Kayıtlar

doğru etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hakka Doğru Gidiyorum

Hakka Doğru Gidiyorum   Yaşımız atmışa vardı, Hakka doğru gidiyorum. Bedenimi dertler sardı, Hakka doğru gidiyorum.   Çocuk iken koşamadım, Gençliğimi yaşamadım. Bu dünyadan adım adım, Hakka doğru gidiyorum.   Hakkın badesini içti, Anam babam öte göçtü. Bunca ömür gelip geçti, Hakka doğru gidiyorum.   Gül gibi yüzümüz soldu, Saçımız bembeyaz oldu. Hayattan geri ne kaldı? Hakka doğru gidiyorum.   Yusuf vay koca dünya vay, İki gün gibi geçti ay. Yaşadımsa yaşadım say, Hakka doğru gidiyorum. Yusuf Tuna

Gidiyorum Hakka Doğru

  Gidiyorum Hakka Doğru   Ömür dediğin bir nefes. Gidiyorum Hakk’a doğru... Güç azaldı bitti heves. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Ta Âdem’den Nuh’tan beri Aradım özde cevheri. Kalmadı gözümün feri. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Zevk almam dünya tadından. Gönül geçti muradından. Bıktım canın feryadından. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Gördüm arzuyla kamberi. Yanmışlar ezelden beri. Gidenler dönmüyor geri. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Dünya sanki bir bilmece. Gidiyorum gündüz gece. Azrail başa gelince. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Zalimdir feleğin fendi. Ömür bitti yol tükendi. Yalan dünya beni yendi. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Takat biter can yorulmaz. Korhani Yolda durulmaz. Azrail’e yol sorulmaz. Gidiyorum Hakk’a doğru...   Âşık KORHANİ/Kanber ORHAN

Ey Âciz İnsan!

  Ey Âciz İnsan!   Nefsin on askeri (kötü huy ve isteği) vardır: 1. Hırs. 2. Şehvet. 3. Cimrilik. 4. Aşırı istek. 5. Doğru yoldan ayrılıp uzaklaşmak. 6. Acımasızlık, merhametsizlik, katı kalplilik. 7. Kötü ahlâk. 8. Sonu gelmeyen arzu, istek, emel. 9. Aşırı hırs. 10. Tembellik Hevâ   Tembellik Hevânın da on askeri (kötü huy ve isteği) vardır: 1. Haset. 2. Zulüm. 3. Kendini beğenmek. 4. Kibir, büyüklenmek. 5. Nefret, kin, garaz. 6. Hilekârlık. 7. Vesvese. 8. Doğru şeylere itiraz. 9. Sû-i zan yani insanlar hakkında kötü düşünce beslemek. 10. Münâkaşa.   Şunu iyi bil ki, Allâh Celle Celâlüh sana vücudundaki organları kendisinin yasak ettiği şeylerden onları koruman için verdi. Onlar sana Allâh Celle Celâlüh’ün birer nimeti ve emânetidir. Günâh işlersen onlarla işleyeciğin için, Allâh Celle Celâlüh’ün verdiği nimet ve emânetleri Allâh Celle Celâlüh’e isyânda kullanmış olursun. Öyle yapınca da küfrân-ı nimette bulunmuş, ...

Doğru Yoldan Sapanların İbretlik Hali

  Doğru Yoldan Sapanların İbretlik Hali   Bir gün İsa Aleyhisselâm, havarileriyle birlikte giderken bir köye geldiler. Bir de baktılar ki, köyün ortasında bütün köylüler ölmüş. Hiç canlı yok. İsa Aleyhisselâm: “- Bu bir gazab-ı ilâhidir. Eğer hastalık olsa, bunlar tek tek ölürlerdi. Madem toptan öldüler, buraya bir musibet gelmiş!” dedi. Sordular ki: “- Yâ Nebiyallah, sen ölüleri Allah'ın izniyle dirilten bir nebisin, çağır birini de sor bakalım, ne yapmışlar?” İsa Aleyhisselâm, birine seslenince, adam kalktı, geldi. İsa Aleyhisselâm: “- Bu ne hâldir, ne oldu size?” diye sordu. Dirilip gelen kişi dedi ki: “- Yâ Nebiyallah, bu köy çok takva ehli, çok dindar, çok iyi ahlâk sahibi bir köydü. Sonra bizim kalbimiz dünyaya yöneldi. Namazı terk ettik, akla ne gelirse, hepsini bıraktık, yalnız parayı düşündük ve ektik biçtik, benimki çok, benimki güzel diye yarıştık. Ne Allah’ü Teâlâ kelâmı var, ne Peygamber! Ahireti unuttuk, Allah’ü Teâlâ'yı unuttuk, Peygamberi ...

Stanford Üniversitesi’nin Kuruluş Hikâyesi Doğru mu?

Resim
  Stanford Üniversitesi’nin Kuruluş Hikâyesi Doğru mu? İnternetin ilk kurulduğu yıllardan beri pek çok yerde rastladığımız bir hikâye var. Hikâyeye göre, Stanford, taşralı bir karı koca tarafından, ölen oğulları anısına yaptırılmış. Peki, bu hikâye doğru mu? Efendim, hikâye, kaba saba, soluk, yıpranmış kıyafetler giymiş yaşlı bir çiftin Boston treninden inmeleriyle başlıyor. Çift, soluğu Harvard Üniversitesi’nin Rektörlük binasında alıyorlar. Rektörün bürosundan içeri girer girmez, rektör sekreteri masasından fırlayarak önlerini kesiyor. Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralılar Harvard gibi bir üniversitede ne arıyorlar?   Adam yavaşça rektörü görmek istediklerini söylüyor. Sekreter işi yokuşa sürüyor “İşte bu imkânsız. Rektörün bugün size ayıracak bir saniyesi bile yok.” gibi bir şeyler geveliyor. Yaşlı kadın çekingen bir tavırla, “Bekleriz” diye mırıldanıyor… Taşralıların biraz bekledikten sonra gideceklerini uman sekreter, sesini çıkarmadan masasına dönüy...

Her Doğru Her Yerde Söylenmez

Her Doğru Her Yerde Söylenmez Padişahın biri, rüyasında, dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü, yemek yiyemez hale geldiğini görür. Canı sıkılan padişah, gördüğü rüyanın yorumunu yaptırmak üzere derhal saray tâbircilerini huzuruna çağırtır. Rüyasını anlattıktan sonra tâbircibaşına: “– Hele bir söyle, bu rüyâ hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir?” diye sorar. Tâbircibaşı hiç düşünmeden: “– Maalesef şerdir padişahım!” der ve sözlerine şöyle devam eder: “– Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki gözlerinizin önünde bütün yakınlarınızın birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz.” Tâbircibaşının bu yorumu, padişahın gönlünde âdeta soğuk rüzgârlar estirir. Bir anlık sessizliğin ardından padişah hiddetle kükrer: “– Tez atın şunu zindana, felâket tellâlı olmak neymiş öğrensin!” Muhafızlar, tabircibaşıyı yaka-paça götürüp zindana atarlar. Padişah, bu kez huzurundaki diğer bir tâbirciye dönerek: “– Sen söyle bakalım, rüyâmın tâbiri nedir, hayır mıdır, ...

Emrolunduğun Gibi İstikamet Üzere Bulun!

Emrolunduğun Gibi İstikamet Üzere Bulun! Ebü Hafs Kuddise Sirrûh'a soruyorlar: “- Hangi amel en faziletlidir?” “- İstikamet üzere olmakdır”, buyurdular. Ve nitekim Resül-ü ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Gücünüz yettiği kadar istikamet üzere bulununuz”, buyurmuştur. (İbn Mace, Darimî) Cafer Sadık hazretleri: "Emrolunduğun gibi istikamet üzere bulun" ayeti hakkında: “- Tam manasıyla azmederek Allah'a sığınmak, O'na iltica etmektir" buyurdu. Saliklerden biri Rasülullah Sallallahü Aleyhi Vesellemi rüyasında görmüş ve O'na: “- Ya Rasülallah, senin, Hud Suresi ve benzeri sureler beni ihtiyarlattı dediğini naklediyorlar”, deyince; Rasülullah Sallalahü Aleyhi Vesellem: “- Evet”, buyurmuş. Bunun üzerine: “- Bu surede ne var ki, seni ihtiyarlattı? Peygamberlerin hayat hikâyeleri ve ümmetlerin helaki mi?” demiş Rasülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Hayır, bunlar değil! Beni, Allah'ın, ‘Emrolunduğun ...

Ey Doğruların Yardımcısı Olan Allah’ım!

Ey Doğruların Yardımcısı Olan Allah’ım! Gencin birisi Kâbe’de hep, “— Ey doğruların yardımcısı olan Allah’ım, Ey haramdan sakınanların yardımcısı olan Allah’ım, sana hamdü sena ederim!” diye dua eder. Bu durum herkesin dikkatini çeker. Birisi: “— Neden hep aynı duayı yapıyorsun, başka bir şey bilmiyor musun?” der. O da anlatır: Yedi sekiz sene önce yine Be’de iken içi altın dolu bir torba buldum. Tam bin altın vardı. İçimden bir ses: “— Bu altınlarla, şunları şunları yaparsın” diyordu. Hayır dedim kendi kendime. Bu benim değil. Başkasının malı, kullanmam haram olur dedim. Bu sırada birisi “— Şöyle bir torba bulan var mı?” diye bağırıyordu. Çağırdım onu. “— Nasıl bir torbaydı? İçinde ne vardı?” diye sordum. Torbayı tarif etti ve “— İçinde bin altın vardı” dedi. “— Torban burada.” diyerek verdim. Adam torbayı açıp bana otuz altın verdi. Pazara gittim. Temiz yüzlü genç bir esiri överek satıyorlardı. Gencin temizliği dikkatimi çekti. Yanlarına gittim, “— Bu köle i...

Doğru Yolu Bulmak İçin Dua

Doğru Yolu Bulmak İçin Dua اَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقّاً، وَارْزُقْنِا اتِّبَاعَهُ، وَأَرِنَا الْبَاطِلَ، بَاطِلاً وَارْزُقْنِا اجْتِنَابَهُ، بِحُرْمَةِ سَيِّدُ الْبَشَرِ عَلَيْهِ وَعَلَى آلِهِ اَلصْحَابِهِ مِنْ الصَّلَوَاتِ أَفضَالُهَا وَمِنْ التَّسْلِيمَاتِ أَكْمَلُهَا. Okunuşu: Allahümme erinelhakka hakkan verzuknâ ittibâ’ahü ve erinel bâtıla bâtılan verzuknâ ictinâbehü bi-hurmeti Seyyidil-beşer. Aleyhi ve alâ âlihi ve eshâbihi minessalevâti efdalühâ ve minetteslîmâti ekmelühâ. Anlamı: Ya Rabbi! Doğruyu bize doğru olarak göster ve ona uymayı bize nasip et ve yanlış, bozuk olan şeylerin yanlış olduklarını bize göster ve onlardan sakınmamızı nasip et! İnsanların en üstünü hürmetine bu duamızı kabul buyur! Kaynak: Mektubatı Rabbani 272. mektup

Alzheimer hakkında doğru bilinen 10 yanlış

Resim
Alzheimer hakkında doğru bilinen 10 yanlış Alzheimer hastalığı sadece ileri yaşta ortaya çıkar… Tanısı konulduğunda yaşam bitmiştir… Grip aşıları, diş dolguları Alzheimer hastalığına yol açar... Bu cümleler, Alzheimer hastalığı hakkında toplumda yerleşmiş olan hatalı bilgilerden sadece birkaçı. En sık görülen demans ( bunama ) çeşidi olan  Alzheimer  hakkında kulaktan kulağa yayılan yanlış bilgiler, insanların gereksiz yere kaygıya kapılmalarına yol açarken, bazen de hekime geç başvurmalarına neden olabiliyor. 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü  öncesinde hastalığa dikkat çeken Nöroloji Uzmanı  Prof. Dr. Geysu Karlıkaya , Alzheimer hastalığı hakkında toplumda doğru sanılan yanlış bilgilere dikkat çekti. İşte ezber bozan o bilgiler: 1. YANLIŞ:  Alzheimer hastalığı normal yaşlanma sonucudur. DOĞRUSU:  Yaşlandıkça hafif düzeyde unutkanlıklar olması, örneğin yeni tanışılan birinin isminin unutulması, anahtarların kaybedilmesi veya ilk defa gidile...

Sana “ADAM” demeleri hiç doğru değil.

Sana “ADAM” demeleri hiç doğru değil.” Köyde ilkokul öğrencisi… Derse çok az denecek kadar geç kalmıştı. İçeri girdiğinde öğretmen ceza olsun diye ezberlemelerini söylediği şiiri okuması için tahtaya ilk olarak onu çıkardı; hem de öfkeli bir tonla: – Oku bakayım Şirazlı Sa’dî’nin Âdemoğulları adlı şiirini, diyerek… Titrek sesle okumaya başladı öğrenci: “Âdemoğulları birbirlerinin uzvudurlar, Ki yaratılışta hepsi aynı cevherdendirler… Eğer zamane uzuvlardan birini ağrıtırsa, Diğer uzuvlarda da rahatlık kalmaz artık.” Devamı aklına gelmedi bir türlü. Sustu kaldı öylece… – Geri kalan iki mısrayı da okusana! – Özür dilerim öğretmenim, hatırlayamıyorum. – Ne demek hatırlamıyorum? Bu kadar kolay bir şiiri dünden beri nasıl ezberlemezsin? – Annem rahatsızdı, öğretmenim! Felçlidir ve evin bir köşesinde öyle yatıyor. Tedavi masrafları yüksek olduğu için babam günde birkaç işe gidiyor ve gece geç saatlerde eve geliyor. Bu sebeple de ben ev işlerine yetişmek, ann...

Doğru Bir Firâset

Doğru Bir Firâset Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ey îmân eden­ler! Eğer Al­lah’tan it­ti­kâ eder­se­niz, O, si­ze bir fur­kan  (iyi ile kö­tü­yü ayırt ede­cek bir ilim, firâ­set ve an­la­yış)  ve­rir, gü­nah­la­rı­nı­zı ör­ter ve si­zi ba­ğış­lar. Çün­kü Allah, bü­yük lu­tuf sâhibi­dir.”  (En­fâl, 29) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Mü­mi­nin fi­râ­se­tin­den sa­kı­nı­nız; zi­ra o, Al­lâh’ın nû­ru ile ba­kar.”  (Tir­mi­zî, Tef­sîr, 15) Fi­râ­se­te, nef­si­nin gururundan sıyrılıp Al­lâh’ın nû­ruy­la ba­kan­lar nâ­il ola­bi­lir­ler. İslâm târihinde bu hâlin pek çok misâli vardır: Haz­ret-i Enes (ra), ken­di ri­vâ­ye­ti­ne gö­re; bir ­gün Haz­ret-i Os­man (ra)’a gi­der­ken yol­da bir ka­dın gö­rür. Ka­dı­nın gü­zel­li­ği ak­lı­na ta­kı­lır. Bu dü­şün­ce ile Haz­ret-i Os­man’ın ya­nı­na gi­rer. Onu gö­ren Haz­ret-i Os­man (ra): “–Ey Enes! Göz­le­rin­de zi­nâ iz­le­ri ol­du­ğu hâl­de bu­ra­ya gi­ri­yor­sun.” der. Bu söz kar­şı­sın­da şa...