ile tâdâd etmeli, gafletle geçen anları için son nefese kadar her dâim istiğfar hâlinde olmalıdır. Dünyada iken tevbe ve istiğfâr ile hâllerini ıslah etmeyen gafiller, âhirette çok acı fakat faydasız nedâmetlere dûçâr olurlar. Kur’ân-ı Kerîm’in istikbalden verdiği haberlerle, âhiretteki hüsran dolu nedâmet tablolarında, mücrimler; يَا لَيْتَن۪ي يَا لَيْتَنَٓا “Âh keşke!” diyerek pişmanlıklarını dile getirmektedirler. Cenâb-ı Hak; bize dünyada iken bunları işittirerek, ölmeden önce pişmanlık duyup, nasûh bir tevbeye sarılmamızı istemektedir. İşte o âyetler: “(Cehennemlikler) yüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün; “–Eyvah bize! Keşke Allâh’

Terk Eden Kimsenin Pişman Olarak Dönmesi İçin Kuvvetli Bir DUA

Terk Eden Kimsenin Pişman Olarak Dönmesi İçin Kuvvetli Bir DUA Eşiniz, sevdiğiniz ya da evladınızın sizi terk etmesinden endişe ediyor iseniz ya da sizi terk etti ise, aşağıdaki Âyet-i Kerimi kişinin niyetine (Pişmanlıkla dönmesi) her gün (17) defa okumaya devam ederseniz, Allah’ın izni ile geri döner, sizin olmadığınız yerde huzur bulamayıp pişmanlıkla döner ve bir daha terk edemez. Okunacak Dua (İbrahim Sûresi 26. Âyet-i):                            وَمَثلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِنْ فَوْقِ الْأَرْضِ مَا لَهَا مِنْ قَرَارٍ Okunuşu: “Ve meselü kelimetin habisetin ke şeceratin habisetin’nictüsset min fevkil arzı ma leha   min karar.” Anlamı: “Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.” Kaynak: Duanın gücü sırların şifresi

Okumayan Gerçekten Pişman Olur

Okumayan Gerçekten Pişman Olur Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: – Hangi kumaştan sattın? -Şu kumaştan efendim. -Metresini kaça verdin? -On akçeye. -Nasıl olur?” diye hayret etti, -Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu? Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkân sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. -Ne demekti hakkını helâl et? Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Kral so

Anne Karnındaki Bebeğin Rabbiyle Diyaloğu

Resim
Anne Karnındaki Bebeğin Rabbiyle Diyaloğu Anne karnındaki bir çocuğun ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı vardır. Bütün aza ve cihazatı tam tekmil verilmiştir. Hâlbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını, göbeğinden annesine bağlı bir hortumla almaktadır. Şimdi bu çocuk: - Ya Rabbi! Dese, şu hortum bana yetmektedir. Pekiyi şu ağza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Hiçbir işe yaramamaktadırlar? Herhalde Allah’tan Celle Celâlûhü alacağı cevap şöyle olsa gerek: - Acele etme kulum, aklının almadığı şeye de burnunu sokma. Sen kısa bir müddet sonra öyle bir âleme gideceksin ki burada 'her şeyim' dediğin hortum, orada hiçbir şeye yaramayacak, kesilip atılacak. Lüzumsuz sandığın ağız, göz, kulak gibi şeylerde en lüzumlu cihaz durumuna geçecek. O çocuk bu gerçeklere inanmasa ve bir inkârcı olarak dünyaya gelse hakikaten hortumun işe yaramadığını, ebenin onu kesip kaldırıp attığını; lüzumsuz sandığı ağız,

Böylesi Tevazu Ve İncelik

Böylesi Tevazu Ve İncelik Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Bir neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.) Durumu Hacı Bektaş-ı Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş-ı Veli, 'Helâl değildir' diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlâna'ya anlatır. Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlâna şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. O, öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin Dergâhına gider. Ve Hacı Bektaş-ı Veli'ye, Mevlâna'nın kurbanı kabul