Kayıtlar

güven etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Tevekkül

Resim
Tevekkül   Hamile bir ceylan vardı. Doğumu yaklaştığında ormanın en uzak yerine gitti. Bir nehir yanını buldu. Tam doğuracağı esnada gök gürledi şimşek çaktı ve yangın çıktı. Soluna döndü bir baktı ki ona ok atmak isteyen bir avcı var. Sağına döndü aç bir aslan onu avlamak için yaklaşıyordu. Ceylan için o an tek bir düşünce vardı. Kaçmayı düşündü. En iyi onu yapabilirdi ama eninde sonunda yakalanacağını düşündü ve çıkmazda olduğunu gördü. Kaçacak yeri de yoktu. Ya aslan parçalayacaktı ya yangında can verecekti ya da avcı onu avlayacaktı belki de nehirde boğulacaktı. Her yer tehlikelerle dolu ve ceylan kesinlikle bir kurtuluşu olmadığını düşünüyordu. İşte o an ceylan gücünün yeteceği şeye odaklanma kararı aldı. Doğumuna odaklandı doğumu yapmaya. Ve doğru olan şeyin doğasını gerçekleştirmeye yöneldiğinde bir şekilde başaracağına inanmak istedi. Sonra neler mi oldu? Şimşek çaktı, avcının görüşünü kapattı ve çıkan ok aç aslana...

Yahudiler’e Güven Hakkında

  Yahudiler’e Güven Hakkında   Şimdi sizlere, lanetlenmiş bir kavimden söz edeceğiz: “Yahudiler!”.   Allah Teâlâ’nın kitabı yüce Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler için:   “Bunlar Allah’ın lânetlediği kimselerdir. Allah’ın rahmetinden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ Sûresi: 52)   “İsrâiloğulları’ndan küfre sapanlar hem Davut’un hem de Meryem oğlu İsâ’nın diliyle lânetlenmişlerdir. Çünkü onlar isyan etmişler, sınırı aşmışlardı. Onlar birbirlerini yaptıkları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapageldikleri şey ne kötü idi!” (Mâide Sûresi: 78-79)   “Allah’ın ayetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele!   Onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âl-i İmran Sûresi: 21-22)   Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulun...

Üç Şeye Güven!

  1- Geçmiş için; Allah'ü Teââ’nın rahmetine 2- Şu an için; Allah'ü Teââ’nın yardımına 3- Gelecek için; Allah'ü Teââ’nın vaadine   "Hz. Yusuf Aleyhisselâm’ı kuyudan çıkartıp Mısır'a sultan yapan Rabbin'e her zaman güven..."

“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış” Dedirtmem

“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış” Dedirtmem Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh ’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye… Hz. Ömer Radiyallahü Anh , Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere getiriyorlardı. Bütün Sahabe’nin dikkatli bakışları arasında bu üç kişi yakaladıkları gençle gelip Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ın huzurunda durdular. Adalet timsali olarak bilinen Hz. Ömer Radiyallahü Anh sordu : “- Nedir bu hâl, bu adamı neden böyle yaka paça getirdiniz?” diye sordu. Gelen üç kişiden biri saygıyla cevap verdi. “- Ya Ömer Radiyallahü Anh! Bu adam bizim babamızı öldürdü. Biz de adaletin tecellisi için tutup size getirdik. Ne yapmak lâzım geliyorsa onun yapılmasını sizden istiyoruz!”… Katil zanlısı mahkemede bizzat Hazreti Ömer Radiyallahü Anh tarafından yargılandı. Hazreti Ö...

500 Yıl İbadet Eden Müminin Durumu! (İbadetine Güvenme)

500 Yıl İbadet Eden Müminin Durumu! (İbadetine Güvenme) Cabir b. Abdullah Ensârî’den Radıyallahu Anh rivayet edilen bir hadis-i şerifte der ki Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün yanımıza geldi ve şunları anlattı. Az önce dostum Cebrâil Aleyhisselâm yanımdaydı. Bana şunları anlattı. – Seni hak peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederek söylüyorum ki, Allah Teâlâ’nın kullarından biri, bir dağın tepesinde tam 500 yıl O’na ibadet etmişti. Dört bir tarafı denizlerle çevriliydi. Allah Teâlâ o kimse için bu adada bir parmak kalınlığında tatlı bir su çıkarmıştı. Bu su, dağın eteğinde bir yerde birikiyor, o adam da buradan ihtiyacını karşılıyordu. Aynı şekilde ona bir nar ağacı vermişti. Bu ağaçta her gün bir nar büyüyordu. Bu adam akşam olduğu zaman dağın eteğine iniyor, abdestini alıyor ve yiyeceğini yiyordu. Ardından kalkıp namazına devam ediyordu. Bir gün bu adam Rabbinden, ruhunun secdede iken alınmasını, cesedinin toprak olmamasını ve secde halinde i...

Güvene Lâyık Olmak

Güvene Lâyık Olmak  Tasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnun Mısri (IX. y.yıl) kendisine bir yıl mürid olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam'ı (Allah'ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf bin Hüseyin'in arzusunu yerine getirmedi. Bu isteğe gülüp geçti. Aradan tam altı ay daha geçti. Yusuf bin Hüseyin sabırla hizmete devam etti. Bir fırsatını bulup isteğini yine tekrarladı. Zünnun Mısri bu defa Yusuf bin Hüseyin'e ağzı bir bezle bağlanmış bir testi vererek, "Bunun içindeki hediyeyi falan yerdeki filan zata götür" dedi. Dikkatle götürmesini, içindekine bir zarar gelmemesini de ayrıca hatırlattı. Yusuf, hediyeyi aldı ve yola koyuldu. Yolda kendi kendine söyleniyordu: "Bir buçuk yıldır hizmetindeyim, benim bir dileğimi yerine getirmeyen şeyhim, hizmetinde bulunduğum bir buçuk yıldır bir defa ziyaretine bile gelmemiş olan bir dostunu hediye ile taltif ediyor..." Yolculuğu sırasında bir yerde dinlenirken, içini,...

Allah’a Güvenin!

Allah’a Güvenin! Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah’a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.” (Talâk, 3) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kim çok istiğfar ederse Allah Teâlâ ona her türlü kederi için bir ferahlık, her türlü sıkıntısı için bir çıkış yolu ihsan eder ve onu hiç beklemediği yerden rızıklandırır.” (Ebû Davud, Vitr 26; İbn Mace, Edeb 57; Müsned, I, 28) Hz. Ömer (ra)’ın hilâfeti zamanında bir adam geldi ve ondan hilâfet meclisinde yerine getirmek için valilik işi istedi. Hz. Ömer (ra) adama: “Kur’ân biliyor musun?” diye sordu. Adam: “Bilmiyorum, okumadım” diye cevap verdi. Hz. Ömer (ra): “Biz Kur’ân bilmeyene iş vermeyiz” dedi. Adam geri döndü, Hz. Ömer (ra)’ın kendisine bu işi vermesi için, zorluklarla beraber büyük bir azim ve gayret içinde kendisini Kur’ân öğrenmeye verdi. Kur’ân öğrenip onu hıfzettiğinde Kur’ân’ı okumanın ve bilmenin bereketiyle öyle bir ...

Kendine Güven Dersleri

Resim
Kendine Güven Dersleri Batılı adam şark ülkesinde malum gezisine çıkar, yolda rastladığı çocuğa sorular sormaya başlar. Çocuk mahcuptur, yani hicaplı henüz ar perdesi yırtılmamıştır öncelikle yabancıya karşı temkinli olma gereği sonra edebi gereği susar, ısrarlı sorular sonunda sesi titreyerek cevap verir, yüzü kızarır. Batılı, sen hayatta başarılı olamazsın, kendine güvenin yok, önce seni rahatlatacak, iyi hissettirecek ilaç vereyim sonra çeşitli telkin ve derslerle hayata hazırlayayım der vee minik fareyi kükreten macera başlar. Son zamanlarda pek çok yerde kişisel gelişim dersleri veriliyor, seminerler düzenleniyor. Hayallere giden yolların kendine güvenden geçtiği, mutluluk ve başarı anahtarının kendine güvenmek olduğunu anlatıyorlar uzun uzun. Sınava hazırlanan bir öğrenciye, iş görüşmesine gidecek birine, eş bulmak isteyene, eşiyle mutlu olmak isteyene hep kendine güvenmesi gerektiği telkin ediliyor. Bu derslere ilave ‘’ İngiltere’de piyasaya çıkan yeni bir h...

63 Hadis'i Şerif Ve Anlamları

63 Hadis'i Şerif Ve Anlamları ١) – قَالَ رَسُولُ الله (صَلَّي الله عَلَيْهِ وَسَلَّمْ): "لاَ يُؤْمِنُ اَحَدُ كُمْ حَتَّي اَكُونَ اَحَبَّ اِلَيْهِ مِنْ وَالِدِهِ ووَلَدِهِ وَالنّاسِ اَجْمَعِينَ." - Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdu: "Sizden biriniz, ben kendisine babasından, çocuğundan ve tüm insanlardan daha sevimli olmadıkça (tam) iman etmiş olamaz. ٢) – قَالَ رَسُولُ الله (صَلَّي الله عَلَيْهِ وَسَلَّمْ): "اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ ويَدِهِ والمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَي الله ُعَنْهُ" - Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: "Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Muhacir'de Allah'ın yasakladığı şeyleri bırakan kimsedir." ٣) – قَالَ النَّبِيُّ (صَلَّي الله عَلَيْهِ وَسَلَّمْ): "اِنَّ مِنْ اَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ يُرْفَعَ الْعِلْمُ ويَثْبُتَ الْجَهْلُ ويُشْرَبَ الْخَمْرُ وَيَظْهَرَ الزِّنَا" - Hz. Peygamber Sallallahü A...