Kayıtlar

sohbet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Erenlerin Sohbeti Ele Giresi Değil

  Erenlerin Sohbeti Ele Giresi Değil   Erenlerin sohbeti ele giresi değil İkrâr ile gelenler mahrûm kalası değil   İkrâr gerek bir ere göz açıp dîdâr göre Sarraf gerek gevhere nâdân bilesi değil   Bir pınarın başına bir testiyi koysalar Kırk yıl anda dursa da kendi dolası değil   Değme kişi er olmaz bu yolda ihtiyâr olmaz Amelsiz dîdâr olmaz Hakk'ın rızâsı değil   ÜMMÎ SİNÂN yol ayan olupdur belli beyân Dervişlik yolu hemân tâc-u hırkası değil   İbrâhim Ümmî Sinân Kuddise Sırruh

Sohbette Muhabbet Vardır

  Sohbette Muhabbet Vardır   Hatıralar gülistanınızdan bir deste gül ve ilham sünbülistanınızdan bir paket sümbül mesabesinde telakki ettiğim, Yakup için Yusuf’un gömleği ne ise benim için o demek olan kıymetli mektubunuz manevi hazlarımı sevinçle doldurdu. Güzel ve latif sözleriniz bülbül şakıması gibi kulaklarıma küpe oldu. Tatlı dilinizden damlayan belagat damlacıkları ve misk kokulu kaleminizden dökülen fesahat katreleri öteden beri beğendiğim kalem ve ifade gücünüz ile fikri derinliğinizi isbat için kesin kanaat hâsıl eden birer delil oldu. Binaenaleyh son derece sevindim. Gösterilen tevazu ve mahviyetinize bayılmamış olduğumdan Allah’ü Teâlâ’ya hamd ettim. Gönüle ferahlık veren mektubunuzun eseri olan sevk ve neş’e ile maneviyatıma katmış bulunduğu lezzet, tefsir ve izaha gelmez bir minnet borcu meydana getirdi. Cenab-i Rabbu’l-izzet - celle ve alâ - Hazretleri, sizi ve bütün aile efradınızı zamanın sıkıntılarından koruyarak türlü türlü lütuflarla yüceltsin! Âmin! Muh

Erenlerin Sohbeti

Erenlerin Sohbeti Erenlerin sohbeti, ele giresi değil. Sohbete kavuşanlar, mahrum kalası değil. Gezmek gerek her yeri, bulmak için, bir eri, Sarraf tanır cevheri, herkes bilesi değil. Bir pınarın yanına, kapalı testi kona, Kırk yıl orada dura, kendi dolası değil. Sohbetle parlar iman, talip kazanır irfan. İnsanı arif yapan, fesi, hırkası değil. Önce doğru iman et, haramdan el etek çek, Ruha gıdadır sohbet, badem helvası değil! Yunus Emre

Yeni Evli Çift

Yeni Evli Çift Arkadaşları, yeni evli gence, bir çay sohbetinde: -“Sen evleneli neredeyse bir sene oldu, ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor, siz hiç tartışmaz mısınız?” diye sorarlar. “Hayır” diye cevaplar yeni evli genç ve ilave eder: -“Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın günü iyi geçmemiş ve havası yerinde değil. Hiç ekmek, yemek sormadan usulca mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım. O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz. Dinleyenlerden biri: -“Peki, birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?” diye

Sohbet Ve Kardeşliğin Adabı

Sohbet Ve Kardeşliğin Adabı 1- Kardeşinin hatasını görmezlikten gelmek. (Nasihat uluorta herkesin ortasında yapılmaz.) 2- Kardeşlerine hizmet etmek, sıkıntılarına katlanmak. 3- Elindeki mal ve mülkü kendine ait görmemek. 4- Fazilet ve üstünlüğünü bildiği kişiye değer vermek. 5- Gereksiz dünya işleriyle fazla ilgilenen kimselerin sohbetinden uzak durmak. 6- Kardeşinin işine, kendi işinden daha çok önem vermek. 7- Yumuşak muamele etmek. 8- Söylediklerini, dikkatlice söylemek 9- Kardeşliğin devamı için bütün gücünü kullanmak. 10- Küçüklere şefkat ve sevgi ile muamele etmek. 11- Bir yere çağırıldığında, ‘Nereye?’, ‘Niçin?’ gibi sorular sormamak. 12- Kardeşlerine yük olmama. 13- Açık ve samimi davranmak, mudarat etmek, müdahane etmemek. 14- Beraberlikte inkıbaz ve inbisat arası orta yolu tercih etmek. 15- Ayıp ve kusurlarını örtmek. 16- Kardeşinin ayıpları için istiğfarda bulunmak. 17- Kardeşlerini kendisiyle mudarat etmeye mecbur bırakmamak. [Bütün k

Sohbet Meclislerinin Ehemmiyeti

Sohbet Meclislerinin Ehemmiyeti Cenâb-ı Hak buyuruyor: “(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O’nu (öyle kimseler) tesbih ederler ki; Onlar, ne ticaret ne de alış verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” (Nûr, 36-37) Rasûlullah (sav) buyurdular: “…Bir grup insan, Allâh’ın evlerinden bir evde toplanır, Allâh’ın Kitâbı’nı okur ve onu aralarında müzâkere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler çevrelerini kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında zikreder.” (Müslim, Zikr, 38; Ebû Dâvûd, Vitr, 14/1455; Tirmizî, Kırâat, 10/2945) Bir bilgenin ders halkasının müdâvimlerinden biri, nice seneler sonra, halkayı terketmişti. Haftalar, aylar geçip adam ortalarda gözükmeyince, bilge kişi kendisini ziyâre

Ölüme Hazırlık

Ölüme Hazırlık Allah-ü Teâlâ Celle Celâlüh şöyle buyurmuştur: “Allah Celle Celâlüh katında din İslâm’dır.” İslâm’ın yâni “islâm” kelimesinin hakîkati “istislâm”dır (teslim olmak ve teslimiyettir). Önce “İslâm’ı (İslâm Dînini) kabul edin, sonra da istislâmı (teslîmiyeti) nefislerinizde gerçekleştirin. Dışınızı İslâm ile, içinizi de “istislâm” (teslîmiyet) ile temizleyin. Kendinizi Rabbinize Celle Celâlüh teslim edin. O’nun Celle Celâlüh tedbîrine ve takdîrine râzı olun. Bırakın, hakkınızda O’nun Celle Celâlüh takdîri hüküm versin. Kaderin getirdiği her şeyi makbul karşılayın. Rabbiniz Celle Celâlüh sizi sizden daha iyi bilir. “Müdebbir” (her şeyi idâre ve takdîr eden) ve “Hâkim” (hüküm ve hikmet sâhibi) olarak O’ndan Celle Celâlüh râzı olun. Yakın bir dost olarak O’nun Celle Celâlüh Kelâm’ından (Kur’ân’dan) râzı olun. O’nun Celle Celâlüh emirlerini de, yasaklarını da “kabul eli”yle karşılayın. O’nun Celle Celâlüh dînini bütün kalbinizle karşılayın. Kendinize o dîni şiar ve örtü ed

Allah’ü Teâlâ Kapısına Geleni Boş Çevirir mi?

Allah’ü Teâlâ Kapısına Geleni Boş Çevirir mi? Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbet başladılar. Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah’ü Teâlâ la ilgili konu açıldı... Berber: -"Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah’ü Teâlâ in varlığına inanmıyorum." Adam: -"Peki, neden böyle düşünüyorsun?" -Berber: "Bunu açıklamak çok kolay... Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah’ü Teâlâ olsaydı, bu kadar çok hasta insan olur muydu, terk edilmiş çocuklar olur muydu? Allah’ü Teâlâ olsaydı, kimse acı çekmezdi. Allah’ü Teâlâ olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..." Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir konuya girmek istemediği için cevap vermedi. Beraber işini bitirdikten sonra dışarı çıktı, dolaştı geri geldi. Tam o anda caddede saçı sakalı birbirine karışmış bir adam göründü. Adam bu kadar dağı

Kim Aptal?

Kim Aptal? İş adamı tıraş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar; -“Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi…” Berber çocuğa seslenir: -“Ali, buraya gel!”. Bunun üzerine çocuk sakince dükkâna girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber iş adamının kulağına sessizce, -“Bak şimdi” diye fısıldar ve bir elinde 5 TL, diğer elinde 20 TL lik bir banknot olduğu halde çocuğa sorar: -“Hangisini istiyorsan alabilirsin?” Çocuk dalgın dalgın bir 5 TL ye bir de 20 TL ye bakar ve sonunda 5 TL lik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber iş adamına döner ve gülerek: - “Gördün mü? Sana söylemiştim.” der. Tıraş bitince iş adamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali’yi görür. Yanına giderek, neden 20 TL değil de, 5 TL’lik banknotu aldığını sorar. Çocuk hiç de aptalca olm

En Büyük Eksiğimiz Nedir?

En Büyük Eksiğimiz Nedir Biraz şundan bundan sohbet edelim de sorunun cevabını sonra verelim. Mecbur muyum? Mecbur muyuz? Aldığım sıfır malların birçoğunu evde kendim tamir ediyorum. Mecbur muyum? İnternet bağlantısını sağlayan yerli Jak aldım. Sık sık gevşiyor. Kenarına karton sıktırarak kullanıyorum. Bu mal dünya pazarlarında gider mi? Gitmez… Gitse de geri gelir. 3 tane cep telefonu şarj cihazı aldım. İkisini geri verdim. Çalışıyor fakat gevşek geliyor. Şarj etmiyor. Bir tanesini pense ile eğerek bükerek tamir ettim. Kımıldatarak zor çalışıyor. İki tane yerli harici bellek kablosu aldım. İkisi de çalışmıyor. Geri verdim. Para mı Avrupa’ya Japonya’ya vermeye mecbur muyum? Buna benzer daha onlarca örnek var. Paramızı elin gâvuruna vermek zorunda mıyız? El cevap: Mecburuz. Buradan sakın şu anlaşılmasın. Bütün Türk malları kalitesizdir. Bazen çok güzel yerli mallar alıyoruz. Tıkır tıkır çalışıyor. Kalitesi de güzel. Bundan da son derece memnun oluyoruz. Sanayi bakanlığımız