Kayıtlar

Allah'a etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

On Dokuzuncu Tavsiye: Günahları Bırakıp, Allah'a İtaat Edip O'nu Zikretmeye Sarılmak

On Dokuzuncu Tavsiye: Günahları Bırakıp, Allah'a İtaat Edip O'nu Zikretmeye Sarılmak Ümmü Enes Radiyallahü Anh'ın şöyle buyurduği rivayet edilmiştir: “- Ya Rasulallah bana tavsiyede bulun!” Rasulullah şöyle buyurmuştur: “- Günahlardan hicret et! (terk et), zira bu hicretin en faziletlisidir. Farzlara devem et, zira bu cihadın en faziletlisidir. Allah’ü Teâlâ’yı zikri de çok yap! Çünkü sen Allah’ü Teâlâ’ya çok zikirden daha sevimli bir şey getiremezsin!” (Taberani) Ebu Hureyre Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Allah’ü Teâlâ şöyle buyurur: "Ben kulumun Bana olan zannının yanındayım ve Beni zikrettiğinde onun yanında olurum! Eğer Beni kendi içinde anarsa; Ben de onu kendi içimde anarım Eğer Beni bir toplulukta anarsa Ben de onu ondan daha hayırlı bir toplulukta anarım! Eğer Bana bir karış yaklaşırsa; Ben ona bir kulaç yaklaşırım! Eğer Bana bir kulaç yaklaşırsa; Ben ona iki kulaç yaklaşırım! Eğer B

On Birinci Tavsiye: Allah'a Tevbe Etmenin Fazileti

On Birinci Tavsiye: Allah'a Tevbe Etmenin Fazileti Ağarr b. Yesar El Müzeni Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Ey insanlar, Allah’ü Teâlâ’ya tevbe ediniz, O'ndan bağışlama dileyiniz Ben bile günde yüz defa tevbe ediyorum!” (Müslim) Ebu Hureyre Radiyallahü Anh'ın şöyle buyurduği rivayet edilmiştir: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i şöyle derken işittim: “- Allah’ü Teâlâ’ya yemin olsun ki ben günde yetmişten fazlâ Allah’ü Teâlâ’dan bağışlanma dileyip, O'na tevbe ediyorum!” (Buhari) Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in hizmetkârı, Ebu Hamza Enes b. Malik El Ensari Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Allah’ü Teâlâ kulunun tevbesine, sizden birinizin çölde devesini kaybettiği haldeyken devesini bulmasından daha çok sevinir. (Buhari, Müslim) Müslim'in rivayeti ise şöyledir: “- Allah’ü Teâlâ, kulunun kendisine tevbe ettiği sırada

Her İşte Yüce Allah'a Bakmalı

Her İşte Yüce Allah'a Bakmalı İbrahim aleyhisselâma Mecûsî'nin biri misafir olmak istedi. İbrahim (a.s), "Müslüman olursan seni misafir ederim" deyince, adam bırakıp gitti. Allah Teâlâ İbrahim aleyhisselâma, "Neden onu misafir etmek için dinini değiştirmesini şart koştun? Bana bakmadın mı? Yetmiş senedir beni tanımadığı halde ben ona bakıyorum. Onu misafir etsen hakkında hayırlı olurdu" buyurdu. Bunun üzerine İbrahim (a.s) adamı buldu, evine getirdi ve misafir etti. Mecûsî, "Bu nasıl oldu; önce reddettin, sonra kabul ettin?" diye sorunca, İbrahim (a.s) durumu anlattı. Mecûsî, "Allah Teâlâ, benim için bir dostunu böyle mi uyardı; o ne güzel Allah! O halde bana İslâmiyet'i öğret, ben müslüman olacağım" dedi ve müslüman oldu.

Beddua Veya Allah'a Havale Etmek Doğru Mudur?

Beddua Veya Allah'a Havale Etmek Doğru Mudur? Beddua eden mesuliyet altında kalır mı? Allah'a havale etmek beddua mıdır? İnsanları Allah'a havale etmek, mesuliyet gerektiren bir husus değildir. Ancak uygunsuz ifadelerle, Hakk'a havale edilen şahısların müstahak olmadıkları hususları ifadede mesuliyet olabileceğini söylemek mümkündür. Bir bakıma fenâ insanları Allah'a havale etmek, onlar adına çok masum bir şeydir. Gerçi Efendimiz, Ebû Cehil'i, Utbe'yi, Şeybe'yi, İbn Ebî Muayt'ı Allah'a havale etmiş; bir mânâda etmeden men edilmiştir. Ama Nebiler Serveri'nin (sallallâhu aleyhi ve sellem) bundan men edilmesi, O'nun hususî konumu ile telif edilemediğinden dolayıdır. Âdeta Efendimiz'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) yapılan ikaz: "Sen kendine bak; onların dalâleti seni çok meşgul etmemeli. Onun sana zararı da olmaz" mânâsına bir men etmedir. Zira Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) sabah akşam -bazı rivayetlerde de günd

Küçük Hafız Kız

Küçük Hafız Kız İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda: "Fatma", dedi. Hiç de çekinmeyen bir tavırla... Ve ekledi: "Eğer hafız yaptırmazsanız kayıt yaptırmak istemiyorum". Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun gösteriyordu. Tebessümle: "Korkmayın küçük hanım siz isteyin hafız da yaparız, hoca da..." O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi: "-Hoca hanım kusuruna bakma hele sen, ille de hafız olcam der de başka bir şey demez. Bizim köyün hocasından duymuş. Peygamberimiz hafız olanlara cennette taç giydirilecek demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya köylü kafası, biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk işte". "-Tabi teyze ne demek, keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de teslim olsa... Siz hiç merak etmeyin kızınız önce Allah'a sonra bize emanet." Kadıncağız elime yapıştı, öpecekken geri çektim, utandım. Tuttum,