Kayıtlar

Hasan-ı Basri etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Uçanlar ve Yüzenler

Uçanlar ve Yüzenler   Hasan-ı Basri Kuddise Sirrûh, bir defasında cübbesini suyun üzerine sererek, batmadan oturdu... Onu bu şekilde gören Râbia el Adeviyye de Kuddise Sirrûha seccadesini havaya serip üzerine oturdu... Ardından Hasan-ı Basri'ye Kuddise Sirrûh hazretlerine şunları söyledi: "- Hasan, senin yaptığını balıklar, benim yaptığımı da kuşlar yapar...” “- Bunlar iş değil... Asıl iş yüce Allah'ın rızasını elde etmektir." Bâyazid-i Bistâmi Kuddise Sirrûh, en büyük kerametin “istikamet” olduğunu söyler ve şöyle derdi: "- Birinin havada uçtuğunu görseniz bile, hemen o kimsenin faziletli ve keramet sahibi biri olduğuna hükmetmeyin, hata edebilirsiniz...” "- O kimsenin hakikaten fazilet ve keramet sahibi olduğunu anlamak için, İslâm'ın emirlerine uymaktaki hassasiyetine, Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'in sünnet-i seniyyesine uymasına, hakiki İslâm âlimlerine olan muhabbet ve bağlılığına bakın...” "- Bunlar t...

Ağlayan Göz

  Ağlayan Göz   Kızını çok seven ve üzerine titreyen bir adam vardı. O, Hasan-ı Basri Hazretleri’ne geldi ve kızı hakkında şikâyette bulundu. Kızı bütünüyle içe kapanmıştı. Evde sürekli Kur'an okur ve ağlardı ve sonra Kur'andan kalkınca namaz kılardı ve yine ağlardı. Ve namazdan kalkınca yaşlı gözleriyle hemen zikre başlardı. Zikir bitince yine ağlar ve sonra oturur gözlerini yumar ve Rabbi hakkında tefekkür ederdi. Tefekkürde daha fazla ağlardı. Ve tefekkür bitince gözlerini silmeden bir sonraki namaz vakti girmiş olurdu ve o derhal namaza dururdu. Namazda da hep ağlardı. Ve sonra yine Kur'an okurdu. Ve o boş vakitlerin hepsinde Kur'an okurdu. O kendisine hiç merhamet etmemişti. Ve o gözlerine hiç acımamıştı. Adam kızının durumunu Hasan-ı Basri Hazretleri’ne bildirdi ve “Yalvarırım bir şey yapın!” dedi. “Nerdeyse kör olmak üzere olan kızıma söz geçiremiyorum! Evimizi onurlandırıp kızımı ikna ediniz lütfen! Kızım size gönül dolusu bağlılık duyar ve eminim ki siz...

Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh Gıybetçiyi Nasıl Susturdu?

Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh Gıybetçiyi Nasıl Susturdu? Hasen-i Basrî Rahmetullahi Aleyh’e bir kimse, “Filanca senin hakkında kötü söylüyor!”  deyince, “Sen onu nerede gördün?”  buyurdu. O da, “Evinde gördüm!”  deyince, “Orada ne yapıyordun?”  diye sordu. O kimse, “Orada misafirdim!”  diye cevap verdi. “Misâfirlikte ne yediniz?”  O kimse yediklerini söyledi. Bunun üzerine Hasen-i Basrî Rahmetullahi Aleyh, “Ey nâmerd! Bu kadar yemeği karnında sakladın da, bir sözü saklayamadın. Doğru söylüyorsan, benim onunla dört işim vardır. 1. Dilimle ondan şikâyet etmem. 2. Kalbimden ona kin tutmam. 3. Dünyâ ile ona mükâfat vermem. 4. Kıyâmette ona hasım olmam, hak talep etmem. Belki onsuz Cennete girmem. Kalk ey fâsık! Getirdiğini geri götür. Çünkü getiren, götürücü olur, yani söz getiren, söz götürücü olur!”  buyurdu. (Alıntı)

Hasan-ı Basri Kuddise Sirruh’tan Hikmetler 5

Hasan-ı Basri Kuddise Sirruh’tan Hikmetler 5  “Şu iki sözü satmak istiyorum!” Tabiinin ve bu devirdeki evliyânın en büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretleri, bir gün arkadaşlarıyla birlikte yolda giderken vezirlerden birinin oğlu ile karşılaşır. Delikanlı, yağız atının üzerine kurulmuş, beraberinde de hizmetçileri, bütün ihtişamıyla yoluna devam etmektedir. Hasan-ı Basrî hazretleri yolun ortasında durarak gence şöyle seslenir: “Şu iki sözü satmak istiyorum!” “Ey vezir oğlu! Sizler her şeyi mal ve para ile değerlendirirsiniz. Size şu iki sözü satmak istiyorum, alır mısın? Bu sözler sizi aydınlık Allah yoluna sokacaktır.” Vezirin genç oğlu, “Peki kaça satacaksınız?” deyince Hasan-ı Basrî, “Birincisini bir, ikincisini de iki gümüş para karşılığında” der. Genç de “Tamam” deyince ilk sözünü söyler: “Ey vezir oğlu! Senin evin var mı?” diye sorar. “Var” cevabını alınca da, “Kendin mi yaptırdın, yoksa miras mı kaldı?” diye sorar. Delikanlı, “Kendim yaptırdım” di...

Babasının Kabri Başında Ağlayan Küçük Kız

Babasının Kabri Başında Ağlayan Küçük Kız Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyh hazretleri bir kabristandan geçerken bakar ki, küçük bir kızcağız bir kabrin başında oturmuş, ağlayarak şöyle diyor: “Babacığım! Her gece senin yatağını ben açardım, bu gece kim açtı?” “Her akşam senin yemeğini ben hazırlardım, bu gece sofranı kim hazırladı?” Bunları hem tekrar ediyor, hem de ağlıyordu… Hasan-ı Basrî Rahmetullahi Aleyh o kızcağıza şöyle seslendi: “Yavrum! Bu soruları sormanın artık zamanı geçti. Babanın yatağı topraktır. Yemesi, içmesi de bitmiştir. “Babana soru soracaksan, şunları sor;” “İmanla kabre girebildin mi baba!” Hadîs-i şerifte buyuruluyor ki: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” “Senin kabrin bunlardan hangisidir baba?” “Münker ve Nekir meleklerinin sorularına doğru cevap verebildin mi?” Melekler, kötü insanların yüzünü kıbleden çevirirlermiş. “Senin yüzün bıraktığımız gibi hâlâ kıbleye doğru mudur?” “Bunla...