Kayıtlar

Ekim 20, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bedende Dört Cevher Vardır ki, Dört Şeyle Gidebilir.

Bedende Dört Cevher Vardır ki, Dört Şeyle Gidebilir. Rasulüllah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu: Âdemoğlunun bedeninde dört cevher vardır ki, dört şeyle gidebilir. Bu cevherler: Akıl, din, hayâ ve salih ameldir. 1- Öfke aklı giderir, 2- Haset dini giderir, 3- Tamah hayâyı giderir, 4- Gıybet de salih ameli giderir.

Toprak

Toprak Âdem Sıyam Hay’dan Hû’ya bir seferdir… Kara toprak Su renksizdir... Duru, berrak, Emer onu kara toprak; Işığını yer güneşin, Havada renklenir yaprak. Göğe ser çeken her bir dal, Mânâ timsâli bir bayrak. “Ey kusur gözlü insan!” der, “Şu sanata hayretle bak. Şu kâinat sarayında Görüyor musun bir çatlak?” Bir’den gelir ancak birlik, Bir, kabul etmez bir ortak. Mutlak Bir’e her şey birdir: Küçük büyük, yakın uzak… Kudret çekici “hak hak” der, Hak, adâletledir ancak. Hakkı yere gizlesen de Asıl orda mîzân-ı hak. Arar bulur yer, yer seni, Kaç bakalım bucak bucak! Bağlanacak ağzın dilin, Âzâların konuşacak. Bir de şöyle bakabilsen: Toprak sana açmış kucak. Bu, rahmetin kucağıdır, Ana kucağından sıcak. Fakat hayat bırakmıyor, Kurmuş sana baldan tuzak. Bu eşyâyı ne toplarsın? Misâfirsin, elden bırak! Sırtladığın yükü indir, Gemidesin, behey ahmak! Toprak, vuslat kapısıdır; Ölüm,

DÜNYA

DÜNYA  “Dünya zıll-i zaildir. Ona güvenen nadimdir. O seninle kalsa da, sen onunla kalmazsın. Dünyadan çıkmadan önce, kalbinden dünya sevgisini çıkar. Dünya lezzetlerine aldanmayan, Cennet nimetlerine kavuşur. İki âlemde aziz ve muhterem olur. Dünya haramdır. Şerbetleri seramdır. Nimetleri zehirli, Sabaları kederlidir. Bedenleri yıpratır. Emelleri arttırır. Kendini kovalayandan kaçar. Kaçanı kovalar. Dünya bala, içine düşenler de sineğe benzer. Nimetleri geçici, hâlleri değişicidir. Dünyaya ve buna düşkün olanlara inanılmaz. Çünkü bunlarda vefa ve safa bulunmaz. Fani olanın sevgisini kalbinden çıkar ki, baki olanı alasın. “Dünya Çöplük Gibidir” Kendini bilen kişinin bu dünyaya düşkün olmasına şaşılır. Şakiler dünyaya sarılır. Sa’îdler baki olana sarılır... Bedeninle dünyada ol, kalbinle âhıreti bul! Nefsin arzûlarını terk eden pâk olur, âfetlerden selâmet bulur. Allahü teâlânın râzı olmadığını terk edene, Allahü teâlâ ondan iyisini ihsân eder. Dünyâyı anlayan,

Allah’ü Teâlâ’ya Hamd Etme

Allah’ü Teâlâ’ya Hamd Etme Soru: Hamdin, Allah'ın zatını takdis ve her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu ifade etme anlamı da var mıdır? Soru Detayı - Hamd, Allah'ın yarattıklarına, var ettiği güzelliklere ve verdiği nimetlerden dolayı yapıldığı gibi, direkt Allah'ın zatını takdis etme, O'nun her türlü noksanlıktan münezzeh olduğunu ifade etme anlamı da var mıdır? Cevap Değerli kardeşimiz, Hamd; bütün medih türlerini içeren, şükür ve ta'zimi ifade eden bir terimdir. "Hamd"ifadesini geniş anlamda ele alıp yorumlandığında, hem zatını takdis etmek hem de verdikleri nimetler için yapılan şükür, "hamd" kavramı içerisinde değerlendirilir. “el-hamdu lillah” ifadesi, “Ne kadar hamd ve övgü varsa, kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, (hangi nimete, iyiliğe yönelik olursa olsun), ezelden ebede kadar, Allah diye adlandırılan Vâcibu'l -Vücûd'a mahsustur.” şeklinde açıklanmıştır. (bk. Nursi, Mektûbat, 367) Hamd,

Dilin Afetleri Gıybet Gıybetin Kefareti

Dilin Afetleri Gıybet Gıybetin Kefareti Gıybet'i yapana farz olan, pişman olmak, tevbe etmek ve yaptıklarından dolayı üzülmektir ki böyle yapmakla Allah'ın hakkını ödemiş olsun! Sonra gidip gıybetini yaptığı kimseye kendisini helâl ettirmelidir ki o da helâl ederse, ona yapmış olduğu zulmün cezasından kurtulur. Gıybetini yaptığı adamdan helâllik istediği zaman mahzun, üzgün ve yaptığından dolayı pişman olmalıdır. Çünkü riyâkâr bir kimse bazen gıybetini yaptığı kimseden, muttakî olduğunu göstermek için helâllik ister. Oysa içinde gıybetten dolayı pişmanlık diye birşey yoktur. Böylece ikinci bir günah işlemiş olur! Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Gıybetçiye, helâllik istemek değil Allah'tan günahının affını istemek kâfi gelir. Bunun yeterli olduğuna Enes bin Mâlik'ten rivayet edilen hadîsle istidlâl edilir: Enes Radiyallahü Anh Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet eder: Gıybetini yapmış olduğun kimsenin gıybetinin kefareti, onun için istiğfar edip, af

Gıybetin Affı İçin

Gıybetin Affı İçin Peygamberimiz, gıybeti ateşe benzetmiştir. Ateş odunu nasıl yok ederse, gıybet ateşi de öyle sevabı yok eder. Onun için kimseyi arkasından çekiştirmemeli, gıybetini edip de sevabını mahv ettirmemelidir. Ancak, gıybetin böyle kötü neticesi bilinmesine rağmen, insan boş bulunur da birinin gıybetini eder, aleyhinde konuşursa yapılacak iş, gıybetini ettiği kimsenin afvı için duâ etmek, sonra da bir fırsatını bulunca ondan helallik dilemektir. Gıybeti yapan yahut yapanı dinleyen hemen şöyle demelidir: اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لَنَا وَلِمَنْ اغْتَبْنَاهُ “Allahümmağfir lenâ ve limen iğtebnâhü.” “Allah’ım, bizi ve gıybetini ettiğimiz kimseyi mağfiret eyle.” Böyle derse, gıybetten pişmanlık duymuş, bir nevi tevbe etmiş olur. Bir daha tekrarlamadığı takdirde Rabbimiz onu inşâallah afveder. Gıybetten sonra üzüntü duymak, ettiği sözlere pişmanlık hissetmek, bir daha böyle âdi mevzulara girmeme azminde olmak, bir nev’i tevbe, istiğfar mânâsını ifâde eden güze

Korkan Kimsenin Okuyacağı Dua

Korkan Kimsenin Okuyacağı Dua حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ Okunuşu: “Hasbünallâhü ve ni’mel vekil.” Manası: “bize Allah, kâfidir. O ne güzel vekildir.” Korkan kimse bu duayı 100 kere okusun Geceleri Korkan Kimse Bu Duayı Okumalı أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ غَضَبِهِ، وَعِقَابِهِ، وَشَرِّ عِبَادِهِ، وَمِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ، وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونَ Okunuşu: “E’ûzü bi’kelimâtillâhittâmmeti min gadabihî ve ıkâbihî ve min şerri İbâdihi Ve min hemezâtişşeyâtiyni ve en yahdurûn.” Manası: Allah’ın gazabından, ıkabından, insanların şerrinden, şeytanların Vesvese ve aldatışlarından Ve yanıma gelmelerinden allâhü teâlâ’nın tam olan kelimelerine Sığınırım.” İnsanlardan Korkan Kimsenin Okuyacağı Dua Okunuşu: “Allâhümme innâ nec’alüke fî nühurihim ve ne’ûzü bike min şürûrihim.” Ma’nası: “Allâh’ım! Senin kudretinle onların karşısına dikilmeni istiyoruz. Onların şerlerinden sana sığınıyoruz.” Uykusunda Kork

Kur’an-I Kerim Okuma Sevabı

Kur’an-I Kerim Okuma Sevabı Kur’ân-ı kerîm okumak ve okutmak çok sevâbdır. Hattâ bunun sevâbı dedelerine, çocuklarına ve torunlarına tesîr eder. İ’tikâdı düzgün bir kimse, Kur’ân-ı kerîmi okuyup, muteber ilmihâl kitaplarında bildirildiği gibi amel ettiği, ibâdet yaptığı takdirde büyük sevâblara kavuşur. Kur’ân-ı kerîm okumakla alâkalı olarak sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: “Ümmetimin en hayırlısı, Kur’ân-ı kerîmi öğrenen ve öğretendir.” “Hoca çocuğa Besmele okur, çocuk da söyleyince, Allahü teâlâ çocuğun anasının, babasının ve hocasının Cehenneme girmemesi için senet yazdırır.” “Ümmetimin yaptığı ibâdetlerin en kıymetlisi, Kur’ân-ı kerîmi, Mushafa bakarak okumaktır.” “Kur’ân-ı kerîm okunan evden arşa kadar nûr yükselir.” “Kur’ân-ı kerîm okunan evin hayrı artar, sâkinlerini sıkmaz, melekler oraya toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur’ân-ı kerîm okunmıyan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Bu evden melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.

Kabir Hayatı حياة القبر

 Kabir Hayatı حياة القبر Biz öldükten sonra kabirde iki şey lazım...      بعد موتنا نحتاج إلى شيئين Birincisi kâmil iman…      الأول الإيمان الحقيقي İkincisi salih amel.     والثاني عمل صالح Kabire hazırlanmalıyız.     ينبغي علينا أن نستعد للقبر Kabirde bütün insanlar pişman olacak.     سيندم كل الناس في القبر İyiler de pişman olacak,     سيندم الصالحون أيضا Kötüler de pişman olacak.     سيندم المجرمون أيضا İyiler niçin az hayır yaptık diyecek…     سيقول الصالحون لماذا فعلنا الخير قليلا Kötüler ben niçin kötü insan oldum? Diyecekler…     ويقول المجرمون لماذا أصبحنا إنسانا سيئًا Son pişmanlık fayda vermez.     ولكن الندامة الأخيرة لا تفيد شيئًا Allah sonumuzu hayır eylesin!     فيجعل الله نهايتنا خيرا Allah hepimizi kabire hazırlıklı girenlerden eylesin!    

Arapça Atasözleri الحِكَم والأمْثَال في اللّغة العَرَبِية

Arapça Atasözleri   الحِكَم والأمْثَال في اللّغة العَرَبِية نُصرَةُ الحَقِّ شَرَف Hakka yardım etmek şereftir. لا تَكنْ صَلْباً فتُكسرْ ولا ليّناً فتُعْصَر. Pek yaş olma sıkılırsın, pek’ de kuru olma kırılırsın. مَنْ تدخّلَ فيما لا يعنيهِ لقيَ ما لا يرضيهِ. Kim ilgilendirmediği işe karışırsa, razı olmadığı şeylerle karşılaşır. مَن دَقَّ دُقَّ. Çalma kapım, çalınır kapın. (Çalma elin kapısını; çalarlar kapını) وَغَيرُ تَقيٍّ يَأمرُ النّاسَ بالتُّقى. Takva sahibi olmayan kişi başkasına takvalık emreder. إنْ كُنتَ كَذوباً فكُنْ ذّكوراً. Yalancı da olsan, söylediğini hatırla. المَرءُ عَدوُّ مَا جَهِل. Zamanı ayıplarız hâlbuki ayıp bizdedir. حِيلةُ مَنْ لا حِيلة لهُ الصّبرُ. Çaresiz olanın çaresi sabırdır. إنْ كُنتَ رِيْحَاً فَقَد لاَقَيْتَ إعْصَاراً. Eğer rüzgâr isen fırtına ile karşılaşırs