Kayıtlar

Memleket etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bu Memleket Nasıl Kazanıldı?

Resim
  Bu Memleket Nasıl Kazanıldı? Çanakkale'de Cephede Ramazan Bazı resimler insana ders verir. Tıpkı bu resim gibi. Sahurda ne yesek diye düşünürken bunu gördüm. Çanakkale'de Cephede Ramazan "Bir asker cepheden kızına mektup yazıyor ve diyor ki; “Benim güzel kızım, Bu gün Temmuz 14, Ramazan’ın ikinci günü. Şeyhülislam oruç tutmayabilirsiniz diye fetva yayınladı. Ama benim içim rahat etmedi. Oruca niyetlendim. Sahur vakti çalıların arasında iki kök çiriş (pırasadan daha küçük bir ot) buldum. Onlarla sahur ettim. Gündüzü yeni siperler kazdık. Hiç susamadım. Taarruz arttı. Kafamızı çıkaramadık. Akşam olunca bir asker ezan okudu. Siperin içinde matara elden ele dolaştı. Herkes orucunu su ile açtı. Ben zannettim ki sadece ben oruçluyum. Meğer bölüğün hepsi oruçluymuş. Matara en son bana geldi. Geldi ama ben kendimden utandım. Arkadaşlarım hepsi sahursuz oruç tutmuşlar. Ben ise iki çirişi yediğim için arkadaşlarıma karşı kendimi ma

Bütün Memleket Halkı Sevinir

Bütün Memleket Halkı Sevinir   Çok önemli ülke meselelerini görüşmek üzere; Amerika'ya giden on milletvekilli aralarında konuşuyorlar: 1. milletvekili: "- Ben simdi uçaktan aşağıya on milyon atsam bulan bir fakir sevinir." 2. milletvekili: "- Ben iki on milyonluk atsam iki fakir sevinir!" Bu muhabbet onuncu milletvekiline kadar sürer.   En sonunda pilot dayanamaz ve lafa karışır: "Ben sizi atsam bütün memleket halkı sevinir..."    

Memleket İsterim

Memleket İsterim  Memleket isterim  Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;  Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.  Memleket isterim  Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;  Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.  Memleket isterim  Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;  Kış günü herkesin evi barkı olsun.  Memleket isterim  Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;   Olursa bir şikâyet benden olsun.        Cahit Sıtkı TARANCI

Bir Memleket İsterim

Bir Memleket İsterim Memleket isterim Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun; Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun. Memleket isterim Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun; Kış günü herkesin evi barkı olsun. Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun; Olursa bir şikâyet ölümden olsun. Cahit Sıtkı Tarancı

Büyüklerin Gözüyle Dünya

Büyüklerin Gözüyle Dünya Dün öldü, bugün ise, sanki can çekişmede, Yarın henüz doğmadı, doğmayacak belki de.  B işr-i Hafi Rahmetullahi Aleyh Gün akşamlıdır devletlüm, dün doğduk bugün ölürüz... Evliya Çelebi  Rahmetullahi Aleyh "Dünya üç gündür; dün, bugün ve yarın. Dün geçti, yarın geleceği belli değil. Öyle ise bugünün kıymetini bil" Hasan-ı Basri  Rahmetullahi Aleyh Bugünü düşünürüm… Dün geçti, yarın var mı? Gençliğe de güvenmem... Ölenler hep ihtiyar mı?" Ebu Turab Rahmetullahi Aleyh Dünya üç gün gibidir. Dünya üç gün gibidir. Dün, bugün, bir de yarın. Dün gitti, geri gelmez, Bu senin büyük kaybın… Yarın henüz gelmedi, Belki de gelmeyecek. Zira yarın gelmeden Belki ecel gelecek. Öyleyse gün bu gün, Saat bu saattir. Bulunduğun gün ve an Sana büyük fırsattır.     Hasan-ı Basri  Rahmetullahi Aleyh Yalan Dünya Bilirim seni yalan dünyasın, Bütün Evliyaları alan dünyasın… Kaçan kurtulmaz senin el

Gün Doğmadan Neler Doğar

Zalim Bir Kral, bir gün; avdan dönüyormuş. Şehrin girişinde güzel bir ev görmüş. Evin bahçesi çok hoşuna gitmiş. Bahçeye bakarken bahçede güzel mi güzel bir kadın gezinmiyor mu? Kadına dikkatlice bakmış, genç kadının endamına, güzelliğine hayran kalmış. Kral saraya döner dönmez baş veziri huzuruna çağırmış ve şöyle demiş: -Ben bu memleketin kralıyım,  benden başka büyük yok, mal benim, makam benim, şan benim, şeref benim. Bugün şehrin girişinde güzel bir bahçe bahçede de güzel bir kadın gördüm. Kadına âşık oldum. Ne yapıp yapıp buna bir çare bulun, tez elden bu güzel kadını bana getireceksiniz! Bu güzel kadın benim olmalı! Haydi, çabuk olun, bir şeyler yapın!” Diye emirler vermiş… Baş vezir “hay hay efendim, hemen hallederiz” deyip gitmiş. Kadını araştırmış. Bir marangozun karısını olduğunu öğrenen baş vezir sinsi bir plan kurup marangozun yanına gelmiş. -Kralımızın emri var, yarın sabaha kadar 100 tane ceviz sandık yapacaksın, yoksa seni zindana atarız, belki de asarız!&quo

Dostluğun Öyküsü

Resim
Dostluğun Öyküsü Ahmet ve Nihat adında iki arkadaş varmış. Aynı okulda okuyorlarmış. Ahmet İstanbul'da yaşayan, evi, arabası yeterince parası olan biriymiş. Nihat memleketten İstanbul'a gelmiş zor şartlar altında yaşayarak okuyormuş. Bunlar zamanla daha da iyi arkadaş olmuşlar. Ahmet Nihat'ın durumuna üzülüyor, yardım yolları arıyormuş. Nihat'ı evine almış. Yedirmiş içirmiş. Cebine para koymuş. Üstünü giydirmiş. Kendine aldığı yeni kıyafetleri bile ona vermiş. Artık beraber gül gibi yaşayıp gidiyorlarmış. Bir gün Ahmet camdan dışarı bakıyormuş. Karşıdan gelen, uzun süredir hayran olduğu ve yakında açılmak istediği kızı görmüş. Ve sonra arkadan Nihat'ın onu takip ettiğini. Nihat eve gelmiş ve Ahmet'e o kızdan çok hoşlandığını aralarını yapıp yapamayacağını sormuş. Ahmet kendisinin de ondan hoşlandığını söyleyememiş. Arkadaşının üzülmesini istememiş çünkü. Aralarını yapmış. Derken zamanla okul bitmiş. Nihat bir süre sonra Kayseri'ye Vali olmuş. Evi arab

İlm-i Siyaset

İlm-i Siyaset Şam’da bir medresede ilim tahsil eden bir Molla Ahmet varmış. Bir gün memleketinden bir tanıdığı ziyaretine gelerek annesinin selamını iletmiş. Annesi oğluna, babasının Hakkın rahmetine kavuştuğunu, kendisinin yalnız başına kaldığını, artık oğlu yeteri kadar tahsil gördüyse yanına gelmesini ve şu ahir ömründe oğlunun birkaç gün de olsa hayrını görmek istediğini bildirmiş. Bu haberi alan Molla Ahmet bir tarafta babasının ölümünden duyduğu üzüntü, diğer yanda annesinin yalnız başına yaşayakalmasından duyduğu kaygı, koştura koştura medresenin baş müderrisinin kapısını çalmış. Baş müderris Ahmet’e telaşının sebebini sormuş. Aldığı kötü haberi hocasıyla paylaşan Molla Ahmet hocasına, artık ilim tahsilini tamamlamış olduğunu, hocası ona bir icazetname yazarsa gidip memleketinde annesinin hizmetini görmek istediğini söylemiş. Başını biraz kaygılı kaygılı sallayarak Ahmet’i dinleyen hocası ona, ilim tahsilini tamamladığını ama henüz “ İlm-i siyaset” tahsilini yapmadığın

Ezanlar Susmasın

Resim
Ezanlar Susmasın, Diye Camisini Terk Etmedi Sokağa çıkma yasağı uygulanan bir ilçede görev yapan imam, "Memleket ezansız kalmasın" diyerek 5 ay boyunca görev yaptığı camiden ayrılmadı. Sokağa çıkma yasağı uygulanan bir ilçede yaşayan  imam  A. A, "Memleket ezansız kalmasın!" diyerek  cami sini eve çevirdi ve 5 ay boyunca camiyi terk etmedi. İlk ataması doğudaki bir ilçeye yapılan imam A.A, 28 yıl boyunca görev yerinden ayrılmadı. Son dönemde yaşanan terör eylemleri nedeniyle ailesini memleketine gönderen İmam A, sokağa çıkma yasağı uygulandığı dönemde ise evini görev yaptığı camiye taşıdı. Görmez teşekkür etti İmam A'nın bu hassasiyetini öğrenen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, kendisini arayarak yaptığı vefakâr çalışmalar için teşekkür etti. AA muhabirine yaptığı açıklamada imam A, "Evimi camiye taşıdım. Cemaat ezansız kalmasın diye camide yattım kalktım. Camide imam odası vardı. Orayı ev olarak kullandım. Merkezi sistem