Kayıtlar

der etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gör Zâhidi Kim Sâhib-i İrşâd Olayım Der

  Gör zâhidi kim sâhib-i irşâd olayım der Dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der   Meyhânede ister yıkılup olmağı vîrân Bîçâre harâb olmadan âbâd olayım der   Elden komasun câm-ı meyi gül gibi bir dem Her kim ki bu gamhânede dilşâd olayım der   Bir serv-kadün bende-i efgendesi olsun Âlemde o kim gussadan âzâd olayım der   Ömrün geçirüp kûh-ı belâda dil-i şeydâ Berhem-zen-i hengâme-i Ferhâd olayım der   Vasl istemeyüp hicr ile hoş geçdügi bu kim Miskîn gam-ı cânâneye mu‘tâd olayım der   Gezdi yürüdi bulmadı bir eglenicek yer Min-ba‘d yine âzim-i Bağdâd olayım der   Bağdâd sadefdür güheri dürr-i Necef’dür Yanında anun dürr ü güher seng-i hazefdür   Bağdatlı Ruhi Kuddise Sirrûh

Her Derdin Çaresi Vardır

  Her Derdin Çaresi Vardır   Sual: Bazen sıkılıyoruz, başımıza bir bela geliyor veya bir şeyden korkuyoruz, borcumuzu ödeyemiyoruz. Bunlardan kurtulmak için okunacak bir dua var mıdır? CEVAP İslam âlimleri buyuruyor ki:   Her derdin çaresi vardır. Allahü Teâlâ çaresiz dert yaratmamıştır. Yaşamak ve mal sahibi olabilmek gibi dünya nimetlerinin hepsi için sebepler yaratmıştır. Sebebine yapışmayan bu nimetlerden elbette mahrum kalır. Ahiret nimetlerine kavuşmak da böyledir. Mesela tembelliğin ilacı namaz kılmaktır. İnsan maruz kaldığı şeylere karşı gafil olmayıp çaresine bakmalıdır. Birkaç örnek verelim:   1- Bir belaya maruz kalan, neden Yunus aleyhisselâmın okuduğu “ Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn” duasını okumaz ki? Hâlbuki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:   “ Birinize dert ve bela gelince, Yunus Peygamberin duasını okusun! Allahü teâlâ onu muhakkak kurtarır.” (Tirmizi)   “ La ilahe illa ente, sübhaneke inni k...

Halk Ne Der, Hak Ne Der?

Halk Ne Der, Hak Ne Der? Akıllı ve şuurlu bir Müslüman: “Kişisel menfaatlerim ne der!” , “Halk ne der!” değil; “Hak ne der! Huzuru Mahşerde bunun hesabını nasıl veririm?”  kaygısı taşır. Allah’ü Teâlâ’nın da devamlı suretle o iş ve ameli gördüğünü ve sağ ve sol omuzundaki yazıcı meleklerin kayıt altına aldığını hatırından çıkarmaz. Bundan dolayı sadece ve sadece: Beni kimse ilgilendirmez! "Allah’ü Teâlâ ne der?" Ben ona bakarım! kaygısı taşır. Her işinde, her davranışında, her nefesinde; aklıyla, zihniyle, basiretiyle, her şeyiyle, ezeli ve ebedi kuşatan bir ilmin sahibi Allah’ü Teâlâ’ya vereceği hesabı düşünür. "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah’ü Teâlâ çoğunu affeder." (Şûra, 30) İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şefkatlidir. Bakara 207 Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer yine de yan çizerseni...

Efendimiz'den Günümüze Mesaj Yüklü Örnekler...

Efendimiz'den Günümüze Mesaj Yüklü Örnekler... Resulü Ekrem Efendimiz'in Sallallahü Aleyhi Vesellem hizmetinde bulunan Enes Radiyallahü Anh, hatıralarını anlatırken şöyle der: -Bir terzi Rasulullah’ı Sallallahü Aleyhi Vesellem yemeğe davet etmişti. Ben de beraber gittim. Eve girdiğimizde sofrayı ortada hazır bulduk. Arpa ekmeği, güneşte kurutulmuş et ile kabak ve bir de çorba vardı. Oturup yemeği birlikte yedik. Hadis âlimleri, Hz. Enes'in anlattığından çıkardıkları hükümleri şöyle sıralarlar: 1- İnsan kendisinden aşağı görüntüde olanların davetine icabet etmelidir. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem de sıradan bir terzinin davetine icabet buyurmuş, aileyi memnun etmiş, bir ayırımda bulunmamıştır. 2- Davetlere Efendi hizmetçi ile işveren de işçisiyle gidebilir, sofraya birlikte oturabilirler. Nitekim Efendimiz hizmetçisi Enes ile gitmiş, sofraya birlikte oturmuşlardır. Yeter ki, bu kimseler münasip terbiye almış, adab-ı muaşereti öğrenmiş olsunlar. Hz. Ene...