Kayıtlar

kazan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Allah’ü Teâlâ’nın Rızasını Kazanayım, İnsanlar Tarafından Da Sevileyim!

Allah’ü Teâlâ’nın Rızasını Kazanayım, İnsanlar Tarafından Da Sevileyim! Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e bir zat gelerek şöyle dedi: “- Ya Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem bana öyle bir amel göster ki onu işlediğim zaman Allah’ın rızasını kazandığım gibi insanlar tarafından da sevileyim.” Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle cevap verir; “- Dünyadan züht eder (ilgi duymaz) yüz çevirirsen, Allah seni sever, insanların elinde olandan yüz çevirdiğin takdirde insanlar tarafından sevilirsin!” (İBN MACE)

2 Milyon Sevap Kazandıran Ezan Duası

2 Milyon Sevap Kazandıran Ezan Duası Musa ibni Cafer'in dedesinden (Radıyallahu Anhum) rivayetine göre, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim müezzini ezan okurken duyduğunda aşağıdaki duayı okursa: Allah-u Teâlâ ona iki milyon sevap yazar, iki milyon günahını siler ve onu iki milyon derece yükseltir.”   مَرْحَبًا بِالْقَائِلِينَ عَدْلاً مَرْحَبًا بِالصَّلاةِ وَأَهْلاً Okunuşu: ''Merhaben bil gâilîne adla, merhaben bissalati ve ehla.'' Anlamı: "Dosdoğruyu söyleyenlere merhaba, namaza da ehlen ve merhaba (hoş safâ geldi)" Kaynak: Hatîb el-Bağdâdî, Râmûzûl Ehâdîs, sh: 435, no: 5426

Üç Amel İle Kazanılan Yüksek Derece

Üç Amel İle Kazanılan Yüksek Derece “Anneye yapılan iyiliğin sevabı evlada iki kat olarak verilir.” (İhya-u Ulumi’d-Din) Veysel Karâni’nin kavuştuğu bütün ihsan ve dereceler, annesine yaptığı iyilik sebebiyledir.” (Riyaz’ün Nasihîn). “Hz. Musa Aleyhisselâm’ın Cenab-ı Hak ile konuşması esnasında Rabb’inin huzuruna çabuk varan, arşın gölgesinde bir adam görür ve bulunduğu makama imrenir. Ve: “Herhalde bu adam pek keremli olmalıdır.” der. Rabbinden adamın ismini söylemesini ister. Allah-u Teâlâ Celle Celâlüh adamın ismini söylemez ve: “Ama sana onun üç amelini söyleyeceğim!” Buyurarak şunları bildirir;  1- Allah’ü Teâlâ’nın kendilerine lütufta bulunduğu insanları kıskanmazdı, 2- Anne ve babasına karşı gelmezdi, 3- Laf taşımazdı.” (İhya-u Ulumi’d-Din) Anne-babaya iyilik eden, Allah Celle Celâlüh katında çok sevimli bir amel işlemiş olur.

Anaya Hizmet Cennet Kazandırır

Anaya Hizmet Cennet Kazandırır İki kardeş vardı. Yatalak annelerine bir gece biri, diğer gece öteki bakacaktı. Öyle anlaşmışlardı. Abid olan nafile ibadete çok düşkündü, sabaha kadar ibadet ederdi. Bunun için, kardeşine, (Bugün de anneme sen hizmete devam et, ben de yine ibadet edeyim) derdi. Annesine bakma sırası hiç ona gelmezdi. Kardeşi, onun da sevap kazanması için Abid olan kardeşine, bazen (Bugün sıra sende) derdi. Bu Abid genç, rica eder, sabaha kadar ibadetle meşgul olurdu. Yine bir gece sabaha kadar yaptığı ibadetten duyduğu hazdan dolayı kardeşine, her zaman olduğu gibi sırayı bozarak, (Bu gece de bana izin ver ibadet edeyim) dedi. Kardeşi kabul edip annesine hizmete gidince, bu ibadet etmeye koyuldu. Bir ara uyuya kaldı ve bir rüya gördü. Rüyasında nurani yüzlü bir zat buna dedi ki: -Kardeşin affedildi. Genç merakla sordu: -Ben niye affedilmedim? -Sen de affedildin ama kardeşinin yüzünden affedildin. -Ben Allah’ü Teâlâ’ya ibadet ediyorum. Kardeşim i

Dünyanın En Hızlı İnsanı

Dünyanın En Hızlı İnsanı ABD’nin Kansas eyâletinin Elkhart kentinde, çok yoksul bir âîlenin çocukları olan iki kardeş, bir okulda çalışıyorlardı. Her sabah sınıflardaki sobaları yakmak, onların görevi idi… Soğuk bir günün sabahı, kardeşler sobayı temizlediler ve odunla doldurdular. Kardeşlerden biri, bir şişe gazı odunların üstüne döktü ve ateşe verdi. Öyle büyük bir patlama oldu ki, eski bina sallandı. Patlama sırasında büyük kardeş öldü, diğerinin de bacakları fecî şekilde yandı. Daha sonra, şişeye yanlışlıkla benzin doldurulduğu ortaya çıktı. Yaralanan çocuğu tedavi eden doktorlar, çocuğun bacaklarını kesmekten başka çare olmadığını söylediler. Anne ve babası yıkılmıştı. Zaten bir oğullarını yitirmişlerdi. Şimdi ise diğer oğulları bacaklarını kaybedecekti. Anne – baba, çocuğun bacaklarının kesilmesine razı olmadılar. Doktorlara, kesme işlemini ertelemesini ricâ ettiler. Doktorlar ise, çocuğun bacaklarının tamamen yandığını, kesilmezse çocuğun ölebileceğini söylüyor

Kalp Krizi Geçirip Su Dolu Kazana Düşerek Öldü

Resim
Kalp Krizi Geçirip Su Dolu Kazana Düşerek Öldü Bartın'ın Hasankadı Beldesi'nde 79 yaşındaki Kadir Ulu, cam kavanozları yıkarken kalp krizi geçirip önündeki su dolu kazanın içine düşerek öldü. Beldede oturan Kadir Ulu, evinin bahçesinde sandalyeye oturup önüne koyduğu su dolu kazanda boş cam kavanozları yıkamaya başladı. Kadir Ulu, iddiaya göre bir süre sonra rahatsızlandı. Öne doğru yığılan Ulu'nun başı su dolu kazanın içine düştü. Yakınlarının haber vermesiyle gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde Ulu'nun öldüğü belirlendi. Kalp krizi geçirdiği tahmin edilen Ulu'nun cesedi, Bartın Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Ulu'nun kesin ölüm nedeni otopside belirlenecek. Dikkat Edelim:  Ölümün yaşı başı yoktur ve hepimize ansızın gelebilir. Kâmil imanla, salih amellerle, bol bol tevbe ve istiğfarla, zikirlerle hazırlıklı olmalıyız.

Sonsuz Cehennem’i Kazanma! Bir Sonsuz Cennet’i Kazan!

Sonsuz Cehennem’i Kazanma! Sonsuz Cennet’i Kazan! Yaptığınız alışverişten 1 artı sonsuz kazanmak ister misiniz? Hatta çok daha fazlasını… Nerede o bolluk? Diyenleri duyuyor gibiyim! İşte ispatı. Hem de çok kolay! Bir iş yaptınız, bir hizmet ürettiniz veya bir ürün sattınız. Bir kazanç sağladınız değil mi? Yaptığınız işi sağlam yapın! Geriye kaldı + sonsuz… Peki, o nasıl olacak? Çok basit. Yaptığınız hizmeti iyi ve kaliteli yapınız. Diyelim ki bir oto tamircisisin: Adam sana arabasını getirdi. Frenlerini yaptırdı. Tamirden anlamıyor… Zaten anlamaz. Sen sağlam yapıp paraları aldın! Adam sağlam frenlerle kazadan kurtuldu. Çünkü sen sağlam ve kaliteli iş yaptın! Canı ve malı kurtuldu. Senin için ne diyecek?  “Allah’ü Teâlâ razı olsun, aldığı para da helâl olsun!” Bu dua az şey midir? Bir de duanın huzuru mahşerde karşılığı var! Huzuru mahşerde Mahkeme-i Kübra kurulunca baktın o duadan dolayı sevapların dolup taşmış. Allah’ü Teâlâ seni Cehennem’den kurt

Talihsiz Boksör

Talihsiz Boksör Yokluk içinde yaşayan, açlıktan neredeyse ölüm derecesine gelmiş, talihsiz, zavallı bir boksör vardı. Yumruklarıyla para kazanamadığından gamını doyurmak için sırtıyla çamur taşımaya başlamıştı. Bu durum, çok ağırına gidiyordu. Kimi zaman coşar, düşkünleri öldüren felekle savaşır; kimi zamansa ümitsizliğe düşer, hayata küserdi. Halkın tatlı tatlı geçindiğini gördükçe, boğazına acı sular tıkanır, zehirlenir; çoğu kez perişan haline ağlayıp şöyle inlerdi; “Şu dünyada benden daha beteri var mı acaba? Kimileri bal şerbeti içiyor, kimileri tavuk, kuzu eti yiyor. Oysa ben ekmeğime sürecek yağ bile bulamıyorum. Şu talihe bak; kedi, kürk giysin; ben, çıplak kalayım; olacak iş mi! Çamur işiyle uğraşırken, ayağım büyük bir hazineye batsa, ne olurdu! Feleğin cilvesiyle hazineme kavuşsam, ben de gün görsem, hayattan zevk alsam, üstümdeki sıkıntıları bitirip eğlenceye dalsam, fena mı olurdu!” Neyse duydum ki, boksör bir gün yine toprak kazıyormuş. Kazarken toprakta ne görse

Böylesi Tevazu Ve İncelik

Böylesi Tevazu Ve İncelik Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Bir neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister. (O zamanlar dergâhlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.) Durumu Hacı Bektaş-ı Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş-ı Veli, 'Helâl değildir' diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlâna'ya anlatır. Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlâna şöyle der: - Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. O, öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin Dergâhına gider. Ve Hacı Bektaş-ı Veli'ye, Mevlâna'nın kurbanı kabul