Kayıtlar

Hâl etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kişi yaşadığı Hâl Üzere Ölür

  İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular ki: “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” (Müslim, Cennet, 83; Münâvî, V, 663) Nitekim Hazret-i Osman Radiyallahü Anh Kur’an-ı Kerim ile yaşadı, Kur’an-ı Kerim’i infak etti ve Kur’an-ı Kerim okurken şehit edilerek rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli (2)

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günahkâr Gencin Hali Hz. Ömer Radiyallahü Anh bir gün ağlayarak mescide girdi… Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Neden ağlıyorsun ya Ömer?” diye sorunca… “- Mescidin girişinde bir genç var, öyle içten ağlıyor ki, bende onunla ağlamaya başladım” dedi… Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem genci yanına çağırarak neden ağladığını sorar. Genç: “- Ben çok büyük bir günah işledim, o günahımdan dolayı ağlıyorum der…” Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Nasıl bir günah işledin? Allah’ü Teâlâ’ya şirk mi koştun?” der… Genç: “- Hayır ya Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem çok daha büyük bir günah! der… Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Senin günahın, Yedi kat semadan, Arş-ı Alâ’dan, yedi dağdan daha mı büyük?” der… Genç: “- Evet, daha büyük!” Der… “- Peki, senin günahın Allah Teâlâ’nın rahmetinden de mi büyük?” Deyince… Genç: “- Hayır, Allah’ü Teâlâ’nın rahmeti dah

Dünyanın Hâli Böyledir!

Dünyanın Hâli Böyledir! Cüneyd-i Bağdâdî Kuddise Sirrûh hazretleri, bir yolculuğu sırasında Kûfe'ye uğrar ve şehrin ileri gelenlerinden birisinin sarayını görür. Saray çok güzel ve süslüdür. Kapısında ise hizmetçiler vardır. Sarayın penceresinden birisi şu manada şiir söyler: "Ey Saray! Sana hüzün, gam, keder, girmez. Zaman senin sakinlerine, içindekilere bir şey yapmaz. Sen muhtaçlar için ne güzel bir konaksın." Belli bir zaman sonra Cüneyd-i Bağdâdî Kuddise Sirrûh hazretleri oraya tekrar uğradığında, sarayın kapıları kararmış, içinde yaşayanlar dağılmış, virâne olmuş görür. Saray, lisan-ı hâl ile sanki: "— Bu sarayın güzellikleri gitti. Yerini, gördüğün şu manzara aldı. Zaman içerisinde hiçbir şey aynı hâl üzere kalmaz. İşte gördüğün şu saray güzel durumunu bu yalnızlık, gariplik hâline, sevincini de, gam ve kedere bıraktı" demektedir. "Dünyanın hâli böyledir!" Cüneyd-i Bağdâdî Kuddise Sirrûh hazretleri, sarayın kapısını çalar

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Günâhkâr Gencin Hâli Resûl-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz o günâhkâr gence tekrâr buyurdular: “-Günâhını, bana anlatabilirsin.”  Bundan sonra o genç, günâhını şöyle anlattı: “-Ben kefen soyucusuyum. Yedi yıldan beridir kabir açarım. Ensâr’dan birinin ölen kızının kabrini açtım. Kefenini soydum, bıraktım; fakat şeytân beni aldattı ve dönüp geldim ve onunla nefsimi körelttim. Yanından az ayrılınca kız, ayağa kalkıp: “-Ey genç, sana yazıklar olsun! Kıyâmet Günü’nün sâhibi Deyyân olan Allâh’tan utanmıyor musun? Beni ölüler arasında çıplak bıraktın. Allâh’ın huzûrunda kirlettin. Allâh ki yarın mahkeme-i İlâhi’de zulme uğrayanın hakkını, zâlimden alacak.” O genç, işlediği bu büyük günâhın hikâyesini bitirince Ol Resûl-i Müctebâ Aleyhisselâtü ve’s-Selâm Efendimiz Hazretleri’nin mübârek benizlerinin değiştiği ve ürperdikleri görüldü. Ayağa kalktılar. Bir taraftan mübârek ser-i sâadetleri Sallallahü Aleyhi Vesellem’i (başlarını) iki

Sabır ve Rızâ Hâli

Sabır ve Rızâ Hâli Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer, 10) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Sabır üçtür: Musîbetlere karşı sabır, kullukta sabır ve günah işlememekte sabır…” (Süyûtî, II, 42; Deylemî, II, 416) Metânet ve muvâzene, insanı; fikirde, îmanda, amel-i sâlihlerde ve bütün güzel davranışlarda daha kuvvetli hâle getirir. Sabır hususunda da âbideleştirir. Bu ise, beşerin en büyük ihtiyacıdır. Çünkü dünya hayatının gerçeği, ancak sabır temelleri üzerinde bir fazilet hayatı yaşamayı gerektirir. Sabır nedir? Değişen hayat şartları altında, hayatın fırtına ve med-cezirleri içinde muvâzeneyi kaybetmemektir. En değerlisi de hâdisenin ilk ânında gösterilen sabırdır. Nitekim; Allah Rasûlü’nün mükemmel yaşayışında en çok göze çarpan husus, baştan sona en güzel sabır örnekleridir. Efendimiz (sav), çocukluğundan vefatına kadar, hep büyük acılarla karşılaşmış, her türlü sıkıntı ve ıstırabı tatmıştır. Dünyaya gelmeden babasın