Kayıtlar

Açılan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Seherde Açılan Güller Hürmetine

  Seherde Açılan Güller Hürmetine   Seherde açılan güller hürmetine, Zikrinle dönen diller hürmetine, Rükuya bükülen beller hürmetine, Hacalet nârına yakma ya Rabbî!   Yolunda kaim kullara bağışla, Rızana giden yollara bağışla, Arşına açılan ellere bağışla, Cahîm’in içine sokma ya Rabbi!   Secdeye kapanan başlar hürmetine, Aşkınla sızlayan döşler hürmetine, Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine, Gazabınla bize bakma ya Rabbi!   Uhud’da yarılan yüze bağışla, Mi’rac’da gören göze bağışla, O anda geçen söze bağışla, Sırattan aşağı dökme ya Rabbi!   Cemi peygamberlerin canı hürmetine, Cihar-ı Yar-ı Güzin’in dini hürmetine, Uhud şehitlerinin kanı hürmetine, Suçlarımızı başa kakma ya Rabbi!   Muhammed Mustafa’nın özüne bağışla, Fatımatü’z-Zehra adlı kızına bağışla, Yetim yetemanın yüzüne bağışla, Huzurunda boynumuzu bükme ya Rabbi!   Kur’an’ı Kerim’de geçen kelam hürmetine, Mekke, Medine’dek...

İçeriden Açılan Kapı

İçeriden Açılan Kapı Kâinatın ışığı adı verilen tablo Londra Kraliyet Akademisinde sergileniyordu. İngiltere’de 18. yüzyılın ünlü ressamlarından olan William Holman Hunt’ın bu tablosunda, gece elinde bir fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam vardı. Adam bir eliyle feneri tutuyor, diğeriyle kapıya vuruyor ve içeriden bir cevap bekler halde duruyordu. Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt’a döndü: Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım dedi. Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da… Hunt gülümsedi: adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki… Dedi ve tablosunun anlamını açıkladı. Bu kapı, insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışında kola gereksinim yoktur. Kim kıskanırsa kördür, kim nefret ederse sağırdır, kim kızarsa topaldır, yalnızca kim severse onun her şeyi tamdır. Yunan Atasözü Kalpten çıkan bütün yollar zirveye yönelir. Zirveye yanaştıkça da birbirine benzer. Zenginliğiniz ne...

Günahkârlar İçin Açılan Eller

Günahkârlar İçin Açılan Eller Gönül sultanlarından Ma'rûf-i Kerhî Kuddise Sirruh bir gün müridleriyle Dicle kenarında oturmuş sohbet ediyorlardı. Uzaktan bir sandalın gelmekte olduğunu gördüler. Sandalda kadınlı-erkekli bir grup saz çalıyor, şarkı söylüyor, çılgınca eğleniyorlardı. Müridlerden biri, "Hocam, şunlara beddua edin de suda boğulup helak olsunlar, bir daha böyle edepsizlikte bulunmasınlar" dedi. Ma'rûf-i Kerhî Kuddise Sirruh ellerini kaldırdı ve içtenlikle şöyle dua etti: "Yâ Rabbi! Sen şu kullarını dünyada güldürdüğün gibi, âhirette de sevindir." Talebeler şaşkınlık içinde kaldılar. İçlerinden biri, "Efendim, ettiğiniz beddua değil, hayır duadır. Bunun hikmeti nedir?" deyince hazret şöyle cevap verdi: "Yavrularım! Şayet Cenâb-ı Hak bunları affedip cennetine koyarsa bizim bir zararımız olur mu? Allah bir kulunu âhirette sevindirmek isterse, ona dünyada tövbe nasip eder ve onu kendi yoluna çeker." Sandal bir...