Kayıtlar

nur etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Namaz Nurdur

  Namaz Nurdur   Namaz, dinin direği, mü’minin mirâcıdır, Namaz, hasta ruhların, tesirli ilâcıdır.   Namaz kılan, kurtarır, yıkılmaktan dinini, Namaz kılmayan bulur, Cehennemde kendini.   Namaz, korur insanı, çirkin kötü her işten, Namazdır insanlara, günâhı terkettiren.   Namaz nurdur, ışıktır, insanların kalbine, Namaz, Münker-Nekir’in cevaptır suâline.   Namaz kılan kimsenin, kalbi temiz, pak olur, Namaz kılan, her zaman, huzur ve rahat bulur.   Namaz, serin gölgedir, kıyamet sıcağında, Namaz, kalkan gibidir, Cehennemin narında.   Namazdır mü’minleri birbirine bağlayan, Namazdır küskünleri, barıştırıp dost yapan.   Namaz kılan, yapar hep, faydalı iyi amel, Namaz, kötülüklere olur mani ve engel.   Namazla geçer insan şimşek gibi Sıratı, Namazla insan bulur huzur ile rahatı.   Namazı, kim beş vakit, getirirse yerine, Namaz ile kavuşur, Cennet nîmetlerine…   Mehmet Ali Demirbaş

Gözümün Nuru Namaz

             Gözümün Nuru Namaz Namaz, Müslümanların günde beş defa belirli vakitlerde yerine getirdikleri farz bir ibadettir. “Şüphe yok ki namaz, müminler üzerine vakitleri belli olarak yazılmış bir ödevdir.”1   Namaz aynı zamanda İslâm’ın temel ibadetlerinden biridir: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: ·    Allah’ü Teâlâ’dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmek, ·    Namaz kılmak, ·    Zekât vermek, ·    Hac etmek, ·    Ramazan orucunu tutmak.”2 Bir başka hadisinde Allah’ü Teâlâ Rasûlü namazın dinin direği oluğunu belirtmiştir: “Namaz dinin direğidir.”3 Bu ibadet Müslümanların ömürleri boyunca kılması gereken bir ibadettir: “Allah’ın yanında başka bir tanrı daha edinen o alaycılara karşı biz senin yanındayız. Onlar ileride anlayacaklar! Söyledikleri yüzünden canının sıkıldığını muhakkak biliyoruz. Ama sen Rabb’ini hamd ile tesbih et, secde edenlerden ol! Kesin olan şey (ölüm) gelinceye kadar Rabb’ine ibadet et.”4 Haya

Ezelî Nur

Ezelî Nur   Nûrdan çehrendeki bu nikâp da ne? Güneşlere taç giydiren ışıkken. Hep hicranla bunca yıl bunca sene Geçmiş gidiyor biz bahar beklerken...   Doğ rûhlara arştan gelen bürhanla! İnlet dört bir yanı altın sadânla! Hayat üfle sihirli râyihanla! Hak adına üfül üfül eserken.   Konuş ki hatipler haddini bilsin! İlâhi nefhanla rûhlar dirilsin, Erilecek zirvelere erilsin; Başlamış gökler de bunu dilerken..   Ey mukaddes Kitap, ey ezelî nûr, Ey iklimi ziyâ, etrafı huzûr; Son demde bir kere daha ne olur, Ağar, ışık karanlığı boğarken!   Bahar olmasa da sonbahar olsun, Her taraf tekmil âvâzınla dolsun; Namın yeniden her yanda duyulsun! Şu fâni ömürlerimiz biterken...   Nûrdan çehrendeki bu nikâp da ne? Güneşlere taç giydiren ışıkken. Hep hicranla bunca yıl bunca sene Geçmiş gidiyor biz bahar beklerken...   Doğ rûhlara arştan gelen bürhanla! İnlet dört bir yanı altın sadânla! Hayat üfle sihirli râyihanla! Hak adına üfü

Hikmet Bir Nurdur

  Hikmet Bir Nurdur Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar.” (Bakara, 269) Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurdular: “Bir kul dünyâya karşı zâhid olduğu zaman Allah onun kalbinde hikmeti bitirir, diline hikmeti konuşturur, ona dünyanın ve nefsinin ayıplarını gösterir. Bir kardeşinizin zühd yolunu tuttuğunu görürseniz ona yakınlaşın ve onu dinleyin. Çünkü ona artık hikmet verilmiştir.” (Deylemî, Hadis no: 6217) Hikmet ilham ile vesveseyi birbirinden ayıran bir nurdur. Bu nur kalbde tefekkür ve ibretten meydana gelir. Tefekkür ve ibret ise hüzün ve açlığın bıraktığı mirastır. Hikmet ehli birisi şöyle demiştir: “Bedenlerin azığı yiyecek ve içecekler, aklın ise hikmet ve ilimdir. Kula dünyâda verilen en üstün şey hikmet, âhirette verilecek en üstün şey ise rahmettir. Bedenler için tıp ilmi ne kadar mühim ise, ahlak için hikmet de o kadar mühimdir.” H

Çalap Nurdan Yaratmış

Çalap Nurdan Yaratmış Çalap nurdan yaratmış, Canını Muhammed’in. Âleme rahmet saçmış, Adını Muhammed’in. Muhammed bir denizdir, Âlemi tutup durur. Yetmiş bindir peygamber, Gönlünde Muhammed’in. Hakk’ın aslanı Ali, Sağında Muhammed’in. Hasan ile Hüseyin, Solunda Muhammed’in. Yunus Emre’m âşıktır, Eksiklidir miskindir. Her kim bilmez mahrumdur, Aşkını Muhammed’in. Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Kalbimizdeki Nur

Kalbimizdeki Nur Kalpteki nur… Muazzam mefhum nur… Işığın ötesi… Işık, nurun belki ayak izi; kendisi değil… Işık ne kadar harikalaşırsa harikalaşsın bir madde parçası. Işığın izini verip de kendisinin göstermediği şey; nur! Denilebilir ki ışık nurun gölgesi. Kalbimizde bir nur var, ruh işte budur; o nur olmasa hiçbir şey mümkün olamaz. Göz onunla görüyor, kulak onunla duyuyor, insan o nurla seziyor, düşünüyor ve hareket ediyor. İnsana basit gibi gelen bu ifade çile çekenler için ne büyük mana ifade eder. Kuran’da Allah kendisini “Semaların ve Arzın Nuru” olarak ifade eder. O nurun ötesi… Çünkü hiçbir şey O değildir. O’ndandır. Ama O değildir. Ruhu, ruhla ruhi sezişle izah ediyoruz. Yoksa bu davayı akılla çözmenin imkânı yok. Bütün ilahi sırlar ruhta… Bu işin de en büyük kahramanları tasavvuf ehli… Onlar ruhun topoğrafyasını bir harita katiyyeti ile çıkarmışlardır. Ruh, ilahi nurdan bir akis olunca insanda azim bir mesuliyet doğuyor. Allah’ın emanetini yerine koyma me

Nur Duası دُعَای نُور

Nur Duası   دُعَای نُور اللَّهُمَّ اجْعَلْ فِي قَلْبِي نُورًا، وَفِي لِسَانِي نُورًا، وَاجْعَلْ فِي سَمْعِي نُورًا، وَاجْعَلْ فِي بَصَرِي نُورًا، وَاجْعَلْ مِنْ خَلْفِي نُورًا، وَمِنْ أَمَامِي نُورًا، وَاجْعَلْ مِنْ فَوْقِي نُورًا، وَاجْعَلْ وَمِنْ تَحْتِي نُورًا اللَّهُمَّ أَعْطِنِي نُورًا . Okunuşu: Allahümmec’al fî kalbî nuren, vefî lisânî nuren, vec’al fî sem’î nuren, vec’al fî basarî nuren, vec’al min halfî nuren, ve min emamî nuren, vec’al min fevkî nuren, vec’al vemin tahtî nuren, Allahümme a’tî nuren. Anlamı: “Allah’ım! Kalbimde bir nûr kıl! Dilimde bir nûr kıl! Kulağımda bir nûr kıl! Gözümde bir nûr kıl! Arkamda bir nûr kıl! Önümde bir nûr kıl! Üstümde bir nûr kıl! Altımda bir nûr kıl! Allah’ım! Bana bir nûr ver!..” Fazileti: İbadetin özü olan duanın, yeri ve zamanı yoktur. istediğimiz her yerde dua edebiliriz,   yürürken, arabada, yolculukta otururken,koşarken ve her ne yapıyor olursanız olun her şekilde dua edebiliriz. Bu demek değil ki ben oturayım a

Edep

Edep Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan, Giy ol tacı, emin ol her belâdan… Mevlâna Celaleddin Rumî Kuddise Sirrûh Hazretleri, Mesnevî’sinde şöyle diyor “Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur. Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz. Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.” Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.” Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir. Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır. Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır. Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel korumaktır Edep, hayâlı ve vefalı olmaktır. Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır. Kısaca edep, güzel ahlâktır. Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir. Kalpte ne varsa, yansıyan odur... Ahlâk, kalbin içindeki şeylerin dışa yansımasıdır. H