Kayıtlar

Azabı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kabir Azabı Ve Adaletsiz Hâkim

Kabir Azabı Ve Adaletsiz Hâkim Arif-i Billah'tan birisi, Bağdat caddelerinde dilenen kör bir dilenciye rastladı. Allah'ın suçsuz yere hiçbir belâ vermeyeceğini bilen Allah dostu: -Sana ne oldu da gözlerin kör oldu? Sonradan mı oldu, ana doğma mı körsün? Diye sordu. Âmâ sonradan gözlerinin kör olduğunu söyledi ve başından geçen hadiseyi şöyle anlattı: - Ben vaktiyle kefen soyardım. O zaman gözlerim görür ve güçlü idim. Bir gün bana adaletiyle meşhur bir hâkim rastladı. Bana şöyle dedi: - Sen kefen soyarmışsın. Bu iyi bir şey değil. Senin cezanı vermek bana düşer ama, suçüstü yakalayamadığımız için ve şahid de olmadığından sana bir ceza veremiyorum. Senden isteğim ben öldüğüm zaman benim kabrimi açıp da kefenimi çalma! Al sana bir kefenin kıymeti ne ise şimdiden vereyim, dedi ve belki de bir kefenin değerinden de fazla para verdi. Bu kötü huyumdan vazgeçmem için bana nasihatta bulundu. Aradan zaman geçti, her fani gibi o âdil hakim de dünyadan göçüp gitti. Fakat b

İnsanları Kabir Azabından Kurtaracak Olan Şeyler

İnsanları Kabir Azabından Kurtaracak Olan Şeyler İmâm Müslim’in merfu olarak rivayet ettiği hadîste: – Bir gün ve bir gece hudut ve vatan muhafazasına bağlı kalıp nöbet beklemek (yani nöbet beklemenin sevâbı) bir ay (nâfile) oruç tutup (nâfile) namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Eğer bu vatan muhafazasına bağlı asker nöbet esnâsında ölürse işlemekte olduğu nöbet beklemenin sevâbı üzerine cereyan edip devam eder, rızkı da (şehîdler gibi) üzerine devam eder durur ve fettanlardan yani kabirdeki suâl meleklerinin suâllerinden emin olur, buyurulmuştur. Her gece (Tebarekellezi bi-yedihi’l-mülk) sûresinin okunması da insanı kabir azabından kurtarır. Bu husûsda sahih ve müteaddit hadîsler vârid olmuştur. Keza ölüm hastalığında (Kul-hüvallâhü Ehad) sûresinin okunması da insanı kabir azâbından kurtarır. Ebû Dâvud’un merfu olarak rivâyet ettiği hadîs-i şerifte Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: – Her kim (kusma ve ishal gibi şeylerle) karnının illeti öldürürse

Kabir Azabının Şekilleri

Kabirdeki azap şekilleri nelerdir? Hamd, yalnızca Allah'adır. Kabirdeki azabın şekilleri, ister kâfir olsun, isterse günahkâr olsun sahibinin dünyadaki işlediği günaha göre farklıdır. Nitekim bu günah sahipleri için kabirdeki bu azabın niteliğini açıklayan sahih hadisler gelmiştir. Bu hadislerden bazıları şunlardır: 1. Başına demirden bir balyozla vurulur. Nitekim Enes b. Mâlik'ten Allah ondan râzı olsun rivâyet olunduğuna göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: ((الْعَبْدُ إِذَا وُضِعَ فِي قَبْرِهِ وَتُوُلِّيَ وَذَهَبَ أَصْحَابُهُ حَتَّى إِنَّهُ لَيَسْمَعُ قَرْعَ نِعَالِهِمْ، أَتَاهُ مَلَكَانِ فَأَقْعَدَاهُ فَيَقُولاَنِ لَهُ: مَا كُنْتَ تَقُولُ فِي هَذَا الرَّجُلِ مُحَمَّدٍ صلى الله عليه وسلم؟ فَيَقُولُ: أَشْهَدُ أَنَّهُ عَبْدُ اللَّهِ وَرَسُولُهُ. فَيُقَالُ: انْظُرْ إِلَى مَقْعَدِكَ مِنْ النَّارِ! أَبْدَلَكَ اللَّهُ بِهِ مَقْعَدًا مِنْ الْجَنَّةِ قَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم: فَيَرَاهُمَا جَمِيعًا، وَأَمَّا الْكَافِرُ أَو

Duyduğum Vicdan Azabının Şiddeti, Artsın!

Duyduğum Vicdan Azabının Şiddeti, Artsın! Mekke Emiri Şerif Hüseyin, İngilizlerle anlaşarak Osmanlı'yı arkadan vurmuş ve mükâfat olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallığı'na getirilmişti. Daha sonra Vehhabiler tarafından alaşağı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs'a yerleştirilmiş ve hastalandığında da oğlu tarafından Amman'a getirilmiştir. Ve günün birinde saray bandosunun bahçede konser verirken "İzmir Marşı"nı çalması üzerine, oğlunun babasının üzülmemesi için pencereleri kapattırmak isterken baba şu ibretli konuşmayı yapmıştır:     - Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı düşündüm. Allah beni sürgünlüğe düşürdü. Bırak pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim. Duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada çektiğim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Allah bu günahkâr kulunu dünyada affederek, ahirette h