Kayıtlar

mağrur etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

“Senden büyük Allah var!”

“Senden büyük Allah var!” Padişahım çok yaşa!!! Osmanlı devlet geleneğinde hemen her padişaha uygulanan ve devlet törenlerinde dönemin padişahına dua niyetinde söylenen “Padişahım Çok Yaşa” sözü, asli manası incelenmediğinden, belki de yeterince önemsenmediğinden dolayı genç nesillere yanlış aktarılmış, akıllara yanlış kazınmıştır. Osmanlı devlet törenlerinde uygulanan ve teşrifat geleneklerinden biri sayılan padişah ve vezirler için söylenen güzel söz ve “Padişahım Çok Yaşa” nidaları, şimdilerde ise yerini el çırpmaya yani alkışa bırakmıştır. Uygulandığı dönemlerde ise hükümdara bir dalkavukluk, yalakalık değil halk tarafından: “Sen yaşa, sen yaşa ki devlet yaşasın, ülke yaşasın, millet yaşasın!” anlamına gelmekteydi. Devletin sağ olması milletin sağ olması, refah içinde yaşamak demekti. Bu sebeple padişahın bizzat iştirak ettiği törenlerde hep bir ağızdan söylenir, dualar ile devletin, milletin sağ olması niyaz edilirdi. Şimdilerde Sultan Abdülhamid Han’ın bazı m

Mağrur Olma!

Mağrur Olma! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Hiç şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları asla sevmez.” (Nahl, 23) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Hiçbir kimse yoktur ki onun başında biri yedinci kat göğe giden, diğeri yerin yedinci katına doğru giden iki zincir bulunmasın. Kişi tevazu gösterdiğinde, Allah onu yedinci kat semadaki zincirle yüceltir. Kibirlendiğinde ise yedinci kat yerdeki zincirle alçaltır.” (Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, VII, 158) Küçük bir fâre kocaman bir devenin yularını kapmış, eline almış, kurula kurula gidiyordu. Deve, kendi huyu, uysal tabiatı yüzünden, onunla yol alıp giderken fâre, kendi küçüklüğünü göremeden: “–Meğer ben ne müthiş bir pehlivanmışım, develeri sürükleyebilecek bir yiğitmişim!” diye böbürleniyordu. Gide gide bir nehrin kenarına geldiler. Nehri gören fare, kibrinin şaşkınlığı içinde donup kaldı. Onun kibrinin farkında olan deve ise, mânidâr bir şekilde:

Boşa Mağrurlanma

Boşa Mağrurlanma Abdülvahap Kocaman Boşa mağrurlanma sen insanoğlu, Cismin iki damla yaştan ibaret. Aldanma dünyaya, şaşırma yolu, Bu dünyanın sonu boştan ibaret. En sonu figandır, ne kadar gülsen Menzile varırsın haddini bilsen Zaloğlu Rüstem’in denginde olsan, Uçup giden bir gün, kuştan ibaret. İster çuha giysen, istersen şalı İster kaymak yesen, istersen balı Hepsi senin olsa, dünyanın malı, Gelip geçer elbet, düşten ibaret. İster ömür sürsen yıllarca sene, Akıbet aslına dönersin yine. Zevki, ıstırabı değmez bir güne, Dört yanına bir bakıştan ibaret. Abdulvahap, ister ulu han olsan, İster yaşlı, ister bir civan olsan. Dünyaya hükmeden Süleyman olsan, Akıbetin iki taştan ibaret.

Ne Uyursun Uyansana

Ne Uyursun Uyansana Dünya fani ahret baki, Hak’ka kul ol, olma şaki, Her şey sınav, bil inan ki… Ne uyursun, uyansana... Nice mağrur geldi geçti, Pekçok kişi kondu göçtü, Ehli dünya yardan uçtu, Ne uyursun uyansana... Hani dünya benim diyen, Şımararak haram yiyen, Fakirleri küçük gören, Ne uyursun uyansana... Kuran, nebi uyardılar, Doğru yola çağırdılar, Hak dostları yalvardılar, Ne uyursun uyansana... Hayat rüya görüyorsun, Mumlar gibi eriyor sun , Kabirine gidiyor sun , Ne uyursun uyansana... Saç ağardı, diş döküldü, Güç tükendi, bel büküldü, Akşam oldu, gün çekildi, Ne uyursun uyansana... Ömür bitti, ha bitecek, Sevdiklerin terk edecek, Söyle, senle ne gidecek? Ne uyursun uyansana... Bir gün gelip alacaklar, Teneşirde yuyacaklar, Bir mezara gömecekler, Ne uyursun uyansana... Yaşar AKKAŞ “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suç