Kayıtlar

Keskin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Keskin Bir Hâfızaya Sahip Olmanın Yolu

Keskin Bir Hâfızaya Sahip Olmanın Yolu Mahir İz Hocaya sormuşlar: "Keskin bir hafızaya nasıl sahip olunur?" - Evladım biz Osmanlı mektebine gittik. Bize ilk gün "Yolda nasıl yürünür?" bunun kaidesini öğrettiler. Yürürken gözün ayağının ucunda olacak. Gözümüz hep ayağımızın ucundaydı. Hep önümüze bakardık… Sizler boyuna etrafınıza bakıyorsunuz… Ona bak, şuna bak. Sizde hafıza olmaz. Günahı göz işler belasını da gönül çeker. Gözler bakar, gönül rahatsız olur ve hafıza zayıflar…

Öyle Keskin Dönüşler ki…

Öyle Keskin Dönüşler ki… Şeyh-i Sanân yarım asırdan beri bulunduğu fütuhat topraklarının Hıristiyan olan yerli ahalisini İslam'a davet eden, Müslüman ahaliyi irşad eden bir sûfi şeyhidir. Tam 50 yılını bu işe verir. Şeyh-i Sanân bir gün, Batıya doğru irşad seferine çıktığında gönlünü bir Hıristiyan dilberine kaptırır. Şeyh efendinin aşkı kara sevdaya dönüşür ve Hıristiyan maşukasına evlilik teklif eder. Hıristiyan dilberi, göğsüne kadar uzanan ve yüzüne gizemli bir vakar veren sakalı, başında derviş külahı, sırtında şeyh cübbesi, yanında kendilerinden olağanüstü ilgi ve saygı gördüğü müritleriyle her gittiği yerde, yalnız Müslümanların değil Hıristiyan ahalinin de ilgi odağı olan şeyhin kendisine olan tutkusunun farkına varır. Onun teklifine karşılık "Bir şartım var!" der; "Sakalını keser, sırtındaki kıyafetleri çıkarırsan bu iş olur." Şeyh-i Sanân, aklını tutuklayan duygularının esiri olarak Hıristiyan dilberinin bu teklifini kabul eder. Eder etme