Kayıtlar

gümüş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sanma Ey Hace ki Senden Zer ü Sim İsterler

  Sanma Ey Hace ki Senden Zer ü Sim İsterler   Sanma ey hace ki senden zer ü sim isterler, Yevme la yenfau da kalb-i selim isterler… (Ey efendi! Sanma ki senden altın ve gümüş isteyecekler; Hayır, Yevme la yenfau da ancak masivadan temizlenmiş, tertemiz bir kalp isterler) Beyitte Şuara suresinin 88 89 ayetlerini telmih mevcut olup; (Yevme la yenfau malun vela benun / Illa men eta'llahe bi kalbin selim) Buyurulmaktadır. Mealen O gün (kıyamette) mal da fayda vermez evlâtlar da / Ancak sağlam bir kalp ile Allah'ın huzuruna gelenler müstesna demek olur ki şair ahirete temiz kalp ile gitmek gerektiğini vurgulamaktadır…   Berzah-ı havf ü recadan geçe gör nakam ol, Dem-i ahirde ne ummid ü ne bim isterler… Korku ve ümit merhalesinden geçip nakam olmaya bak; Yoksa son nefeste ne korku ne de ümit işe yaramaz…   Unutup bildiğini arif isen nadan ol Bezm-i vahdette ne ilm ü ne âlim isterler Eğer arif isen bildiklerini (vesveselerini) unutup bilmezlik makamı

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât 1- “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı,  nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Aksi takdirde,  kendisinin sâlih amelleri varsa,  yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır,   (hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. ”  (Buhârî,  Mezâlim 10,  Rikâk 48) Âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır: “Öyle bir günden korkun ki,  o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden  (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz,  fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. ”  (el-Bakara,  48) Yani,  bu dünyadan insanların haklarını yüklenerek âhirete giden kimsenin oradaki hâli,  yalnız büyük bir hüsran ve perişanlık olacaktır. Ve orada ne kaçılacak bir mekân,  ne de geri dönmeye bir imkân vardır. Rasûlullah’ın verdiği iki tâlimât Bu hakîkatleri ü

Kadın Öyle Bir Tövbe Etti ki...

Kadın Öyle Bir Tövbe Etti ki... Büyük velilerden Mansur bin Ammar hazretleri, bir gece, sokaktan geçerken bir erkekle kadının iki gümüş paraya anlaştıklarını gördü. Hemen arkalarından gidip kadına yaklaşarak, hafif bir sesle, "Bizim eve gelirsen sana dört gümüş!" dedi. Kadın iki kat parayı duyunca, birinci adamı bırakıp bunun arkasından gelmeye başladı... Beraberce evine gittiler. Eve girince, kadının önüne dört gümüşü bırakıp kendisi diğer odada namaza durdu... Fakat o da ne? Namazı bir türlü bitmiyordu! Selâm veriyor tekrar başlıyordu... Aradan saatler geçtiği hâlde, namazını bir türlü bitirip çıkmıyordu. Nihayet kadın dayanamayıp, yanına geldi. -"Saatlerdir seni bekliyorum, artık evime döneceğim!" dedi. Bunun üzerine Mansur hazretleri kadına dedi ki: - Ey kadın, eğer sana meylim olmadığını söylersem yalan söylemiş olurum. Senin istediğin bu kötü fiili işlerken görenler olsa, hâlimiz nice olur? - Geceleyin bu saatte kim görecek? Korkulacak bir h