Kayıtlar

İçimiz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İçimizdeki Cami Düşmanları

İçimizdeki Cami Düşmanları Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Şüphesiz mescidler Allah’ındır. Öyleyse Allah’la beraber başkasına tapmayın. Gerçekten Allah’ın kulu O’na ibadet için kalktığında onun üzerine üşüşerek neredeyse keçe gibi olacaklardı.” (Cin, 72/18-19) Mescidler yani camiler Allah’ü Teâlâ’ya kulluk görevinin yerine getirilmesi için kullanılan yerlerdir. Buralarda insanların huzur içinde kulluk görevlerini yerine getirmeleri kimseyi rahatsız etmemeli. Ancak bazıları bundan rahatsız olurlar. Allah’ın kulu sırf ibadet görevini yerine getirmek için kalktığında içlerindeki kin ve düşmanlık duyguları harekete geçer. Onun üzerine yüklenmek, onu boğmak isterler. Ayette geçen “keçe gibi olacaklardı” ifadesiyle Müslümanın ibadetinden rahatsız olanların üstüste yığılarak, ibadet için kalkan kulun üzerine çökme ve onu linç etme arzularını dile getirmektedir. Bir âyeti kerimede de şöyle buyurulmaktadır: “Eğer Allah’ın insanların bazılarını bazılarıyla savması ol...

İçimizdeki Düşman...

İçimizdeki Düşman...   “İyi olamıyorum. Çünkü dünya çok kötü...” Her insan özünde bir yerlerde iyidir ve her insan iyi olması ile orantılı bir şekilde kusurludur... Aslında böyle bir tanım, henüz çözümlenememiş bir dengenin en kestirme tarifidir. Nikola Tesla’ya göre, insanlarda bulunan kusurla erdem, madde ve enerjiye benziyor. Birbirinden tamamen ayrışmaları halinde, insan olmanın anlamının yiteceğini savunuyor. Ön görülü bulduğum bu yaklaşımı gelin hep beraber irdeleyelim; Dünya geneline baktığımızda, tüm kusurlarına ve olumsuzluklarına rağmen, beğensek de, beğenmesek de, bir uyum söz konusudur. Her bireyin hayat yoluna koyulduğunda, kendince hedefleri ve hayalleri vardır. Mesela diyelim ki, dünyayı değiştirmeyi istedik. Ne derler? Evdeki hesap çarşıya uymaz bazen... Biz doğruyduk. Diyelim ki, tüm dünya yapa yanlıştı. Böylece, akıntıya ters yüzen bir yalnızlık içerisinde öylece kala kaldık. Ümitlerimiz, kendini karamsarlığa bıraktı. Tıpkı gün batımı gibi, kaçınılmaz...