Çoban Kazandı, Hem de Ne Kazandı
Çoban Kazandı, Hem de Ne Kazandı Âlimin bir tanesi oturuyor. Etrafında talebeleri varken ufuklara doğru bakıyor. “-Aah, ah!” diyor: “-Çoban kazandı, hem de ne kazandı!” diye. Sonra talebeleri artık dayanamıyor. Hocam sizin bu halinizin hikmeti nedir? “-Çoban kazandı, hem de ne kazandı!” diyerek neyi kastediyorsunuz? Gelin size bunu anlatayım diyor. Bir zamanlar ben ilim için yola çıktığım zaman yolda bir tüccara rastladım. Yol arkadaşlığı yaptık, gideceğimiz yere kadar beraber yürüme kararı aldık. Sonra yolda yürürken bir de çobana rastladık. Sonra o da bize eşlik etti. Yolda yürüdük. “-Siz ne için yola çıkıyorsunuz?” Ben: “-İlim için!”. Tüccar: “Mal için!”: “-Ben de belki birinin koyununu, kuzusunu bulurum da onları gütmek suretiyle onunla maişetimi tedarik ederim!” Yola çıkıyorlar. Tabi namaz vakti geliyor. Bir ikindi namazı vakti. Bir köşeye oturuyorlar. Namaz kılınacak. Tabi dinimizce kimin namaz kıldırması gerekiyor? Âlimin. Âlim geçiyor imamlı...