Kayıtlar

aleyhisselam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yunus Aleyhisselamın Kavmi Gibi Topluca Dua Edelim

                Yunus Aleyhisselamın Kavmi Gibi Topluca Dua Edelim 6 Şubat'tan beri sallanıyoruz. Şöyle böyle değil, dünyadaki eşi benzeri olmadık biçimde. Beş büyük deprem, altı bin küsur artçı. Bunların hepsini ailemizle birlikte yaşadık. 6 Şubat'ta gece yarısı idi. Daha imsaka çok vardı. Müthiş bir sarsıntı. 105 saniye sürdü. Bu deprem durunca abdest alıp iki rekât teheccüd namazı kıldım, derken deprem yeniden başladı. Bu ilkinden de şiddetliydi. (Tuhaftır, depremi yaşayan biziz, ancak sözüm ona uzmanlar bundan bahsetmiyor.) Yine 6 Şubat günü öğleden sonra üçüncü depremi yaşadık. Yerler kar. Hava çok soğuk. Yağmur yağınca kar eridi. Ayaklarımız sular içerisinde. Evlere giremiyorsun. On gün sonra biraz ortalık sakinleşince evleri az hasarlı olanlar evlerine dönmüştü ki 20 Şubat akşamı 20.04'te 6.4 ve 5.8 şiddetinde iki depremi yaşadık. Rabbim, depremi yaşamamış olanlara yaşatmasın. Çok zor bir imtihan. Halimiz, Yunus Aleyhisselamın kavminin haline ve Yunus Aleyhis

Kuş ve Namaz

Kuş ve Namaz İsa aleyhisselam bir gün deniz kenarından geçerken nurdan yaratılmış bir kuş gördü. İnsan ona baktığı zaman nurunun aydınlığından gözünü açamazdı. Kuş gidip kendini çamura batırdı ve gidip denize girdi ve yine tertemiz olup parladı. Denizden çıkıp yine çamura battı ve gelip denize girip temizlendi. Bu hal tam beş sefer tekrar etti. İsa Aleyhisselam: "Bu kuş neden kendini çamura batırıyor, sonra çıkıp denize giriyor ve temizleniyor?" diye kuşun haline şaşırdı. Allahü Zülcelal, İsa Aleyhisselam'a şöyle vahyetti: "Ya İsa! O, namazın temsilidir. Ahir zaman peygamberi Muhammed Aleyhisselam’ın ümmeti namaz kıldığı zaman, aynı o kuşun denizde temizlenip nurlandığı gibi, hatalarından temizlenip nurlanacak. Yine hata yaparsa aynı kuşun çamura girmesi gibi zulmetle kaplanacak ve namaz kıldığı zaman tertemiz olacak. İşte namaz, insan için böyle kıymetlidir." Rabbim hakkıyla kılanlardan eylesin. Okuduysanız paylaşalım, Bu güzel kıssayı h

Hz. İbrahim Aleyhisselam ve Hz. İsmail Aleyhisselam'ın Kıssaları

Hz. İbrahim Aleyhisselam ve Hz. İsmail Aleyhisselam'ın Kıssaları İbnu Abbas Radiyallahü Anh anlatıyor: "Hz. İbrahim Aleyhisselam beraberinde Hz. İsmail Aleyhisselam ve onu henüz emzirmekte olan annesi olduğu halde ilerledi. Kadının yanında bir de su tulumu vardı. Hz. İbrahim Aleyhisselam, kadını Beyt'in yanında, Devha denen büyük bir ağacın dibine bıraktı. Burası Mescid'in yukarı tarafında ve Zemzem'in tam üstünde bir nokta idi. O gün Mekke'de kimse yaşamıyordu, orada hiç su da yoktu. İşte Hz. İbrahim Aleyhisselam anne ve çocuğunu buraya koydu, yanlarına, içerisinde hurma bulunan eski bir azık dağarcığı ile su bulunan bir tuluk bıraktı. Hz. İbrahim Aleyhisselam bundan sonra emr-i ilahi ile arkasını dönüp Şam'a gitmek üzere oradan uzaklaştı. İsmâil'in annesi, İbrahim Aleyhisselam'ın peşine düştü ve ona Kedâ'da yetişti. "Ey İbrahim aleyhisselam, bizi burada, hiçbir insanın hiçbir yoldaşın bulunmadığı bir yerde bırakıp nereye gid

Hz. İdris ve Azrail Aleyhisselam Kıssası

Hz. İdris ve Azrail Aleyhisselam Kıssası Dünyâda yaşadığı ömrünün sonuna doğru ölüm meleği Azrâil, Hz.İdrîs'i ziyârete geldi. Hz. İdrîs, Azrâil'e: “Bir anlık benim rûhumu al.” dedi. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, Azrâil'e; “Onun rûhunu al!” diye vahyetti. Azrâil, rûhunu aldı. Allah-u Teâlâ, Hz. İdrîs'in rûhunu tekrar iâde etti. Hz. İdrîs, Azrâil'e; “Beni semâlara götür. Cennet'i ve Cehennem'i göreyim.” dedi. Allah-u Teâlâ, Azrâil'e onu semâya götürmesini, Cehennem'i ve Cennet'i göstermesini vahyetti. Hz. İdrîs'e Cehennem gösterildi. Cennet'e götürüldü. Cennet'e girince, çıkmak istemedi. Kendisine; “Niçin çıkmıyorsun?” diye sorulunca; “Allahü Teâlâ, «Her nefis ölümü tadacaktır.» buyurdu. Ben ise ölümü tattım. Yine Allah-u Teâlâ, «Herkes Cehennem'e uğrayacaktır.» buyurdu. Ben oraya uğradım. Allah-u Teâlâ, «Onlar oradan (Cennet'ten) çıkmayacaklardır.» buyurdu. İşte ben bunun için Cennet'ten çıkmak istemem.” dedi. Bunun üze

Allah’ü Teâlâ’nın Dünyadaki Adaleti

Allah’ü Teâlâ’nın Dünyadaki Adaleti Musa Aleyhisselam bir gün Allah-u Teâlâ’ya münacatta bulunarak: - Ey yüce Allah’ım! Bu dünyada pek çok haksızlıklara şahit oluyoruz. Senden korkmayan zalimler, hiç kimseden biçare mazlumlara ağır eza ve cefada bulunuyorlar. Yarın ahirette ilahi adaletin tecelli edip bu dünyada zulüm yapanların orada ceza göreceklerine hiç şüphe yok. Bunun dünyada bir numunesini görmek istiyorum, diyerek yalvardı. Musa Aleyhisselam’ın bu duasını, Allah’ü Teâlâ kabul ederek ona şöyle buyurdu: - Ya Musa! Yarın öğle vakti falan yerdeki kuyunun başına git, orada ahirete kalmayıp daha bu dünyada iken gerçekleşen adaletimin bir numunesine şahit olacaksın. Musa Aleyhisselam ertesi gün emredilen kuyunun başına gitti. Kuyunun etrafındaki ağaçların arkasına gizlenerek ilahi adaletin tecellisini bekledi. Az sonra ufuktan dörtnala gelen bir atlı göründü. Halinden çok uzaktan geldiği anlaşılmaktaydı. Kuyunun başına gelince bir sıçrayışta atından inip, kuyudan kana

Gerçek Gün Yüzüne Çıkınca

Gerçek Gün Yüzüne Çıkınca   Zülkarneyn Aleyhisselam ordusuyla gece yolda giderken ordusuna; “- Ayağınıza takılan şeyleri toplayın!” diye emir verir. Ordu bu emri duyunca; İçlerinden bir grup: “- Çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım!” diyerek hiçbir şey toplamıyorlar. İkinci grup ise; “- Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhalefet etmeyelim. Zira ordunun komutanına itaat etmek gerekir.” diyerek az bir şey topluyorlar. Üçüncü grup ise; “- Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey vardır. Bir hikmete mebnidir!” diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.  Sabah olduğunda bir de bakıyorlar ki, meğer bir altın madeninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar. Bunu anlayınca: Hiç almayan birinci grup; “- Ah niçin almadık! Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü. Keşke alsaydık! Bir tane bari alsaydık!” diyerek piş