Allah’ü Teâlâ Her Şeyi Bildiği Hâlde, Amellerimizi Melekler Neden Yazıyor?
Allah’ü Teâlâ Her Şeyi Bildiği Hâlde, Amellerimizi Melekler Neden Yazıyor?
Cevap: Değerli kardeşimiz,
Allah’ü Teâlâ, hiç kimseye
muhtaç değildir. Kendisi tek ve yekta olup, Samed'dir. Yani her şey ona muhtaç,
fakat o hiç kimseye muhtaç değildir. Bununla beraber, o Hâkim’dir. Yarattığı
her hadise ve mahlûku bir sebebe bağlamıştır. Çünkü izzet ve azameti böyle ister.
Fakat insanların bu sebepleri aşıp, teşekkürü ve medhi kendisine yapmasını
ister. Çünkü tekliği onu gerektirir.
İşte, meyvelerin yaratılmasında
ağaç ne ise, sütlerin yaratılmasında inek, balın yapılmasında arının tesiri ne
ise, meleklerin vazifelerini ifa ederken tesiri o kadardır. Melekler Allah’ü
Teâlâ'nın onları vazifeli kıldığı konuda, Allah’ü Teâlâ'nın büyüklüğünü görüp
alkışlamak ve tebrik etmek vazifeleri var. Yoksa mesela yağmur tanesini indiren
meleği de elindeki yağmur tanesini de Allah’ü Teâlâ indirmektedir.
Cenab-ı Allah’ü Teâlâ'nın,
insanların her birinin iyi ve kötü bütün işlerini yazmakla görevlendirmiş
olduğu iki melek. Bu iki melek Kur'an-ı Kerim'de şu şekilde anlatılır:
"Muhakkak sizin üzerinizde
gözetici (hafız) çok şerefli yazıcılar vardır ki, bunlar yaptığınız amel ve
işlerin hepsini bilirler." (İnfitâr, 82/10-12);
"Hatırla ki insanın hem
sağında hem solunda oturan ve onun amellerini tesbit etmekte olan iki de
(melek) vardır. O bir söz atmaya dursun, mutlaka onun yanında hazır olan gözcü
(melek) vardır." (Kâf, 50/17-18).
Allah’ü Teâlâ, amellerini
yazmakla vazifelendirilmiş oldukları kullara şahidlik edecekleri için,
yazdıkları defterlerin önemine dikkat çekerek bu şerefli meleklerin dört
özelliğini belirtmektedir:
a. Kirâmen kâtibin melekleri,
müvekkel oldukları kulun iyi ve kötü bütün amellerini hıfz ederler, unutmazlar.
Çünkü unutmakla bir işe dair hüküm sabit olmaz.
b. Bu melekler kerîmdirler. Yani
şerefli, doğru ve âdildirler. Çünkü hâin, şerefsiz ve yalancının şehadetiyle
hüküm sabit olmaz.
c. Kâtiptirler. Kulların bütün işlerini
yazarlar. Zira, insanın ömrünün başlangıcından sonuna kadar bütün işlerini
ezberleyip bilmek mümkün olsa bile, bunları yazmakta daha fazla bir sağlamlık
vardır. Yazı ile bir şeye dair şüphe ortadan kalkar ve ilim sağlamlaşır.
d. Kulların işlerini bilerek yazarlar. Bir işi
resim ve yazı ile zaptetmek ilim değildir. İlimde şuurlu olarak idrak etmek
şarttır. Şahidlik, şuurlu olarak bilmekle câiz olur. Kirâmen Kâtibîn kıyamet
gününde şahitlik ederlerken, kulların yaptıklarını ve bunlara dair ne
yazdıklarını gayet iyi bilirler.
Bazı âlimler, Kirâmen Kâtibin
meleklerinin şu hadiste bildirilen melekler olduğunu söylemişlerdir:
"Gece bir takım melekler,
gündüz bir takım melekler size gelirler. Bunlar, sabah ve ikindi namazlarında
bir araya gelip buluşurlar. Sonra sizinle kalmış bu meleklerden yukarıya
çıkanlara, Rableri -onların hallerini en iyi bilen olduğu halde- 'Kullarımı ne
halde bıraktınız?' diye sorar. Onlar da namaz kılarlarken bıraktık; namaz
kılarlarken kendilerine gittik derler." (Buhârî, Mevakid, 16; Bed'ül-Hakk,
6; Müslim Mesacid 210; Ahmed b. Hanbel, II, 257, 486; Nesâi, Salât, 21).
İnsan, meleklerin iyilik ve
kötülüklerini yazdığına ve Allah’ü Teâlâ'ın da her şeyi bildiğine inanınca,
günahlardan vazgeçip iyilik yapmaya çalışır. Kişi mahşerde, günahını inkâra
yeltenirse, Allah’ü Teâlâ'ın bilmesi, meleklerin şahidliği ve defterlerin elde
bulunması onu susturur. Biz bu defterlerin mahiyetini bu dünyada bilemeyiz. Allah’ü
Teâlâ'ın bu meleklerini kullarının yanında bulundurup bunlara amellerini
yazdırması, O'nun tam adaletinin gereği ve tecellisi ve kıyamet kopunca,
kurulacak büyük mahkemenin önemini belirtmek içindir.
Kiramen Katibin meleklerinin
tuttuğu defterler mahkeme-i kübrâda sahiplerine verilecektir. Bu konuda Cenab-ı
Allah şöyle buyurur:
"Biz her insanın amelini
(amel defterini) boynuna doladık. Kıyamet gününde onun için (her bir insan için
amelleri yazılmış) bir kitab çıkarınız ki, açılmış olduğu halde o (insan) buna
kavuşur; kitabını oku, bugün sana karşı bir hesab görücü olmak bakımından
nefsin yeter (denilir)." (İsrâ Suresi, 17/13, 14).
İnsana, "Bu deftere senin
işlediğin her şey yazıldı, hiçbir şey eksik bırakılıp unutulmadı."
denilir. O gün herkes defterinde yazılanlara vakıf olacaktır. İnsanın
yaptıkları, bütün iyi, kötü amelleri boynuna dolanmıştır. Hiçbir kimseye
yaptığı amelinin sorumluluğundan kaçış ve kurtuluş yoktur.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yorumlar
Yorum Gönder