Kayıtlar

Hasta etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

ABD'den Türkiye analizi: ‘Hasta Adam' Küresel Güce Dönüştü’

Resim
  ABD'den Türkiye analizi: ‘Hasta Adam' Küresel Güce Dönüştü’   ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'de yer alan analizde, Türkiye'nin Osmanlı'nın 'Hasta adam'ından küllerinden yükselen bir küresel orta güce dönüştüğü belirtildi. BD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'de Türkiye ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme alındı. "Batı Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu'nun küllerinden yükselen bir 'Orta güce' dönüşmesinden ders çıkarmalı" başlıklı yazıda, Türkiye'nin küçük bir devletten yükselen 'Orta güce' sahip çok önemli bölgesel ve küresel bir güç olduğu vurgulandı. Yazıda, Batı'nın Türkiye'nin son yıllardaki yükselişinden ders çıkarması gerektiğine vurgu yapıldı. Dünyanın Acil Sorunlarında Ön Saflarda Yer Alıyor Atlantic Council'de yer alan yazıda a Rus Çarı I. Nicholas, Osmanlı İmparatorluğu’nu “Avrupa’nın hasta adamı” olarak nitelendirdiği ancak Osmanlı'nın küllerinden doğan

Bir Hastanın Üç Hali Vardır...

                                                        Bir Hastanın Üç Hali Vardır... 1- Bir melek gelerek ağzının tadını alır. 2- Bir melek de kuvvetini alır. 3- Bir melek de gelip günahlarını alır. Hasta iyi olunca, ağzının tadını alan melek, yavaş yavaş geriye verir. Kuvvetini alan melek de, geriye verir. Günahlarını alan meleğe gelince, bu melek Allahu Teâlâ’ya sorar. “- Bu günahı ne yapayım?” Allahu Teâlâ, Hadis-i Kudsî de buyurur ki: “- Benim rahmetim gazabımı geçmiştir. hasta kulumun günahını affettim!” Der... ‏اللَّهُمَّ رَبَّ النَّاسِ أذْهِبِ البأسَ، اشْفِ أنْتَ الشَّافِي، لا شِفاءَ إِلاَّ شِفاؤُكَ شِفاءً لا يُغادِرُ سَقَماً   “Allah’ım sen bütün insanların Rabbisin, bu hastanın ızdırabını gider, şifa ver. Şifayı veren sensin. Senden başka şifa yaratacak olan yoktur. Şifa ancak senin şifandır. Bu kulunda hastalıktan eser bırakmayacak şekilde şifalara nail olsun.” (Buhari”- Hadis no: 5675)

Ağır Hasta ve Ölüm Duaları

  Ağır Hastalara Okunur. اَللَّهُمَّ أَعِنِّي عَلٰى سَكَرَاتِ الْمَوْتِ. Okunuşu: Allahümme e’innî alâ sekereti’l-mevt! Anlamı: Allah’ım ölümün şiddeti ve ıstırabı karşısında bana yardımcı ol! Kaynak: (İbn Mace, Cenaiz, 64; Tirmizi, Cenaiz 8)   Peygamberimiz'in Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Son Duası (Ölüme Hazırlık İçin) لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ، إنَّ لِلْمَوْتِ سَكَرَاتٍ اَللَّهُمّ اغْفِرْ لِي وَاَرْحَمْنِي وأَلْحِقْنِي بِالرَّفِيقِ الْأَعْلَى Okunuşu: La ilâhe illAllah’ü Teâlâ, inne li'l-mevti sekerâtün. Allahümmeğfirlî verhamnî ve elhıknî bi'rrefîki'l a'lâ. Anlamı: Allah'ü Teâlâ’dan başka ilâh yoktur. Şüphesiz ölümün büyük zorlukları vardır. Allah’ım beni bağışla, bana merhamet et ve beni ik-i A'lâ'yâ ulaştır. Kaynak: (Buhari, Megazi 83, 84, Tefsir, Nisa 13, Marda 19, Da'avat 29, Rikak 41; Müslim, Fezail 87, (2444; Muvatta, Cenaiz 46, (1, 238, 239; Tirmizi, Da'avat 77)   Ölüme Hazrılanmak İçin Akşam ve Sabah  

Hastaya Şifa Namazı

  Her kim iki rekât namaz kılıp her rekâtındaFatiha’dan sonra üç kere İhlâs Sûresi   okur da namazı bitirince kıldığı yerde oturup kimseye hiçbir şey konuşmadan bin kere okur. يَا بَدِيعَ الْعَجَاءِبِ، بِالْجَيْرِ إِرْحَمْنِي إِلَى يَوْمِ الدِّينِ Okunuşu: Ya Bedial acaibi, bil ĥayr irhamni ilâ yevmiddin.   Anlamı: Ey acayip işleri eşsiz olan Allah’m! Ceza gününe kadar bana hayırla rahmet et!” Tesbih bittiğinde hasta kendisi veya namaz hangi hasta için okunacak ise onun şifası için dua edilir.   Kaynak: Muhammed ibni Hatirüddin, el-Cevâhiru’l Hams,sh:53-54

Ey Hasta Gönül, Derdüne Derman Taleb Eyle

Ey Hasta Gönül, Derdüne Derman Taleb Eyle   Ey hasta gönül, derdüne derman taleb eyle Ger can diler isen yüri canan taleb eyle!   Çün Hızr, hayat- i ebedi ister isen gel, Can tende iken, Çeşme- i Hayvan taleb eyle!   Ey bülbül- i kudsi, ne giriftar- i kafessen? Sındur kafesi, taze gül- istan taleb eyle!   Div ile musahib olanın dini hatadur Zinhar gel ey âdemi insan taleb eyle!   Tahkik haberdür bu ki: "el- Cinsli maa- 'l- cins" İnsana eriş, suhbet- i irfan taleb eyle!   Ger talib isen bulmağa, matlubı dilersen, Fermana boyun sun, ulu sultan taleb eyle!   Erkansuz olanlarla refik olma Nesimi, Yol ehlini gözle, edeb, erkân taleb eyle!   Seyyid Nesimi

Ey Âdemoğlu! Ben Hastalandım Beni Ziyaret Etmedin!

  Ey Âdemoğlu! Ben Hastalandım Beni Ziyaret Etmedin!   Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur:   “- Ey âdemoğlu! Hastalandım, beni ziyaret etmedin”.   Âdemoğlu: “- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?” Der. Allah Teâlâ:   “- Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?”   “- Ey Âdemoğlu! Beni doyurmanı istedim, doyurmadın” buyurur. Âdemoğlu: “- Sen âlemlerin Rabbi iken ben seni nasıl doyurabilirdim?” Der. Allah Teâlâ: “- Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini benim katımda mutlaka bulacağını bilmez misin?” “- Ey Âdemoğlu! Senden su istedim, vermedin” buyurur. Âdemoğlu: “- Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben sana nasıl su verebilirdim? Der. Allah Teâlâ: “- Falan kulum senden su istedi, vermedin. Eğer ona i

Ecel

Ecel   Hazret-i Azrail gelip yanıma, Habersiz karşıma duracak bir gün! Nazlı beslediğim tatlı canıma, Ummadığım anda kıyacak bir gün!   Bir Yâsîn okuyun, gelmesin şeytan! O mel’undur benim belimi büken, Hak yolu dururken bâtıla çeken, Ana sûretine girecek bir gün!   Ruh çıkınca kalır bir kuru beden, Olmaz beni bir gün misâfir eden, Şu fâni dünyadan eli boş giden Ahrette cezâsını çekecek bir gün!   Çenemi bağlarlar, evlâdım, yârim, Kimseler işitmez, ah ile zârım, Bütün amelimden yok ise kârım, Topuzu başıma vuracak bir gün!   Hanım figân eder, çocuklar ağlar, Kimi peştamalı belime bağlar, Sıcak su koymayın, tenimi dağlar, Dostlarım kefene saracak bir gün!   Götürürken birkaç suâl sorulur, Günâh sevap, büyük defter dürülür, Sonra başucumda telkin verilir, Münker-Nekir suâl soracak bir gün!   Kimisi iyi der, kimisi kötü, Kimi der ki; ağır geldi tabutu, Göğsümün üstünde zambağın otu, Açılıp çiçeği solacak bir gün!  

Hastanın Kendine Duası

Hastanın Kendine Duası 1 Hasta, elini vücudunun hasta olan yerine koyarak kendine şöyle dua eder: بِسْمِ اللهِ بِسْمِ اللهِ بِسْمِ اللهِ اَعُوذُ بِعِزَّةِ اللهِ وَقُدْرَتِهِ مِنْ شَرِّ مَا أَجِدُ وَأُخَاذِرُ مِنْ وَجَعِي هَذَا Okunuşu: "Bismillah, Bismillah, Bismillah, eûzü bi izzeti'llâhi ve kudratihî min şerri mâ ecidü ve uhâziru min vecaî hâzâ." Anlamı: "Allah'ın ismiyle, Allah'ın ismiyle, Allah'ın ismiyle, Vücudumda duyduğum ağrının şerrinden ve sakındığım, korktuğum şu acıdan ve ağrıdan Allah'ın izzet ve kudretine sığınırım." Dua bitince ellerini kaldırır ve sonra tekrar ağrıyan ve kendine acı veren yerine koyarak aynı duayı bir kere daha okur. Bu şekilde duayı yediye tamamlar." Kaynak: (Müslim, el-Câmiu’s-Sahih, VIII   İbn Mâce, Tıb, 36;   İbn Hıbbân, Edıye, No. 1012-1013)

40 Hadis-i Şerif 32

40 Hadis-i Şerif 32 01-   Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Allah meleklere karşı ibadet eden genci över ve şöyle der: “Bakın şu kuluma, nasıl da benim için kendi istek ve arzularını bırakmıştır. (Kenzu’l-Ummal, 43057) 02-   Muhakkak ki, Allah, gençliğin taşkınlığına kapılmadan kendini ibadete verip isyan etmeyen gençten hoşnutluk duyar.'' İbn Hanbel, Taberanî, Ebu Yala’nın rivayet ettiği bu hadisi hasen olarak görenlerin yanında zayıf bulan âlimler de vardır. (bk. Aclûnî, 1/246). 03-     “Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10, 11) 04-   Peygamber Efendimiz, “Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gi bidir.” (İbn Mace, Zühd 30) 05-   “Kulun işlediği günahtan pişmanlık duyması, Allah’a tam rucu’ edip, tıpkı sütün memeye dönmediği gibi, kişinin tekrar günaha dönmemesidir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/446) 06-   “Ey Allah! Sen benim kulumsun, be

Ölecek Hastaya Telkin Edilecek Dua

Ölecek Hastaya Telkin Edilecek Dua رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالاِسْلَامِ دِيناً، وَبِمُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَبِيَّا. Okunuşu: “Radîtü billâhi Rabbâ ve bil İslâmi dinâ ve bi Muhammedin sallâllâhü aleyhi ve selleme nebiyyen” Anlamı: “ Rab olarak Allah’tan, dîn olarak İslam’dan, Peygamber olarak Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem)’den râzı oldum.” Kaynak: (Ahmed, Nesâi, Ebu Dâvud, Tirmizi, Müslim, İbnu Mâce, Dua)

İbretlik Ders

İbretlik Ders Belediye başkanı‚ geniş rahat makam koltuğunda huzursuzca kımıldandı. Sesine daha bir otorite katarak kapıdaki ihtiyara seslendi; “- Ne istiyorsan‚ söyle amca!” “- Şey‚ efendim. Benim bacaklarından özürlü bir torunum var.” “- Anlaşıldı anlaşıldı. Belediye aracılığıyla dağıtılacak tekerlekli sandalyeleri duydun‚ ondan istiyorsun. Kusura bakma‚ sayısı az. Başvurular alınacak‚ sonra kura çekilecek. Şansına artık.” “- Yok, efendim‚ onun için gelmedim. Torunumun tekerlekli sandalyesi var.” “- Eee… Derdin nedir öyleyse?” “- Tekerlekli sandalyesi var da‚ rahatça dolaştıramıyoruz. Başka şehirlerde belediyeler yardımcı oluyormuş. Onlara uygun otobüsleri veya dolmuşları oluyormuş. Ama bize şimdilik kaldırımları düzenleseniz yeter. Kaldırımların başlangıcıyla sonuna bu arabalarla kolayca geçilecek yerler yapsanız diye talepte bulunacaktım.” “- Oooo amca‚ her gelenin bir talebi var. Belediye boş mu duruyor sanıyorsun. Çoğu yerin kaldırımı bile yok‚ önce onlarla uğr

Esas Ben Hasta İmişim

Esas Ben Hasta İmişim Bir zaman Cüneyd-i Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh’in gözlerinde ağrı meydana geldi. Tabib çağırdılar, gelen tabib, hıristiyan idi. Muâyene edip; “Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz.” dedi. Cüneyd-i Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh; “Su değdirmesem nasıl abdest alırım?” deyince, tabib; “Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz.” dedi. Cüneyd-i Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir mikdâr uyudu. Uyandığında gözlerinde hiç ağrı kalmamıştı. O anda duyduğu ses; “Yâ Cüneyd! Sen bizim için gözlerini fedâ ettiğin için, biz de senden o ağrıyı aldık.” diyordu. Bir zaman sonra Hristiyan tabip tekrar geldi. Baktı ki gözleri tamamen iyi olmuş. Hayret edip; ”Nasıl yaptın da iyi oldu?” dedi. Cüneyd-i Bağdâdî Rahmetullahi Aleyh olanları anlatınca, Cüneyd-i Bağdâdî’nin elini öpüp îmân etti ve; “Esas ağrıyan göz sizinki değil benim gözlerim imiş. Hakikatleri göremeyen ben imişim” dedi.

Öğrendiği Ayetin Dehşet ve Heybetinden Hasta Olup Öldü

Öğrendiği Ayetin Dehşet ve Heybetinden Hasta Olup Öldü Ebû Bekir Verrâk Hazretleri’nin küçük bir oğlu vardı. Kur’ân-ı Kerîm öğrenmek için bir hocadan ders okumaktaydı. Bir gün mektepten benzi sararmış bir vaziyette, titreyerek ve erkenden döndü. Ebû Bekir Verrâk Hazretleri, bu duruma şaşırarak sordu: “–Hayırdır evlâdım, bu hâlin ne, niçin mektepten erken döndün?” Oğlu, o küçücük yüreğine yerleşmiş bulunan Allâh korkusu netîcesinde sonbahar yaprağına dönen bir çehre ile: “–Ey babacığım! Bugün hocamız bana Kur’ân’dan bir âyet öğretti, onun mânâsını idrâk edince korkumdan bu hâle geldim!” dedi. Bu defa babası: “–Evlâdım, o hangi âyet-i kerîmedir?” dedi. Küçük çocuk okumaya başladı: “Eğer inkâr ederseniz, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyacaksınız?” (el-Müzzemmil, 17) Daha sonra küçük yavru, bu âyetin dehşet ve heybetinden hasta olup ölüm döşeğine düştü, çok geçmeden de rûhunu teslîm etti. Babası bu hâdise karşısında ç