Kayıtlar

dağlar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çöllerdeyim

  Çöllerdeyim   Dağlar aştım usanmadan, Aşkın ile yana geldim. Dağlar aştım usanmadan, Aşkın ile yana geldim…   Kara yüzüm utanmadan, Koştum huzuruna geldim, Sen bilin ya Rasûlallah! (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Ya Rasûlallah! (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim… Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim…   Tutulmuşum ben dertteyim, Hasretinden ağlıyorum… Sen bilin ya Rasûlallah, (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Ya Rasûlallah… (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Geçti ömrüm bittim eyvah Ettim günah oldu gümrah… Geçti ömrüm bittim eyvah Ettim günah oldu gümrah…   Şefaat ya Rasûlallah, (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Bugün huzuruna geldim… Sen bilin ya Rasûlallah (Sallallahü Aleyhi Vesellem) Ya Rasûlallah… (Sallallahü Aleyhi Vesellem)   Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim… Çöllerdeyim çöllerdeyim, Yapayalnız çöllerdeyim…   Tutulmuşum ben dertteyim, Hasretinden ağlı

Kandehar Dağlarında Sabah Namazı

  Kandehar Dağlarında Sabah Namazı   Yönüm kıbleye, kıblem Kâ'be'ye… İki ak ışık çıkar göz bebeklerimden, Arza destek olmuş göğsü kaba dağları Aşar, bir solukta varır Mekke'ye, Yönüm kıbleye, kıblem Kâ'be'ye…   Niyetim sabah namazının farzı. Bir ak bayrak gibi açıldı ufuk, Şunca kuru otlar vardı secdeye, Benim maksadım Allah rızası, Niyetim sabah namazının farzı…   Durdum divâna, uydum Kur'an'a… Yıldız böceklerinden yıldıza dek Uymuşken ona her varlık, Veyl ol kitaba uymayan insana! Durdum divâna, uydum Kur'an'a… Allâhuekber!   Ben kıyamdayım, tetikte mavzer. İki derin soluk, kanımda iki şimşek, Can atar yücelere beyaz tenzih kuşları. Sarıldıkça hamd ile vahdetin yumağına, Dümdüz olur önümde kesretin yokuşları…   Açılır zafer yolu ol Fettâh'ın yâdıyla, Rahman ve Rahîm olan gökçek Allah adıyla. Hamd olsun göğümüzü burçlarla süsleyene, Onsekizbin âlemi yaratıp besleyene…   Güç onun, va

Göçtü Kervan, Kaldık Dağlar Başında

  Göçtü Kervan, Kaldık Dağlar Başında   Ah nice bir uyursun, uyanmaz mısın? Göçtü kervan kaldık dağlar başında. Çağrışır tellallar inanmaz mısın? Göçtü kervan, kaldık dağlar başında…   Emir Hac göçeli hayli zamandır, Muhammed cümleye dindir, imandır. Delilsiz gidilmez, yollar yamandır, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında…   Bülbül olup dost bağında öte gör, İyi amellerle yükün tuta gör, Efendimin kervanına yete gör, Göçtü kervan kaldık dağlar başında…   Yunus sen bu dünyaya niye geldin? Gece gündüz Hakk'ı zikretsin dilin. Enbiyaya uğramaz ise yolun, Göçtü kervan, kaldık dağlar başında…   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Dağları Bile Yerinden Oynatırlar

Dağları Bile Yerinden Oynatırlar Hazreti Ömer Radiyallahü Anh radıyallahu anh zamanında, İran'a harp ilân edilmişti, İran Hükümdarı Yezdecerd, Çin Hükümdarından yardım istedi. Çin Hükümdarı, İran'dan gelen elçilere savaşacakları düşmanın vasıflarından sual etti. Elçiler de, bildikleri kadarıyla Müslümanların vasıflarından anlattılar! “İçki içmezler, kumar oynamazlar, yalan söylemezler, birbirlerine yardımlarını hiç esirgemezler, zina etmezler, birbirlerinin namuslarına saygılıdırlar” dediler. Çin Hükümdarı uzun uzadıya sorduklarına müspet cevaplar alınca, eline kalemini alarak İran Hükümdarına şöyle bir mektup yazmıştı: — “Azizim Yezdecerd! Sana bir ucu Merv'de bir ucu da Çin'de olan muazzam ordular gönderebilirdim. Fakat karşındaki düşmanın vasıflarını öğrendikten sonra, bundan vazgeçtim. Düşmanların olan müslümanlar, bu ahlâk kaideleri üzere bulundukları müddetçe, dağları bile yerinden oynatmak isteseler yine de oynatırlar. Sen bunlarla dost geçinmeye bak. B

Sermayesi Eriyen Adam!

Sermayesi Eriyen Adam! Cenâb-ı Hak buyuruyor:             “…Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir. “Ey müminler! Ahiret için! azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının.” (Bakara, 197) Rasûlullah (sav) buyuruyor: "İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: 1- Sadaka-i câriye, 2- İstifade edilen ilim, 3- Kendisine dua eden hayırlı evlat." (Müslim, Vasiyyet 14. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizî, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8)  Eski zamanlarda, içecekleri ve bazı yiyecekleri korumak için, dağlardan buz kesilir, dağarcık veya kırbalara konur pazar yerlerinde satılırdı. Buz parçası sıcağı görür görmez erimeye başlardı. Sıcak bir yaz gününde, Cüneyd-i Bağdadi Rahmetullahi Aleyh, talebeleriyle şehirde dolaşırken, böyle bir buz satıcısına rastladı. Satıcı: “Sermayesi eriyip giden şu adama acıyın, merhamet edin! Buzlarımı erimeden alın!” diye bağırıyordu.

Güle Sevdalı, Gül Yiğit’e Elveda

Güle Sevdalı, Gül Yiğit’e Elveda (Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’na yazılmıştır. Allah’ü Teâlâ rahmet eylesin!) Ey gülü çok seven, gül yüzlü yiğit, Şehitler yoluna güller döşedi. Gül sevdalısı olduğun, gül sözlerinden belli, Efendimiz gül kokardı, gül gibiydi, gül tenli... “Ruh bir anlıktır, nerede çıkacağı bilinmez!” derdin, Son nefesini karlı dağlar başında verdin. “Dünya çok kısa, fırıldak yapılmaz!” dedin, Dünyayı, parayı, değil; Allah’ı sevdin. Teslim olduğun dağlar, kayalıklar beyazdı, Durmadan kar yağıyordu gökler bembeyazdı, Nur saçarken kâinat, senin tenin üşüyordu, Fakat kalbin aşk ile yanıp, tutuşuyordu. “Ölümüm, düğün günüm!” demiş bir büyüğümüz, Bizim de şehadet olsun ölümümüz… Senin düğününde ne yazık ki ağlıyoruz. Ayrılığın çok acı karalar bağlıyoruz, Ey sonsuzlukların sahibi Yüce Mevlâ’mız: Emanetini aldın, merhamet et, O’na gani gani Rahmet et, Cenneti âlâna kabul et, Ruyetullah’ına davet et… Amin, amin, Velh

Vız Gelir Sana

Vız Gelir Sana Uyan, kalk, yiğidim; kendini topla, “O kutlu seferler” başladı artık... İmanının rehberdir, yoldaştır sana, Dağlar gibi engel, vız gelir sana! Bilgi tezgâhında, güzelce bilen, İmanı İslâm’ı, iyice öğren, Hedefi iyi seç, Hak Yola yönlen, En güçlü zorluklar, vız gelir sana! Aşkına aşk katıp, eserler üret, Sevgiye odaklan, kalpleri fethet! Düşmanları alt et, dostları mest et. Yedi düvel bile, vız gelir sana! Bu millet ezildi, zillete düştü, Darbeler yedi, yolundan şaştı, Sahte efelerin, peşinden koştu, Acılar yokluklar, vız gelir sana! İnanan yolundan, ölse de şaşmaz, Kendisi düşse de, bayrağı düşmez, Cesedin çiğnetir, hakkı çiğnetmez, Gökler dolusu güçlük, vız gelir sana! Rabbim yardım eder, her an destekler, Cennetler açılır, yolunu bekler, Boşa gitmez, hiçbir zaman emekler, Tuzaklar, engeller; vız gelir sana!                                                                        Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin iz

MEHMETÇİK

MEHMETÇİK Hatırlarsın; demir dağları yardın, İki aileden, devletler kurdun. Ülkeler fethettin, düşmanı vurdun, Tarihimize şan, verdin Mehmetçik!... Üç büyük kıtanın, hâkimi oldun. Mazlumu güldürdün, zalimi kovdun. Karanlık cihanı, ışığa boğdun. Gönüllere selâm, saldın Mehmetçik!... Merhamet dağıttın, gözün yaş doldu. Kahraman vuruşun, kutsal iş oldu. Düşmana yenilmen, hayal düş oldu. “Türk gibi, kuvvetli”, oldun Mehmetçik!... Dört cepheden barbar, saldırmış idi. Ateş kusan kâfir, kudurmuş idi. Bizi haritadan kaldırmış idi. Hepsini yerlere serdin Mehmetçik!... Dünya ateş olsa, seni yakamaz. Hakkın yardımıyla, kimse yıkamaz. Bileğini hiçbir, düşman bükemez. Kükremiş bir aslan oldun Mehmetçik!... Eski düşman, uyanmış da kükrüyor. Yaptığı vahşete, vahşet ekliyor. “Esir eller” hasret, seni bekliyor. Yeter dinlendiğin, şahlan MEHMETÇİK!...                                                         Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin izin