Kayıtlar

şehir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şehir Meydanında Kurulan Son Darağacı ve Hikâyesi

Resim
  Şehir Meydanında Kurulan Son Darağacı ve Hikâyesi 24 Aralık 1960 tarihinde soğuk bir kış sabahı Eminönü Meydanında toplaşan İstanbul halkı ülke tarihinin son halka açık idam infazına tanıklık ediyordu. İdam edilen kişi iki çuval tüccarının katili Börekçi Ali'den başkası değildir. 27 Eylül 1955 sabahı Beşiktaş Sinan paşa semti sakinleri yanık bir et kokusuyla uyandılar. Yapılan araştırma kokunun Börekçi Ali'nin dükkânından geldiğini işaret ediyordu. Dönemin meşhur polis şefi Vedat Sokullu ve ekibi kilitli olan dükkânı açar ancak fırından gelen yanık kokusundan başka bir kanıt bulamaz, polisler dükkânı mühürleyip geri dönerler. Aynı günün akşamı semt sakinleri ilginç bir olayla karşılaşır, Beşiktaş sahilinde çuvallar içinde karaya vurmuş iki yanık ve parçalanmış ceset bulunur, civarda çuvaldaki cesetlerin diğer parçaları tespit edilir, sabahki et kokusu ve yanık cesetler tek bir faili işaret etmektedir. Beşiktaş'ın ünlü börekçisi Börekçi Ali lakaplı Ali Ünver.

İnançlar Şehri Kudüs Tarihi ve Önemi

Resim
  İnançlar Şehri Kudüs Tarihi ve Önemi   Kutsal Kudüs’ün Kısa Tarihi Kudüs, Asya, Afrika ve Avrupa’nın tam ortasında bulunan bir konumdadır ve tarih boyunca da hep önemli bir merkez olmuştur. Kudüs’ün bu tam ortada olma durumu yalnızca coğrafi açıdan değil, sembolik önemi açısından ve büyük dinlerin ortak noktası açısı olmasından da geçerlidir.   Kudüs; Akdeniz ve Ölü Deniz’in kuzey sınırları arasında bulunur. Bu şehrin önemi yalnızca günümüze özgü değildir tarih boyunca pek çok devlet ve büyük dinler için önemli bir şehirdir Kudüs.   Dünyanın en kadim kentlerinden olan Kudüs’ün köklü tarihini özetleyecek olursak;   Kudüs; Bronz çağın son yıllarında Mısır İmparatorluğu’nun kentlerinden birisiydi.   Daha sonra Hz. Davut Aleyhisselâm tarafından işgal edilen Kudüs; Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti sıfatı ile İsrail’e tabi olmuştur.   Hz. Davut’un Aleyhisselâm 40 yıllık hükümdarlığından sonra ise onun yerini oğlu Hz. Süleyman Aleyhisselâm almıştır.   Hz. Süleyman Aleyh

İstanbul Şehri

  İstanbul Şehri   Erenlerin kalbi burada atar, Bir âb-ı hayattır İstanbul şehri, Sayısız evliyâ içinde yatar, Bir mâneviyattır İstanbul şehri.   Burası kıymetli zatlar diyarı, Sahâbeden Halid Eyüp Ensari, İstanbul’un medârı iftiharı, Nurlara deryadır İstanbul şehri.   Eyüp Sultan adlı mübârek mekân, Burayı ziyâret etmez mi insan? Onları tarife yeter mi lisan? Tasavvuf yoludur İstanbul şehri.   Büyük bir âlimdir, hem de bir velî, Kaşgari dergâha komşudur kabri, Muhterem hocamız Hüseyin Hilmi, Saçtığı ışıktır İstanbul şehri.   Edirnekapı’da dervişler piri, Orada yatıyor velînin biri, Adına diyorlar Murad Münzâvi, Himmetle doludur İstanbul şehri.   Zeyrek yokuşunu çıkınca yeri, Ağaçlar altında mübârek kabri, Çoğu tanır Mehmet Emin Tokadi, Dilek kapısıdır İstanbul şehri.   Dini için çekmiş nice çileyi, Üsküdar’da Aziz Mahmut Hüdâi, Kadılığı atmış, olmuş fedâi, Bize yadigârdır İstanbul şehri.   Üsküdar’ın şöyle biraz

Dağ Başında Ermek mi, Şehir İçinde Ermek mi?

Dağ Başında Ermek mi, Şehir İçinde Ermek mi? İki kardeştiler. Biri köyde çobanlık yapmayı tercih ederek diyordu ki: Bu zamanda şehre gitmek, oranın günahlı hayatına karışmak çok kötü. İyisi mi, ben köyün çobanlığını yapayım, günahlardan uzak kalayım. Diğeri ise şehre gitti. Bir mahallede küçük bir tamir kulübesi açıp başladı ayakkabı tamirine. Çoban dağda koyunları, keçileri otlatıyor, hiçbir namazını kaçırmıyor, hiçbir şekilde de namahreme nazar etmiyordu. Bütün gün ormanın sessizliği içinde zikirle, fikirle, şükürle yaşayıp gidiyordu. Bu sebeple de manen bir hayli ilerledi, kerametlere mazhar oldu. Düşünüyordu ki, kardeşi şehirde bir sürü günah ve namahreme nazar ile manen sükût ediyor... Bir ara ona acıyarak ziyaretinde bulunmayı düşündü. Otlattığı koyunlarından bir miktar süt sağıp bir bez torbaya doldurarak ağzını bağlayıp şehrin yolunu tuttu. Sora sora bir mahalledeki eskici kulübesinde kardeşini buldu. Torbadaki sütünü duvardaki bir çiviye asıp oturarak hal h

Dünyada İlk Üniversiteyi Müslümanlar Kurmuş

Resim
Dünyada İlk Üniversiteyi Müslümanlar Kurmuş Emeviler Fas ’ın Fes şehrinde Keyruvan Üniversitesi’nikurmuşlar.(859) Bugünkü mânâda ilk üniversitelere Abbâsîler döneminde Bağdat’ta rastlanır. Dünyadaki ilkler dikkatimi çok çeken konulardan biridir. Mesela dünyada ilk Üniversite nerede kurulmuştur diye düşündüm. Araştırdım. Fas’ta kurulmuş. Fas farklı bir yer. Mağaralarda ve çeşitli arkeolojik kazılarda bulunanların incelenmesi sonucunda Fas’ın tarihinin hani fi tarihi denir ya ta o zamana kadar gittiği anlaşılmış. - Berberiler M.Ö. 2000 yıllarında buraya gelmiş, yerleşmişler. -Sonraları; M.Ö. 2. Yüzyıldan itibaren Fenikeliler gelmişler. -Sonra bir çok devlet buraya gelmiş. -Kartacalılar Fenikelileri yenmişler. -Romalılar da Kartacalıları yenmişler. Tabi bunlar büyük savaşlar sonrası olan hâkimiyetlermiş. -Sonrasında oralar Romalılara da kalmamış. -Vandallar onları yenmiş bu defa da onlar oralara hâkim olmuşlar. Şimdi asıl konumuza geliyoruz. Yedinci yüzyıldan

Bir Şehir İstiyorum

Bir Şehir İstiyorum Bir şehir istiyorum… Gökyüzü masmavi, Yeryüzü yemyeşil, İnsanları mutlu Bir şehir istiyorum Güler yüzlü, yardımsever, Ana kucağı gibi Sımsıcak Bir şehir istiyorum Camilerle dolsun Ezan-ı Muhammedî’yi Bilal okusun. Bir şehir istiyorum Seccadeler yollara serilsin, hayat dursun. Zulüm, işkence sözcükleri yok olsun. Bir şehir istiyorum Allah aşkıyla yanan Müslümanlarla coşsun. Şükür nidâları yeryüzünü doldursun. Bir şehir istiyorum Barış, Huzur sözcükleri etrafta uçuşsun. Yüzlerdeki tebessüm, gözlerdeki mutluluk, daim olsun. Çocuklar etrafta koşuşsun, Annelerin içi rahat olsun. Muhabbet koyu, çaylar demli, çekirdekler hazır olsun. Teknoloji uzakta, aileler birlik olsun. (Alıntı)

Gün Doğmadan Neler Doğar

Zalim Bir Kral, bir gün; avdan dönüyormuş. Şehrin girişinde güzel bir ev görmüş. Evin bahçesi çok hoşuna gitmiş. Bahçeye bakarken bahçede güzel mi güzel bir kadın gezinmiyor mu? Kadına dikkatlice bakmış, genç kadının endamına, güzelliğine hayran kalmış. Kral saraya döner dönmez baş veziri huzuruna çağırmış ve şöyle demiş: -Ben bu memleketin kralıyım,  benden başka büyük yok, mal benim, makam benim, şan benim, şeref benim. Bugün şehrin girişinde güzel bir bahçe bahçede de güzel bir kadın gördüm. Kadına âşık oldum. Ne yapıp yapıp buna bir çare bulun, tez elden bu güzel kadını bana getireceksiniz! Bu güzel kadın benim olmalı! Haydi, çabuk olun, bir şeyler yapın!” Diye emirler vermiş… Baş vezir “hay hay efendim, hemen hallederiz” deyip gitmiş. Kadını araştırmış. Bir marangozun karısını olduğunu öğrenen baş vezir sinsi bir plan kurup marangozun yanına gelmiş. -Kralımızın emri var, yarın sabaha kadar 100 tane ceviz sandık yapacaksın, yoksa seni zindana atarız, belki de asarız!&quo

Bir Şehir Halkı İstiyorum…

Bir Şehir Halkı İstiyorum… Bir şehir halkı istiyorum: Saygılı, sevgili olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Güler yüzlü, tatlı dilli olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Ahlâklı, faziletli olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Yumuşak huylu, anlayışlı, mütevazı olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Nefretsiz, kinsiz, olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Kavgasız, zulümsüz olsun! Bir şehir halkı istiyorum: İşsizlik, açlık olmasın Bir şehir halkı istiyorum: Çalışmanın uşağı, bilginin efendisi, olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Üzüntü ve fakirliği paylaşarak azaltsın! Bir şehir halkı istiyorum: Sevinç ve refahı paylaşarak çoğaltsın! Bir şehir halkı istiyorum: Üreten, ürettiğini paylaşan olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Kanaatkâr, gözleri tok, olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Alınteri kutsal, tembellik ayıp olsun! Bir şehir halkı istiyorum: Kimse kimsenin sırtından geçinmesin! Bir şehir halkı istiyorum: Üreteni hilesiz, esnafı yalansız olsun! Bir şehir halkı istiyorum: İs