Suriyeli Kadının Verdiği Ders!
Suriyeli Kadının Verdiği
Ders!
“Pazar günü öğlene doğru balkonumuzda kurduğumuz kahvaltı
sofrasına hep birlikte oturduk. Dopdolu soframızın huzurunda çocuklarla bir
arada olduğumuzu görmenin sevinci beni durdurdu. Bu an, şükrü eda edilemeyecek
güzellikte bir andı ve bu durumu çocuklarıma anlatma sorumluluğundaydım. Ben
patates büyüklüğünde bir avuç kuru mısır ekmeğini kahvaltı niyetine koparıp
evden çıktığım çocukluk yıllarımdan bu günlere geldim. Bu sofrada ikişer çeşit
reçel, zeytin, peynir görüyorum. Böyle bir sofrada rahat oturmak bana
yakışmıyor.
Bu sofranın vefasız kalmasının
ürpertisiyle çocuklarımın dikkatini Mevla’nın bize lütfettiği
nimetlerin paha biçilmez değerine dikkat çekmek istedim.
“- Sizin gibi nice çocukların kahvaltı fırsatları yok. Nicesi aç. Nicesi böyle lezzetlerden habersiz büyüyor. Biz bu nimetleri ne ile hak ettik? Nankörlüğün sonu mahrum düşmektir.” diye anlatırken, hanım söze girdi. İki gün önce buluştukları sofrada sohbet ettiği Suriyeli bir kadının sözlerini nakletti.
“- Sizin gibi nice çocukların kahvaltı fırsatları yok. Nicesi aç. Nicesi böyle lezzetlerden habersiz büyüyor. Biz bu nimetleri ne ile hak ettik? Nankörlüğün sonu mahrum düşmektir.” diye anlatırken, hanım söze girdi. İki gün önce buluştukları sofrada sohbet ettiği Suriyeli bir kadının sözlerini nakletti.
Türkiye’ye sığınan Suriyeli kadın şöyle söylemiş:
“- Bizim her şeyimiz vardı. Evimiz vardı, arabamız, topraklarımız
vardı. Durumumuz sizinki kadar iyiydi. Şimdi ise sokaklara düştük, hepsini
aldılar elimizden, bize bir tek Allah’ımız kaldı.”
“Bize bir tek Allah’ımız kaldı.” Cümlesi yüreğimde deprem gibi koptu. Ne ağır ve ne acı bir
imtihan! Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Takılıp kaldım öylece...”
Devam etmiş Suriyeli kadın: “Şimdi sizinle yemek yedikten sonra lavaboya giderken,
bulaşıkları gördüm. Yemeklerinizin yarısını çöpe atmışsınız. Bizim memlekette
kalan kardeşlerimiz açlıktan ağaç yaprakları yediler. Onlar da tükenince
ağaçların kabuklarını soyup, kaynatıp suyunu içiyorlar. Ağaçlarda da kabuk
kalmadı. Siz Cenabı Allah’ın bu israfınızı size sormayacağını mı sanıyorsunuz?”
Bu sözler üzerinde düşünelim,
kör, sağır dilsiz gibi davranmayalım. Soframızdan bir lokma ekmeği çöpe atmak
suçtur ve hele bu zamanda vicdana ihanettir. Çoğunluk harcamasından birazcık
kısarak en az bir aç kardeşinin doymasına vesile olabilir. Herkesin gücünce
yapabileceği bir hizmet vardır.
Dr. Muhammed Bozdağ
Yorumlar
Yorum Gönder