Kayıtlar

bilir etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kendini Bilen Rabbini Bilir (Men Arefe Nefsehü)

Nefsini terk etmeden Rabbi’ni arzularsın, Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın.   (men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh), Kendini sen bilmeden, sübhânı arzularsın!   Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan, Ma’şûka kavuşacak, zamanı arzularsın.   Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak? Gönlün Hakk’a vermeden, ihsanı arzularsın!   Dağlar gibi kuşatmış, tembellik, kardeş seni, Günahını bilmeden, gufranı arzularsın!   Konuk için evin yok, hiç hazırlığın da yok, Issız dağın başında, mihmanı arzularsın!   Bostanı, bağı gezdim; meyvesin bulamadım, Sen söğüt ağacından, rumbanı arzularsın!   Gece sayıklar gibi, anlaşılmaz söz ile Sen de mi ey Niyazi, irfanı arzularsın?   Camı temizlemeden, aynayı arzularsın, Zünnârını kesmeden, îmânı arzularsın!   Küçük çocuklar gibi, binersin ağaç ata, Tecriben yok, topun yok, meydânı arzularsın!   Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün, Meleklerden ileri, seyranı arzularsın!   Topuğuna ç

Sen Terk Edilmişlik Nedir Bilir misin?

Sen Terk Edilmişlik Nedir Bilir misin?   Babası öldükten sonra: “- Biz karı koca çalışıyoruz seninle ilgilenemeyiz…” bahanesiyle seksen yaşındaki hasta annesini huzurevine yatıran oğlu çok seyrek de olsa onu ziyarete gidiyordu. Yaşlı kadın oğlunu dünyaya getirdiğinde kırk yaşındaydı. Bundan önceki çocukları yaşamamış bu oğlunu da kurbanlar keserek büyütmüştü. Tek evlâtlarıydı, bir şey olacak diye içleri titremişti. Oğlu o gün huzurevinden bir telefon aldı. Telefondaki ses: “- Annen çok hasta her an ölebilir seni görmek istiyor!” diyordu. Oğlu arabasına binip oraya gittiğinde annesi zor nefes alıyordu. Oğlu annesinin ölmek üzere olduğunu anlamıştı. Annesinin ellerini tutup: “- Anne senin için ne yapabilirim? Senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu. Annesi feri sönmüş gözleriyle uzun uzun oğlunun gözlerinin içine bakıp; zor duyulur bir sesle: Artık çok geç! Ama isteseydin çok şey yapabilirdin... Ama yapmadın!” dedi ve devam etti. “- Çoğu akşam yemek yeti

Allah’ü Teâlâ Her Şeyi Bildiği Hâlde, Amellerimizi Melekler Neden Yazıyor?

  Allah’ü Teâlâ Her Şeyi Bildiği Hâlde, Amellerimizi Melekler Neden Yazıyor?   Cevap: Değerli kardeşimiz,   Allah’ü Teâlâ, hiç kimseye muhtaç değildir. Kendisi tek ve yekta olup, Samed'dir. Yani her şey ona muhtaç, fakat o hiç kimseye muhtaç değildir. Bununla beraber, o Hâkim’dir. Yarattığı her hadise ve mahlûku bir sebebe bağlamıştır. Çünkü izzet ve azameti böyle ister. Fakat insanların bu sebepleri aşıp, teşekkürü ve medhi kendisine yapmasını ister. Çünkü tekliği onu gerektirir.   İşte, meyvelerin yaratılmasında ağaç ne ise, sütlerin yaratılmasında inek, balın yapılmasında arının tesiri ne ise, meleklerin vazifelerini ifa ederken tesiri o kadardır. Melekler Allah’ü Teâlâ'nın onları vazifeli kıldığı konuda, Allah’ü Teâlâ'nın büyüklüğünü görüp alkışlamak ve tebrik etmek vazifeleri var. Yoksa mesela yağmur tanesini indiren meleği de elindeki yağmur tanesini de Allah’ü Teâlâ indirmektedir.   Cenab-ı Allah’ü Teâlâ'nın, insanların her birinin iyi ve kötü büt

Kadirbilir

Kadirbilir İstanbul’da, televizyon dizilerinde kostüm sorumlusu olarak çalışan kız, bir kokteylde âşık olduğu sigortacının peşine takılıp Antalya’ya göçtü. Evlendiler. Kız iş hayatından el etek çekti, evinin kadını oldu. İki aylık bir erkek bebekle mutlu bir aile olarak evliliğin bir yılını yeni doldurmuşlardı ki, kızın annesinin ani ölümü her şeyi alt üst etti. Çünkü yaşlı babası, ihtiyar dünyada yapayalnız kalmıştı. Deniz yolları emeklisi Kadir baba, koyu matemini sükûnetle yaşadıktan sonra, kızının ısrarı ile Antalya’ya gitti. İşinden ve eşinden sonra kırk üç yıllık “memleketi” İstanbul’dan da ayrılmak babayı sarstı. (Aslen Gümüşhaneliydi.) Tamamen içine kapandı; kimse ile konuşmuyor, hiçbir yere gitmiyor, doğru dürüst yiyip içmiyordu. Bir süre sonra damat, kayınpederin varlığından rahatsız olduğunu hissettirmeye başladı. Eşiyle sık sık tartışıyordu. Antalya’daki bir aylık sürenin sonunda bir gün baba, damadının tavrını hissetmiş bir bedbaht olarak, “Ben gidi

Kim Neyi Bilir?

Kim Neyi Bilir? Gençliğin kıymetini, ihtiyarlar; Huzûrun kıymetini, huzursuzlar; Sıhhatin kıymetini, hastalar; Hayatın kıymetini, ölüler bilir! Hatim-i Esam (Rahmetullahi aleyh)

Siz Cuma’yı Bilir misiniz?

Siz Cuma’yı Bilir misiniz? -Babam bana şöyle anlattı: -Salih Meri, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıktı. Kabristana uğradı. Kendi kendine şöyle dedi: -Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım. Kabristanın içine girdi. İki rekat namaz kıldı. Bir kabre dayandı. Gözlerine uyku geldi. Şöyle bir rüya gördü: Kabirde yatanlar kabirlerinden çıkmışlar, halka halka olup oturmuş, konuşuyorlar. Bir de baktı ki, onlardan ayrı, kirli elbiseli bir genç, bir köşede, üzüntülü bir halde oturuyor. Onu yanlarına oturtmuyorlar. Oradakilerin hepsine tepsi tepsi, üzeri mendillerle örtülü hediyeler gelip dağıldı. Herkes kendi tabağını aldı; sonra kabrine girdi. En sonuna bu genç kaldı. O da üzüntülü bir halde, kalktı; kabre girmek istedi. Hemen ona sordum: -Hey Allah’ın kulu, sende gördüğüm bu üzüntü neden? Sonra gördüğüm bu hal nedir? Bana şöyle dedi: - Ey Salih Meri, sen o tepsileri gördün mü? - Evet, gördüm, deyince şöyle anlattı: - O t

Babam ve Ben

Babam ve Ben 4 yaş: Babam her şeyi bilir. 5 yaş: Babam çok şeyi biliyor. 6 yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şey biliyor. 8 yaş: Babam her şeyi bilmiyor olabilir. 10 yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış. 12 yaş: Aslında, babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor. (Çocukluğunu anımsayamayacak kadar yaşlı.) 14 yaş: Babama kulak asma, o artık çağ dışı kaldı. 21 yaş: Babam mı? Aman Tanrım! O hiçbir işe yaramaz. 25 yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor. Ama o yaştaki insanın bu konuda bir şeyler bilmesi normal zaten. 30 yaş: Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. O kadar deneyimli ki! 35 yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmasam iyi olacak. 40 yaş: Acaba babam bu konunun nasıl üstesinden gelirdi? Ne kadar akıllı ve deneyimli bir insandı. 50 yaş: Babamın yanımda olması ve bu konu hakkında fikir vermesini ne kadar çok isterdim. Onun ne kadar akıllı olduğunu hiç takdir etmemişim. Ondan çok şey öğren