Kayıtlar

sır etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Muhabbet Sırları İle İlgili Hikâyeler

Muhabbet Sırları İle İlgili Hikâyeler   Bir Hakk dostu anlatır: Geniş ve ıssız bir ovadan geçiyordum. Garip bir çobana rastladım. Gördüm ki, derin bir huşû içinde namaz kılıyor, sürüsünü de kurtlar koruyordu. Taaccüb ettim. Merakla namazın bitmesini bekledim ve: “– Ey çoban! Kurtlar nasıl oldu da koyunlarınla dost oldu? Onlardaki düşmanlık ve cânîlik rûhu nasıl oldu da yerini sulh ve muhabbete terk etti?” diye sordum. Allâh’a secdenin alâmeti sîmâsını nûra bürümüş olan sâlih çoban, şöyle dedi: “– Ey garip yolcu! Kurtların kuzulara olan şu dostluğundaki sır, çobanın, sürünün asıl sahibine olan dostluğuna bağlıdır. Yâni bu hâl, muhabbetteki bir sırdır.” …………………………………… Bahçıvan bir sabah bağında güzel bir gül açtığını gördü. Baktı, seyretti, hoşlandı, gönlü ısındı ve onu, sanki âşık olmuşçasına korudu. Gözünden kıskanıyor, esen yelden sakınıyordu. Bir sabah ne görsün! Bülbülün biri gülün dalına konmuş, yapraklarını bir bir koparıyor, zedeleyip yaralıyor. Önce bülbülü k

Bereketin Sırrı

Resim
  Bereketin Sırrı   Adamın biri İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh ile tartışır ve: “- Bereket diye bir şey yoktur, inanmıyorum!” der. İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh: “- Koyunları ve köpekleri görüyor musun?” der. Adam: “- Evet!”. İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh: “- Hangisi daha çok doğurur?” Adam: “- Köpekler yediye kadar, koyun ise en fazla üçüz doğurur!” der. İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh: “- Etrafına baktığında hangilerinin daha çok olduğunu görürsün? Adam: “- Koyunlar çoktur!” der. İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh: “- Peki, sürekli kesilen ve sayısı azalan koyun değil mi?” Adam: “- Evet der!”. İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh: “- İşte bereket budur!”. Adam: “- Niye böyle olur Koyun neden köpeklerden daha fazla olur? Diye sorunca; İbrahim Ethem Kuddise Sirrûh der ki: “- Çünkü koyunlar gecenin ilk saatlerinde yatar, şafaktan önce de kalkarlar. Böylece rahmet saatini idrak eder ve üzerlerine bereket yağar. Ama köpekler, gece boyunca havlarlar. Sonra şafa

Mutluluğun Sırrı Nedir?

Mutluluğun Sırrı Nedir? Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya koyulmuş. Ne yaptıysa da mutluluğu yakalayamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi önermişler. Bu bilge aklı, bilgisi ve malı ile ün salmış zengin birisiymiş. Kim yardımına gelse sorularına cevap verip derdine derman bulmadan geri göndermezmiş. Bu bilgeden yardım istemeye, mutluluğu nasıl yakalarım diye sormaya karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ancak kapısında derdine derman arayanlardan oluşan çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin gerçekten sorusuna doğru cevap vereceğine inanmış, beklemeye başlamış. Sonunda sıra ona da gelmiş ve bilgeye mutluluğu nasıl yakalarım diye sormuş. Bilge bu soruyu cevaplarsa sıradaki diğer insanların beklemekten sıkılacağını düşünmüş, adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış sonra demiş ki: – Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar g

Yakmayan Sır

Yakmayan Sır Hazret-i Mevlânâ Rahmetullahi Aleyh, Enes bin Mâlik Radıyallâhu Anh’ten rivâyet edilen şu kıssayı edebî lisanla şöyle anlatır: Bir kimse Hazret-i Enes Radıyallâhu Anh’a misafirliğe gitmişti. O misafir hikâye etmiştir ki: Enes Hazretleri yemekten sonra peşkirinin sararmış, solmuş, kirlenmiş olduğunu gördü. Hizmetçiye; “–Şu kirli ve bulaşık peşkiri, bir an için olsun tandıra atıver.” dedi. O da hemen peşkiri, ateşle dolu tandıra attı. Misafirlerin hepsi de bu işe şaştılar; peşkirden dumanlar çıkacağını, yanıp kül olacağını bekliyorlardı. Bir müddet sonra hizmetçi, peşkiri kirlerden temizlenmiş, beyazlaşmış olarak tandırdan çıkardı. Orada bulunanlar; “–Ey azîz sahâbî!” dediler. “Bu peşkiri nasıl oldu da ateş yakmadı, üstelik bir de onu temizledi?” Hazret-i Enes Radıyallâhu Anh dedi ki: “–Hazret-i Mustafâ Sallallahü Aleyhi Vesellem bu peşkire çok defa alnını, ağzını sildi de ondan.” Ey ateşten ve azaptan korkan gönül, öyle bir el,

Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır

Ölmeden Önce Keşfetmeniz Gereken 5 Sır Yazar: Özgür ŞAHİN Son okuduğum kitabın adını, yazımın başlığı olarak kullanmak istedim. Yazarı Dr. John Izzo. Pegasus Yayınevi’ nden çıkmış. Kitabı çok beğendim. Kitap 235 bilge kişi ile yapılan röportajların sonuçları üzerine yazılmış. Bu 235 kişi 59-105 yaş arasındaki kişilerden seçilmiş. 1000 kişiye sormuşlar, “Çevrenizdeki bilge diye tanımladığınız bir tanıdığınızın ismini söyler misiniz?”. Böylece 235 kişi ile röportaj yapılmış. Bu röportajların sonucunda ortaya hayatın 5 sırrı çıkmış ve bu kitap böylece yazılmış. 59-105 yaş aralığındaki bu kişilere sorulan sorulardan bazılarını yazar okuyucu ile paylaşmış. Şimdi kitaptan alıntı yaparak bu soruları sizlere sormak istiyorum? 1- Bir akşam partisinde olduğunuzu ve herkesin bir çember etrafında oturduğunu düşünün. Ev sahibi, hayatlarını birkaç dakika anlatması için herkesi davet eder. Eğer partideyseniz ve bu birkaç dakikada hayatınız hakkında insanların mümkün olduğunca çok şey bilm

Rüyada Bildirilen Beş Sır

Rüyada Bildirilen Beş Sır Önceki Peygamberlerden birisi, bir gün bir rüyâ görür. Rüyâsında kendisinden, sabahleyin kalkınca karşısına ilk çıkan şeyi yemesi, ikinci olarak karşılaştığı şeyi gizlemesi, üçüncü olarak karşılaştığı şeyi kabûl etmesi, dördüncü olarak, karşılaştığını yeise, ümitsizliğe düşürmemesi, beşinci olarak karşılaştığından da kaçması istenir. Sabah olur. O peygamber aleyhisselâm kalkınca, karşısında gözüne ilk çarpan büyük ve kapkara bir dağ olur. Bu manzara karşısında duraklar, hayrete düşer ve kendi kendine, "Rabbim bana onu yememi emretti. Rabbim bana, gücümün yetmeyeceği şeyi emretmez" diye düşünür. Onu yemeğe azmederek oraya doğru yürür. Fakat yanına yaklaşınca dağ birden küçülür, küçülür ve baldan daha tatlı bir lokma hâline gelir. Peygamber onu yiyerek yola koyulur. Biraz gidince karşısına altın bir tas çıkar. Hemen bir çukur açarak onu toprağa gömer ve tekrar yola koyulur. Fakat biraz gittikten sonra dönüp arkasına baktığında altın tasın t

Başarının Sırrı Nedir?

Başarının Sırrı Nedir? Tarik-i hakta çalışan ve mücahede edenler, yalnız kendi vazifelerini düşünmek lâzım gelirken, Cenâb-ı Hakka ait vazifeyi düşünüp, harekâtını ona bina ederek hataya düşerler. Edebü'd-Din ve'd-Dünya risalesinde vardır ki: Bir zaman şeytan, Hazret-i İsâ Aleyhisselâma itiraz edip demiş ki: "Madem ecel ve her şey kader-i İlâhî iledir; sen kendini bu yüksek yerden at, bak nasıl öleceksin." Hazret-i İsâ Aleyhisselâm demiş ki: اِنَّ لِلّٰهِ اَنْ يَخْتَبِرَ عَبْدَهُ وَلَيْسَ لِلْعَبْدِ اَنْ يَخْتَبِرَ رَبَّهُ Yani, "Cenâb-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: 'Sen böyle yapsan sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapabilir misin?' diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin : 'Ben böyle işlesem Sen böyle işler misin?' diye tecrübevâri bir surette Cenâb-ı Hakkın rububiyetine karşı imtihan tarzı, sû-i edebtir, ubudiyete münâfidir." Madem hakikat budur; insan kendi

Başarının Sırrı

Başarının Sırrı İş adamının işleri bozulmuştu. Ne yaptıysa olmuyordu. Bir zamanlar çok başarılı bir insan olmasına rağmen şimdi büyük olan sadece borçlarıydı. Bir taraftan kredi verenler onu sıkıştırırken, diğer taraftan da bir sürü insan ödeme bekliyordu. Çok bunalmıştı ve hiçbir çıkış yolu bulamıyordu. Nefes almak için parka gitti. Bir banka oturdu, başını ellerinin arasına aldı ve bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünmeye başladı. Tam bu sırada birden, önünde yaşlı bir adam durdu. 'Çok üzgün görünüyorsun. Seni rahatsız eden bir şey olduğu belli… Benimle Paylaşmak ister misin?' diye sordu yaşlı adam. İşadamının yakınmalarını dinledikten sonra da, 'Sana yardım edebilirim' dedi. Çek defterini çıkardı. İşadamının adını sordu ve ona bir çek yazdı. Çeki ona verirken de şöyle dedi: 'Bu para senin. Bir yıl sonra seninle burada buluştuğumuzda bana olan borcunu ödersin. Hadi al' dedi. Ve yaşlı adam geldiği gibi hızla gözden kayboldu. İşadamı elindeki

Osmanlı’yı Cihan Devleti Yapan 20 Sır

Resim
Osmanlı’yı Cihan Devleti Yapan 20 Sır Talikîzâde'ye göre Peygamber Efendimiz zamanından beri İran ve Turan'da 13 İslâm hanedanı hüküm sürmüştür. 16'ncısı Osmanlı padişahlarıdır. Talikîzâde bunlar hakkındaki ilahî ihsanların malûm olduğunu belirttikten sonra eserinde bazı hususiyet ve yeteneklerinden 20 güzel hasleti kaleme aldığını ifade etmekte. 01.    Madde ve mânâda efendi olmaları 02.    Mekke ve Medine'nin hizmetçileri olmaları 03.    Oğulun babasını geçmesi 04.     Karaların ve denizlerin sultanı olmaları 05.    Asker destekleyici olmaları 06.    İstanbul'a sahip olmaları 07.    Yedi iklime malik olmaları 08.    Şehirlerin imarı ve halkın serveti 09.    Merkez olmaları 10.    Şiir yazmaları 11.    Kahraman olmaları 12.    Yardım istememeleri 13.   Saltanat temizliği 14.    Salgın hastalıklardan muaf olmaları 15.    Hasep ve nesep şerefi 16.    Şeriata bağlılıkları 17.    Edepli olmaları 18.    Hazineyi çoğaltma

Sır Saklamak

Sır Saklamak Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı Padişahı gibi, devletin selameti için sefer hazırlıklarını gizli tutarmış. Bir keresinde, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: -Sen sır saklamasını bilir misin? diye sormuş. Vezir, Yavuz’dan cevap alacağı ümidiyle: -Evet Hünkârım, bilirim dediğinde, Sultan Yavuz cevabı yapıştırmış: -Ben de bilirim. 

Yarının Geleceği Belli Değil

Yarının Geleceği Belli Değil Eski Sisam krallarından Ancee adında bir zalim, yeni yaptırdığı bir bağa üzüm kütükleri diktiriyormuş. İşlerin bir an önce bitmesini sağlamak için de kölelerini hiç dinlenmeden çalıştırıyormuş. O zavallı kölelerden biri, bir gün pek bitkin düştüğü için dayanamaz ve zalim krala: - Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şarabı hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki! Deyivermiş. Kral biraz kızmışsa da sesini çıkarmamış. Nihayet gün gelip üzümler yetiştikten sonra, kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasını emretmiş. Bir müddet sonra da o bağın üzümlerinden yapılmış şaraptan bir bardak getirilmesini emretmiş. Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış. Şarap bardağını eline alarak: - Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi tekrar iddia edebilir misin? Diye sormuş. Köle söyle cevap vermiş: - Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak ara