Kayıtlar

bahane etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Başarılı İnsanlar Neden Bahane Üretir?

  Başarılı İnsanlar Neden Bahane Üretir?   Özgür BOLAT   Bir şirkette üst düzey kişilerle çalıştay yapıyoruz. Bir sorun var. Ama hiçbir yönetici sorunun sorumluluğunu almıyor. Herkes sorunu dışarıda arıyor. Acaba bu başarılı insanların bir özelliği midir?   Araştırma Pennsylvania Üniversitesi’nden Prof. Martin Seligman asker yetiştirme programına kabul edilen kişilere iyimserlik ölçeği uyguluyor. Sonuçlara göre kimin başarılı, kimin başarısız olacağını büyük yüzdeyle tahmin ediyor. Neye bakıyor? Kişinin iyi ve kötü durumları nasıl açıkladığına.   İyimser İnsan İyimser insanlar, kötü durumların sebeplerini kendi dışındaki etkenlere, iyi durumların sebeplerini kendilerine addediyor. Örneğin, bir proje başarısız olduğunda, “Yönetici iyi yönetemedi.” Ama proje başarılı olduğunda ise “Çok çalıştım.” diyor.   Kötümser İnsanlar Kötümser insanlarda ise durum tam tersi. İyi durumları dış faktörlere, kötü durumları kendilerine bağlıyor. Örneğin, proje başarılı

Bahane Bulmak İsteyenler; “Herkes Yapıyor!” Diye Çoğunluğu İleri Sürerler. Çoğunluk Ölçü Değildir!

  Bahane Bulmak İsteyenler; “Herkes Yapıyor!” Diye Çoğunluğu İleri Sürerler. Çoğunluk Ölçü Değildir!   Kur'an-ı Kerim’de birçok hususta çoğunluğun, insanların çoğu veya onların çoğu ifadesi kullanılarak yanlış yolda olduğu bildiriliyor. Çoğunluğa uymanın zararlarını bildiren âyet-i kerime meallerinden bazı örnekler: 1- İnsanların çoğuna uyan sapıtır. (Enam 116) 2- Allah'ın mucize yaratabileceğini çoğu bilmez. (Enam 37) 3- Rızkı Allah'ın verdiğini çoğu bilmez. (Sebe 36) 4- İnsanların çoğu kâfirdir. (Nahl 83) 5- Çoğu fâsıktır. (Maide 49, 81,Tevbe 8, Hadid 16, 27) 6- Çoğu müşriktir. (Rum 42) 7- Çoğu inanmaz, iman etmez. (Bekara 100, Hud 17, Rad 1) 8- Çoğu inkârcıdır. (İsra 89) 9- Çoğu gâfildir. (Yunus 92) 10- Çoğu şükretmez. (Bekara 243, Yunus 60, Yusuf 38) 11- Çoğu zanna uyar. (Yunus 36) 12- Çoğu nankördür. (Furkan 50) 13- Çoğu yalancıdır. (Şuara 223) 14- Çoğu Allah'a ortak koşar. (Yusuf 106) 15- Çoğu haktan hoşlanmaz. (Zuhruf 78) 16- Ç

Mahşer günü Hiçbir Bahane Geçmez!

Mahşer günü Hiçbir Bahane Geçmez! Mahşer günü Allah’ü Teâlâ bir kulunu çağırır: "- Ey kulum! Bana neden ibadet etmedin?" Kul boynunu bükerek: "- Ey Rabbim! Beni o kadar zengin kıldın ki ibadet edecek fırsatı bulamadım" Allah’ü Teâlâ: "- Öyle mi?" der. "- Çağırın Süleyman Aleyhisselâm’ı gelsin. Bu dünyada Süleyman Aleyhisselâm kadar hiç kimseyi zengin etmedim ama o yine bana ibadet etmekten geri kalmadı." Başka birini çağırdı. Allah’ü Teâlâ: "- Ey kulum! Neden bana ibadet etmedin?" Kul yine boynunu bükerek: "- Ey Rabbim! Beni o kadar fakir yarattın ki rızkımı aramaktan seni arayamadım". Allah’ü Teâlâ: "Öyle mi?" der. "- Çağırın İsa Aleyhisselâm’ı! Bu dünya da İsa Aleyhisselâm kadar kimseyi fakir yaratmadım tuğladan bir yastığı ve bir de ibriği vardı. Ama o yine bana ibadet etmekten geri kalmadı" Başka bir kulunu çağırır: "- Ey kulum! Neden bana ibadet etmedin?&q

İki İşçi

İki İşçi Anadolu’nun fakir bir köyünden iki arkadaş çalışmak için bir büyük şehre gelmişler. Bir fabrikada iş bulup çalışmaya başlamışlar. Fabrika sahibi  “Müslüman, kul haklarına çok dikkat eden”  birisiymiş. İşe aldığı yeni işçilere demiş ki: -“Sizi önce deneyeceğiz. Beğenirsek işe alabacağız. Bize ne kadar değer katarsanız, biz de size o kadar ücret vereceğiz. Ne iş yaparsanız yapın; yaptığınız işin en iyisini ve kalitelisini yapın! Sizi geçici olarak kabul ediyoruz. İşe kalıcı olarak kabul edilirseniz hizmet içi eğitimlere alacağız.” İki arkadaş sevinerek otele gelmişler. Para kazanmaya başlayınca iki kişilik bir de ev tutmuşlar. Ama işçilerden biri fazla kıskançmış. İyi kalpli arkadaşına kötü davranıyor, yok yere kalbini kırıyormuş. Arkadaşı da dişini sıkıyor, sabrediyormuş. Ay sonu olunca personel müdürü işçileri odasına çağırıyor, zarf içinde herkese maaşını veriyormuş. Kıskanç işçi sürekli arkadaşına; “Ben şu kadar maaş aldım! Sen kaç lira aldın?” diye arkadaşı

Bir Kapı Var Kapanmıyor

Bir Kapı Var Kapanmıyor Bir zamanlar valilik yapan birisinin çok güzel bir bahçesi vardı. Rengârenk çiçeklerle donatılmış, tam bir zevk ve sefa yeriydi. Bir gün vali, bu bahçeye geldi. Vali, bir bahane ile kadının kocası olan bahçıvanı, bir iş için dışarıya gönderdi. Kadına da dedi ki: -Bahçenin kapılarını kapat. Hiç bir kapı açık kalmasın! Kadın, akıllı ve namuslu idi. Valinin kendisine kötü niyet taşıdığını anladı. Gidip bir ağacın arkasına saklandı ve biraz sonra gelip dedi ki: -Kapıları kapattım. Yalnız bir tanesi kaldı. Onu kapatmaya gücüm yetmiyor. Ne kadar uğraşsam da kapatamıyorum. -O, hangi kapıdır? -Bu kapı, Allah’ü Teâlâ’nın (Basir) sıfatıyla bizi gördüğü kapıdır. Vali, bu sözü duyunca, pişman olup tövbe etti. Bir daha aklına böyle kötülükler getirmemek için, Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarından birinin bulunduğu yere gidip, onun sohbetinde yetişti. Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarından biri oldu. Basir: Her şeyi gören. Allah her şeyi, herkesin yaptığı