Kayıtlar

ders etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İneğin İnsana Verdiği Ders!

Resim
İneğin İnsana Verdiği Ders!   İnsan, ineğe seslenmiş: “- Ey İnek!” “- Ne yapmaya geldin dünyaya?” “- Maça, konsere gitmezsin; dans etmezsin; kahveye gidip çay içmez, oyun oynamazsın…” “- Gündüz çayıra, gece ahıra…” “- Tek düzen, sıkıcı bir hayatın var; hayatın zevk ve eğlencelerinden mahrum kalıyorsun...” “- Sen bu dünyaya; yemek-içmek, tuvalet için mi geldin?”   İnek dile gelmiş, sükûnetini bozmadan cevap vermiş:  “- Ey İnsan!” “- Sen bu sözü, bana nasıl söylersin?” “- Şu buzdolabını aç ta bir bak!” “- Süt benden, yoğurt benden, tereyağı benden, kaymak benden, köfte benden, dolma benden, sucuk benden, pastırma benden…” “- Ayağındaki ayakkabı, belindeki kemer, sırtındaki kürk benden…” “- Tarla ve bahçendeki gübre benden…” “- Kışın yaktığın tezek benden...” “- Kemiklerim, boynuzlarım kullandığın bıçak ve araçlarda sap oluyor… Her parçam bir işe yarıyor…” “- Benim verdiğim kemer olmasaydı; giydiğin pantolonu bile tutamazdın...” “- Rabbim bana ne görev verdiyse hakkıyla onu yapıyor; s

Ders Alın Ey Akıl Sahipleri!

Resim
  ‘Portekiz Santander Bank’ın milyarder başkanı, Coronadan öldü. Kızı sosyal medyada şunu yazmış: “Babam dünyanın en zenginlerinden idi. Ama herkesin bedava kullandığı, “BİR NEFESLİK HAVA”ya taç olarak öldü.”

Tasavvufun İlk Dersi İncitmemek, Son Dersi İncinmemektir!

Resim
  Tasavvufun İlk Dersi İncitmemek, Son Dersi İncinmemektir! Tasavvufta manevi tahsilin ilk dersi incitmemek, son de dersi incinmemektir. Sâmi Efendi Hazretleri, Dâru’l-Fünûn Hukuk Fakültesi’ni yeni bitirmişti. Onun güzel hâlini ve tertemiz sîretini pek beğenen bir Allah dostu: “– Evlâdım, bu tahsîl de güzeldir ama, sen asıl tahsîli ikmâl etmeye bak. Seni irfan mektebine kaydedelim, orada da gönül ilimlerini ve âhiret sırlarını öğren.” dedi. “Tasavvufun İlk Dersi İncitmemek, Son Dersi İncinmemektir!” Ardından ekledi: “– Evladım, o mektepte nasıl eğitim yaparlar, ne öğretirler bilemem. Ama bildiğim bir şey var ki, bu tahsîlin ilk dersi incitmemek, son dersi de incinmemektir...” Hisse: İncitmemek, nisbeten kolaydır. Ama incinmemek elde değildir. Zîrâ o, bir gönül işidir. Dolayısıyla incinmemek, ancak fânîlerden gelen ve kalblere saplanan zehirli okların tesirsiz kalması ile mümkündür. Bu da, nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesinde ulaşılan seviye nisbetindedir. Hazret-i Peyg

Bir Ağaçtan On Ders

Bir Ağaçtan On Ders Bir adam, ağacın gölgesinde, bir felsefe kitabı okuyordu. Sorular adamın kafasını karıştırmıştı. Başını kaldırıp ağaca baktı. • Keşke ağaç olsaydım, hiç düşünmeden yaşasaydım dedi. Birden ağaç dile geldi: •”Ben düşünmüyorum belki, ama düşünen insanlara o kadar çok ders verebilirim ki” dedi. Adam heyecanla: •”Seni dinlemek isterim” dedi. Ağaç konuşmaya başladı: •”At o felsefe kitabını elinden, şimdi bana bak ve beni dinle! Sana on tane hayat dersi vereceğim” dedi. •Adam heyecanlanarak: •”Tamam” dedi. Ağaç: Dinle o zaman” dedi ve hayat derslerini sıralamaya başladı: 01-   Ağaç yaş iken eğilir ya da doğrulur. Her şeyin bir zamanı vardır. Hayat, öğrenme sürecidir ama zamanlaması çok önemlidir. Siz de bilirsiniz ki “Yaşlı köpeğe yeni oyunlar öğretilmez.”; “Yaşlı kurda yol öğretilmez.” 02-   Düşen ağaca balta vuran çok olur. Onun için, hayatta düşmemeye dikkat etmek gerek; güçlüyken gölgene sığınanlar, düşerken baltayı alıp sana koşarlar. 03-

Bir Köpeğin Beyazidi Bistami Hazretlerine Verdiği Ders

Bir Köpeğin Beyazidi Bistami Hazretlerine Verdiği Ders Bayezid-i Bestami Kuddise Sirruh Bir gün, talebeleri ile birlikte, gayet dar bir sokaktan geçiyorlardı. karşıdan bir köpeğin gelmekte olduğunu gördü ve geri çekilip köpeğe yol verdi. Talebelerinden birinin hatırına şöyle geldi: "İnsanoğlu hayvanlardan şereflidir. Hem bizim şeyhimiz, ariflerin sultanıdır. Hem de etrafındakiler onun, her biri çok kıymetli sadık talebeleridir. Bütün bunlara rağmen, şeyhimiz bu köpeğe yol vermesinin hikmeti acaba nedir?" Bunun üzerine Bayezid-i Bestami Kuddise Sirruh Buyurdu ki; "Şu köpek, hak lisanı ile bana dedi ki; ‘Rabbimiz Sana ariflerin sultanı olmak hilatini ve bana da köpeklik postunu giydirdiler. Bunun tersi de olabilirdi. Yani sen köpek ben insan olabilirdim!’ , dedi. Bunun üzerine ben de o köpeğe yol verdim."

İbretlik Ders

İbretlik Ders Belediye başkanı‚ geniş rahat makam koltuğunda huzursuzca kımıldandı. Sesine daha bir otorite katarak kapıdaki ihtiyara seslendi; “- Ne istiyorsan‚ söyle amca!” “- Şey‚ efendim. Benim bacaklarından özürlü bir torunum var.” “- Anlaşıldı anlaşıldı. Belediye aracılığıyla dağıtılacak tekerlekli sandalyeleri duydun‚ ondan istiyorsun. Kusura bakma‚ sayısı az. Başvurular alınacak‚ sonra kura çekilecek. Şansına artık.” “- Yok, efendim‚ onun için gelmedim. Torunumun tekerlekli sandalyesi var.” “- Eee… Derdin nedir öyleyse?” “- Tekerlekli sandalyesi var da‚ rahatça dolaştıramıyoruz. Başka şehirlerde belediyeler yardımcı oluyormuş. Onlara uygun otobüsleri veya dolmuşları oluyormuş. Ama bize şimdilik kaldırımları düzenleseniz yeter. Kaldırımların başlangıcıyla sonuna bu arabalarla kolayca geçilecek yerler yapsanız diye talepte bulunacaktım.” “- Oooo amca‚ her gelenin bir talebi var. Belediye boş mu duruyor sanıyorsun. Çoğu yerin kaldırımı bile yok‚ önce onlarla uğr

Saliha Bir Kadının Verdiği Ders!

Saliha Bir Kadının Verdiği Ders! Nefsiyle başı dertte olan bir derviş vardır... Bir gün iftar yemeğine davet edilir... Yatsıya yakın bir zamanda, davet edildiği yerden evine gelir ve hanımından, mümkünse kendisi için hemen bir sofra hazırlamasını ister. Karısı ise şaşkına dönmüştür! Henüz yolun başında olan bir derviş vardır... Nefsin kötü arzularından kurtulmak için uğraşmaktadır... Tam o günlerde bir iftara davet edilir... Yatsıya yakın bir zamanda, davet edildiği yerden evine döner ve hanımından, mümkünse kendisi için hemen bir sofra hazırlamasını ister. Karısı şaşkın bir vaziyette sorar: -A efendi, sen davette değil miydin? Ne yemeği? Derviş cevap verir: -Sorma hanım, der: Çok yersem, arkamdan “ Halis derviş değilmiş! ” diye konuşmalarından korktum, pek bir şey yiyemedim... Saliha bir kadın olan hanımı, bu cevap üzerine üzülür ve ona bir ders vermek ister: -Tamam, efendi, der: Sen şu akşam namazını kıl da, ben o arada sofrayı hazırlayayım. Derviş, şaşkın bi

Hz. Hasan ve Hüseyin Radiyallahü Anhüma Efendilerimizden Bir İrşâd Dersi

Hz. Hasan ve Hüseyin Radiyallahü Anhüma Efendilerimizden Bir İrşâd Dersi İmâm Hasan ve İmâm Huseyn radıyallahu anhumâ Hazretleri, çocukluk günlerinde, bir adamın yanlış abdest aldığını görmüşler. Adamın bu hatâsını yüzüne vurarak rencîde etmeden ona doğru abdest almayı en güzel şekilde öğretmek için çâreyi şöyle bulmuşlar. O adama gidip şöyle demişler: Biz iki kardeş abdestin en doğru şekilde nasıl alınacağı husûsunda anlaşamadık. Müsaade edersen biz senin huzûrunda abdest alalım. Sen bak, hangimizin abdestinin daha doğru ve şerî'ate daha uygun olduğunu söyle. İkisi de adamın gözü önünde abdest almışlar. Adam her ikisinin abdest alışını da gördükden sonra demiş ki: Evladım, ikinizin de abdesti şerî'ate tamâmıyla uygun ve doğru, yanlış olan benimki imiş. Bu hâdise Haseneyn Efendilerimizin yüksek irfânına ve irşâd husûsundaki nezâketlerine pek zarîf bir delîldir.

Suriyeli Kadının Verdiği Ders!

Suriyeli Kadının Verdiği Ders! “ Pazar günü öğlene doğru balkonumuzda kurduğumuz kahvaltı sofrasına hep birlikte oturduk. Dopdolu soframızın huzurunda çocuklarla bir arada olduğumuzu görmenin sevinci beni durdurdu. Bu an, şükrü eda edilemeyecek güzellikte bir andı ve bu durumu çocuklarıma anlatma sorumluluğundaydım. Ben patates büyüklüğünde bir avuç kuru mısır ekmeğini kahvaltı niyetine koparıp evden çıktığım çocukluk yıllarımdan bu günlere geldim. Bu sofrada ikişer çeşit reçel, zeytin, peynir görüyorum. Böyle bir sofrada rahat oturmak bana yakışmıyor. Bu sofranın vefasız kalmasının ürpertisiyle çocuklarımın dikkatini Mevla ’ nın bize lütfettiği nimetlerin paha biçilmez değerine dikkat çekmek istedim.  “-  Sizin gibi nice çocukların kahvaltı fırsatları yok. Nicesi aç. Nicesi böyle lezzetlerden habersiz büyüyor. Biz bu nimetleri ne ile hak ettik? Nankörlüğün sonu mahrum düşmektir. ” diye anlatırken, hanım söze girdi. İki gün önce buluştukları sofrada sohbet ettiği Suriyeli bir

Akıl Sahibi Olana Ders

Akıl Sahibi Olana Ders           Bedevinin birine sormuşlar: "Sen Yüce Allah’ü Teâlâ’yı nasıl tanıyorsun?" Bedevi demiş ki: İz izciye, dışkı deveye, delalet ederken nasıl olur gök borçlarıyla, toprak girinti ve çıkıntılarıyla, deniz dalgalarıyla her şeyden haberdar, bol lütuf sahibi Yüce Allaha delalet etmesin!

Hayat Alınacak Derslerle Dolu! İşte Size 5 Önemli Ders...

Hayat Alınacak Derslerle Dolu! İşte Size 5 Önemli Ders... Birinci ve en önemli ders Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru şöyleydi: "Her gün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedir?" Bu herhalde bir çeşit oyun olmalıydı. Kadını yerleri silerken hemen her gün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki! Son soruyu yanıtsız bırakıp kâğıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuçlarına dâhil olup olmadığını sordu. "Tabii dâhil" dedi, hocamız... "İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi bir birinden farklı insanlar, ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar, onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile... Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da... Dorothy i

Karısının Kalbini Kıran Adama İbretlik Ders

Karısının Kalbini Kıran Adama İbretlik Ders Adam hanımına pek hoş davranmaz, kalbini kırar. Sonra hanımından sofrayı kurmasını ister. Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder kocasını. Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma yedikten sonra hanımından tuz ister. Hanımı; “Sen yemeğe devam et ben getiririm!” der ve içeri gider. Adam ikide bir; “Tuz nerde kaldı hanım?” diye sorar. Kadın her seferinde “Tamam getiriyorum!” diye cevap verir. Fakat tuz bir türlü sofraya gelmez. Adam tuzu isteye isteye karnını doyurur. Sonra aklı başına gelir. Az önce hatununun kalbini kırdığı için özür diler. Hanım mutfağa gider, ve elinde tuzla geri döner. Adam merak eder ve sorar ; “Bu ne şimdi karnım doyduktan sonra tuzu ben ne yapayım!” der. Karısı da ona; “Senin kalbimi kırdıktan sonra dilediğin özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir, ihtiyaç kalmaz!” der. Hani derler ya

Dünyanın En Hızlı İnsanı

Dünyanın En Hızlı İnsanı ABD’nin Kansas eyâletinin Elkhart kentinde, çok yoksul bir âîlenin çocukları olan iki kardeş, bir okulda çalışıyorlardı. Her sabah sınıflardaki sobaları yakmak, onların görevi idi… Soğuk bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular. Kardeşlerden biri, bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir patlama oldu ki, eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş öldü, diğerinin de bacakları fecî şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu ortaya çıktı. Yaralanan çocuğu tedavi eden doktorlar, çocuğun bacaklarını kesmekten başka çare olmadığını söylediler. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi. Şimdi ise diğer oğulları bacaklarını kaybedecekti. Anne – baba, çocuğun bacaklarının kesilmesine razı olmadılar. Doktorlara, kesme işlemini ertelemesini ricâ ettiler. Doktorlar ise, çocuğun bacaklarının tamamen yandığını, kesilmezse çocuğun ölebileceğini söylüyor

Ders Alınacak Sözler (2)

Ders Alınacak Sözler (2) ALİM De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer Suresi 39/10) Kişi, bulunduğu ülkede kendisinden alim birisinin mevcudiyetini kabul ettiği müddetçe, hakikaten alimdir. Kendisini bütün alimlerden üstün gördüğü takdirde, cahilliğini ortya koymuş olur. (Abdullah bin Mubarek) Bir alimin, devlet adamlarının kapısına gitmesi, Allah'ın en kızdığı şeydir. (İmam Evzai) Kıyamet gününde insanların en çok pişman olanı, ilmi ile büyüklük yaslayan alim olacaktır. (İbrahim bin Utbe) Kıyamet gününde alimlerin mürekkebi, şehidlerin kanı ile tartılır. (Hadis-i Şerif) Kişi bildiği ile amel etmedikçe alim olmaz. (Hadis-i Şerif) Alim, haramı, helali bilen değildir; alim, bildiği ile amel edendir. (Süfyan bin Uyeyne) Nice alimler vardır ki, sultanın yanına dini ile birlikte girer de, çıkarken dininden hiçbir şey kalmaz. (Fudayl bin İyaz) Yarı aydınlar, bilgisizlerden daha tehlikelidirler. (L. Gienin) ANNE Cennet annelerin ayakları altındadır.

Ders Alınacak Sözler

Ders Alınacak Sözler (1)                                                    ACI İçiniz kor gibi yanarken susmak, acıların en beteridir. (F. Garcia Lorca) Acıların en acısı kendi kendimize çektirdiğimizdir. (Sophokles) İnsanın alışamayacağı acı yoktur. (Gabrielle D'Annunzio) Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir. (L. A. Seneca) Büyük saadetler büyük acıların yanı başındadır. (H. Erhan Bener) Acı çekmeyenler, başkalarının acı çekebileceğini akıllarını bile getirmezler. (Samuel Johnson) Acı çekmek, ölmekten daha çok cesaret ister. (Napoleon) Acı tanımamış olmamak, büyük bir acıdır. (Cicero) AÇLIK Açlık, sert kemikleri yumuşatır. (Trivalluvar) Açlık, kılıçtan bile keskindir. (Beamont Flketcher) Yoksulun zengin açar malinden, Tok olan bilmez acın halinden (Şinasi) Deve yükü aş olsa, aça az görünür. (Kaşgarlı Mahmut) Açlık; dava, kin ve mücadele gibi şeyleri pek tanımaz. (Roy Chansior) Tok olan cümle âlemi tok sanır. (Sabayi) ADALET Ada

Günlük Zikir Ve Dualar

Günlük Zikir Ve Dualar   ·       "Kullarım, beni sana soracak olurlarsa, gerçekten de ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlar da bana cevap versinler ve bana inansınlar ki doğruya erişsinler." (Bakara, 186) ·       Allah’ü Teâlâ birine dua etmesini takdir etmişse, kabul etmeyi de takdir etmiştir. (Ebû Nuaym) ·       “Namaza kalktığında, dünyaya vedâ eden bir kimse gibi namaz kıl!” (İbn-i Mâce, Zühd, 15) ·       Dua etme arzusu gelince, dua edin. Çünkü bu, duanın kabul olacağına alâmettir. (Tirmizi) ·       “Allah Teâlâ dualarınızı kabul eder. Ancak kabul edilmesi için acele etmeyin; dua ettim de kabul edilmedi (demeyin).” (Buhârî, Da’vât, 22; Müslim, Zikir, 92) ·       Kulun kalbine dua etme arzusu geldiğinde Rabbine dua etsin. Çünkü Allah Teâlâ onu kabul edecektir.” (Camiü’s-Sağir, 1/225) ·       “Allah’ü Teâlâ’ya kabul edileceğini gerçekten bilerek dua ediniz. Biliniz ki Allah, kendinden gafil olan kalpten, umursamazlık ve