Kayıtlar

Hüzün etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hüzünlü Gurbet

  Hüzünlü Gurbet   Güz mevsiminin ortasındayız Dağların tepelerinde kar var Kar bir yük gibi binmiş dağlara Benim hüzünle yüklendiğim gibi adeta   Dağ nice yükler kaldırır daha Oysa ben Diyar-ı gurbette Küçük bir han odasında   Mum ışığının altında Bilmem daha ne kadar yük kaldırabilirim Bilmem daha ne kadar dayanabilirim gurbete Hüzünlü gurbete   Karlar eridiğinde mi kavuşurum acaba Geride bıraktığım ahbaba Kader güldürür benim de yüzümü elbet Biter elbet bu hüzünlü gurbet   Cemil Meriç

Âhirette Korku ve Hüzünden Emîn Olmanın Şartı

Âhirette Korku ve Hüzünden Emîn Olmanın Şartı Kıyâmet Şuuruyla Yaşamak Ebedî Fecre Her zaman ve mekânda kıyâmet mührü! Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’den ilk vahiyde bizlere şöyle buyurdu: اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖى خَلَقَ “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (el-Alak, 1) Şu imtihan dünyasında nereye baksak, neyi seyretsek, yani kâinat kitabının hangi sayfasını çevirsek; kalp gözüyle temâşâ edebildiğimiz, Yaratan Rabbimiz’in adıyla okuyabildiğimiz takdirde; hepsinde fânîlik görürüz. Her yerde kıyâmetin mührüne şahit oluruz. İşte hayat… Hep O’nun mülkünde… Bir taraftan geliş, bir taraftan gidiş… Her gün milyonlar geliyor, milyonlar gidiyor. Yüz milyonlar, hattâ milyarlar Allâh’ın mülkünde yaşıyor, O’nun rızkıyla rızıklanıyor. Ecel, yani takdir edilen vakit geldiği zaman; bu dünyada ölüm ve ikinci bir âleme doğuş başlıyor. Düşündüğümüz zaman görürüz ki bu dünyaya gelişimiz de böyleydi: Ana karnında bedenimiz yaratıldı. Hiçbir şeyi bilmiyor,