Kayıtlar

Eylül 16, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Babamın Katledilişini Gördüm!

Babamın Katledilişini Gördüm! Sultan Abdülaziz’in kızı Nâzime Sultan anlatıyor: "Babamın katledilişini gördüm!" Burada ilk defa yayınlayacağımız vesikayı ve Sultan Abdülaziz Han’ın kızı Nâzime Sultan’ın babasının katli sırasında gördüklerini nakletmeden önce padişahın vefatı hâdisesini kısa da olsa hatırlatmakta fayda vardır. Sultan Abdülaziz Han erkân-ı erbaa (dört kişi) diye adlandırılan Mithat Paşa, Hüseyin Avni, Mütercim Mehmed Rüştü Paşa ile Şeyhülislâm Hasan Hayrullah Efendi’nin ve önceden elde ettikleri altmış kadar yandaşlarının tertip ettiği bir darbe neticesi 30 Mayıs 1876 günü tahttan indirilmiş ve dört gün sonra da şehid edilmiştir. Padişahın Hal’i Sultan Abdülaziz Han, yukarıda isimleri verilen dört kişinin şahsî kin ve garezleri ve bazı yabancı devletlerin parmağı ve yardımları sayesinde yapılan bir darbe neticesinde tahtından indirildi. Hâdise özetle şöyle olmuştu: Hüseyin Avni, Mithat, Rüştü ve Süleyman Paşalar tarafından bu darbenin 30 Mayıs ...

Başkasının Ayıbı, Bizim Ayıbımız Olmasın

Başkasının Ayıbı, Bizim Ayıbımız Olmasın Cenâb-ı Hak buyuruyor: “İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nûr, 19) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını örterse, kıyamet gününde Allah da onun ayıbını örter.” (Müslim, Birr 72. Buhârî, Mezâlim, 3) Dinimiz, insanların ayıplarını araştırmayı ve kişilerin gizli hallerini ortaya çıkarmak için gayret etmeyi yasaklamıştır. Buna karşılık, bir kimsenin ayıplarını, kusurlarını örtmek ahlâkî bir fazîlet, üstün bir insânî meziyet kabul edilmiştir. Örtülmesi istenilen ve Allah’ın da kıyamet gününde örteceği ayıp, kusur ve hatalar, kul hakkına taalluk etmeyen, zulüm ve haksızlık olmayan, söylenilmesi halinde kimseye fayda temin etmeyecek türden olanlardır. Bu sayılanlar ve benzerleri dışında kalan günahları ve özellikle haramları gizlemek câiz değildir. Allah Teâlâ, dünyada günahlarını örttüğ...

Kartal ve Kaplumbağanın Sohbeti

Kartal ve Kaplumbağanın Sohbeti Kaplumbağa ve kartal bir gün bir vesile oturup sohbet etme imkânı bulmuşlar. Havadan sudan konuştuktan sonra kartal kaplumbağaya dönüp “Sizin çok uzun yıllar yaşadığınız, dünyanın bin Bir türlü halini gördüğünüz söyleniyor, doğru mudur?” diye sormuş. Kaplumbağa “Evet uzun yaşıyoruz, 100-150 yıl yaşadığımız oluyor” demiş. Kartal üzülmüş, şöyle bir iç geçirmiş. Kaplumbağa “Hayırdır neden üzüldün?” diye sorunca “Valla biz 40-50, en iyi ihtimalle 70 yıl yaşıyoruz. Bizim çocuklarımız bile öldüğünde siz hala yaşamaya devam ediyorsunuz, imrendim valla” diye cevap vermiş. Kaplumbağa gülmüş, uzaklara bakmış “Sürüne sürüne 100 yıl yaşayacağıma, senin gibi dağların zirvesinde özgürce uçup 5 yıl yaşamayı tercih ederdim” demiş. İlkokul kitaplarından fırlamış gibi duran bu hikâyeyi, ABD ve NATO gibi diğer bilimum gavurlarla gerçekten müttefik olduğumuzu düşünen herkesin okuyup anlaması dileğiyle.

Duanın Gücüne İnanan Ateist Ve İnanmayan Cami Cemaati

Duanın Gücüne İnanan Ateist Ve İnanmayan Cami Cemaati Küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir gece kulübü inşa etmeye başlamış. İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu gece kulübü için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu gece kulübü yerle bir olmuş. Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler. Gece kulübü sahibi adam cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış. Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabi...

Nasıl İzin Alırım

Nasıl İzin Alırım İki arkadaş, hararetle tartışıyormuş. Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş… Sonuç alamayınca hikâye bu ya Papa’ya sormaya karar vermişler. Papa’nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış. İzin alamayanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim? - Oğlum, İncil okunurken Tanrı’yla ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez. İzin alanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor, okuyabilir miyim? - Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin. Kıssadan hisse: 1) Esas olan; aldığın cevap değil, sorduğun sorudur 2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.