Kayıtlar

Kavga etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İslâm Dünyası'nın Hali Nedir? Neden Birbirleriyle Kavga Ediyorlar?

  İslâm Dünyası'nın Hali Nedir? Neden Birbirleriyle Kavga Ediyorlar?   Hasan Kayhan, Suriye'li Tefsir Hocası Dr. Muhammed Rıdvan'a şu suali sormuş; “-   İslâm dünyası'nın hali nedir? Neden birbirleriyle kavga ediyorlar? Gelen cevab şu; “-   Köylünün biri trende seyahat ediyor. Ve elinde ağzı bağlı   bir çuval var. Çuvalı yere koymuş fakat iki de bir çuvalı sallıyor. Bu durum, karşısında oturan adamın dikkatini çekiyor ve soruyor köylüye:” “-   Hayırdır bu çuvalda ne var?” “-   İki tane fare var.” “-   Ne yapacaksın onları?” “-   Bir dostuma lâzımmış, ona götürüyorum.” “-   Peki niye ara sıra çuvalı sallıyorsun? bırak yerde dursun.” Köylü, şu ibretlik cevabı veriyor ; “-   Eğer ben onları rahat bırakırsam; düşünüp bu çuvaldan çıkmanın yollarını ararlar. Çuvalı kemirip dışarı çıkarlar. Oysa ben çuvalı salladıkça birbirleri ile yer kapmak için kavga ediyorlar. Bir müddet sonra sakinleşince, köşelerine çekilip düşünmeye başlıyorlar. İşte o zaman bi

Eğer Hâlâ Kızıyorsan, Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.

  Eğer Hâlâ Kızıyorsan,  Kendin İle Olan Kavgan Bitmemiş Demektir.   Şems-i Tebrîzî der ki…   ·         Eğer hâlâ kızıyorsan,   kendin ile olan kavgan bitmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kırılıyorsan,   gönül evinin tuğlaları pekişmemiş demektir. ·         Eğer hâlâ kınıyorsan,   af makamına ulaşmamışsın (öfke ve kin seni cayır cayır yakıyor) demektir. ·         Eğer hâlâ Allah için sevmiyor ve sevginde ayırım yapıyorsan, hâlâ vesveseye kapılıyor, içindeki sevginin yoğunlaşmasına engel oluyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ “BEN” demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ musibetlere yana yana üzülüyorsan, gerçeği bilmiyorsun demektir. ·         Eğer hâlâ şikâyet ediyorsan, “hakikat” i göremiyorsun demektir. Hakikat der ki: ·         Ne sen varsın, ne de ben... Var olan yalnızca Hak’tır. Şemsi Tebrizi (Kuddise Sirrûh)

Her Gün Kavga Eden Çiftler Ölümü Hatırlayınca Hiç Kavga Etmediler

Her Gün Kavga Eden Çiftler Ölümü Hatırlayınca Hiç Kavga Etmediler Bir gün bana bir arkadaş geldi. Hanımı ile hiç geçinemiyormuş. Evde her gün basit şeyler yüzünden tartışma oluyormuş, bıkmış bu tartışmalardan, artık ondan ayrılmak istiyordu. Bunların münakaşaları yüzünden iki taraf aileleri de birbirine girmiş. Hanımı bunun tarafına, bu da hanımının tarafına düşman vaziyette. Kanlı bıçaklı deniyor ya aynen öyle imişler. Yine bir gün perişan bir vaziyette geldi, hiçbir nasihat dinleyecek halde değildi. Ya Rabbi, ben buna ne diyeyim diye düşündüm. Sonra ona, “Ayrılsan da fark eden bir şey olmayacak, bir ay kadar ömrün kaldı, ne istiyorsan git yap” dedim. Bu sözü duyan arkadaş şok oldu, rengi attı, yine perişan bir durumda çıkıp gitti. Sonra arkadaşlardan ve kendisinden dinlediğim için ne yaptığını anlatayım. Kapıdan çıkar çıkmaz özel kalemdeki arkadaşlarla helalleşmeye başlamış. Rastladığı herkesle helalleşiyormuş. Eve gidince kavgalı hanımına, (Hatun gel demiş, bunca zamandır

Alışılmadık Bir Taht Kavgası

Alışılmadık Bir Taht Kavgası        Orhan Gazi, babasının vefatından sonra riyaset yükünün ağır mesuliyetinin idraki ile büyük bir asalet ve nezâket göstererek onu ağabeyi Alâeddin’e teklif etti:        “Babamın bıraktığı tahta buyur sen otur!” dedi. Tarihte eşine çok ender rastlanan bu tahta dâvet teklifi üzerine ağabeyi Alâeddin de, kendisinin almış olduğu manevi ve yüce terbiye icabı gerçeği takdir ederek:        “Hayır! Cennet-mekân babamız bu vazifeyi sana tevdi buyurdu. Onun dua ve himmetleri senin üzerindedir. O, kendi zamanında seni nasıl askerin başına serdar yaptıysa, şimdi dahi aynı vazife senindir; beylik sana yaraşır…” dedi. Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları

Sevgi ve Muhabbet Hazinesi

Resim
Sevgi ve Muhabbet Hazinesi Sevgi öğretmen, haylaz, kavgacı ve kindar öğrencilerinden ders yapamaz duruma geldi. Daha derse girer girmez; “Öğretmenim falanca bana sövdü!”, “Öğretmenim filanca bunu vurdu!”, Öğretmenim fistanca bana kötü isim taktı!…” Şikâyetlerin ardı arkası kesilmiyordu. Kavgacı tarafları tahtaya kaldırıyor, adeta bir mahkeme kuruyor, herkesi inceden inceye sorguluyor ve yargılıyordu. Kimsenin hakkı kimse de kalmasın istiyordu. Tam derse başlarken teneffüs zili çalıyor, öğretmen çıldıracak gibi oluyordu. Kavganın, kinin, nefretin kötülüklerinden; sevginin, kardeşliğin, hoşgörünün iyiliklerinden bahsediyor, çok güzel hikâyeler anlatıyor ama bu sorundan bir türlü kurtulamıyordu. Okul idaresini, okul rehber öğretmenini devreye soktu yine çözüme varamadı. Veli toplantılarında konuyu dile getirdi. Çete öğrencilerin velileri ile tek tek görüştü, Veliler çocuklarına toz kondurmuyor, hiçbir suçlamayı kabul etmiyorlar; “- Benim çocuğum kimseye uymaz!” diyorlard