Kayıtlar

Devlet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İsrailli Bakandan 'Vadedilmiş Topraklar' İtirafı!

İsrailli Bakandan 'Vadedilmiş Topraklar' İtirafı!   İsrailli Bakandan 'Vadedilmiş topraklar' itirafı! Smotrich ağzındaki baklayı çıkardı. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, "Ürdün'ü, Suudi Arabistan'ı, Mısır'ı, Irak'ı, Suriye'yi ve Lübnan'ı kapsayan bir Yahudi devleti istediğimizi çok açık söylüyorum" ifadesini kullandı.   İsrail kabinesinin ırkçı isimlerinden Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, gündeme bomba gibi düşen açıklamalarda bulundu.   Gözünü Lübnan'a Çevirdi Gazze ve Batı Şeria'dan sonra yönünü Hizbullah bahanesiyle Lübnan'a çeviren gözü dönmüş cani ordusu, burada da sivillere yönelik ölümcül saldırılar düzenliyor. Dünya, Hizbullah liderlerini hedef alıyoruz deyip yüzlerce sivili katleden terör devletine karşı aynen Gazze'de olduğu gibi sessizliğini koruyor.   "Vadedilmiş topraklar" hayali kuranlardan biri de İsrail'in Maliye Bakanı Bezalel Smotrich...   İsrail Ulusal Güve...

İmdat, Boğuluyorum

Resim
İmdat, Boğuluyorum   Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş: “- İmdat, Boğuluyorum! Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış. O sırada yakınlardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış. Bürokrat: "- Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" diye bağırmış. Köylü: "- Geçmiş olsun!" demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek. Bürokrat paniklemiş ister istemez: "- Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış… Köylü: "- Olmaz, sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur!" Bürokrat: "- Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurla. Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş: "- Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğ...

Ertuğrul Gazi Ve Devlet-İ Âliyye

  Ertuğrul Gazi Ve Devlet-İ Âliyye   Müneccimbaşı (Buradaki “müneccim”, “falcı-büyücü” anlamında değil, astronom, yani “gökbilimci” anlamındadır) Ahmed Dede Efendi, Osmanlı Devleti’ni kuranları şöyle anlatıyor:   “Bil ki, bu devleti kuranlar, tarihin en haşmetli ve en büyük hükümdarlarıdır. Çok hayır yaparlar, çok ihsanda bulunurlar. Dâimâ adâletle hükmetmişler, kılıçlarının hakkı, mızraklarının meyvesi olarak bu devleti kurmuşlar ve büyütmüşlerdir.”   Fransız tarihçi Fernand Grenard ise Osmanlı Devleti’nin kuruluş safhasını, “İnsanlık tarihinin en hayrete değer ve en büyük olaylarından biri” olarak görmek gerektiğini belirtiyor.   Bu oluşun temellerini atan isim, Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’dir (çok net olmamakla birlikte, Ertuğrul Gazi’nin babası Gündüz Alp, Gündüz Alp’in babası ise Kaya [Kayı] Alp’tır. Bunlar Kayı Aşireti’nin beyleridir).   Kendisi Osmanlı padişahları arasında sayılmamakla birlikte, Ertuğrul Gazi,Kayı Aşireti’...

Hayme Ana’nın Yüreğindeki Devlet

Hayme Ana’nın Yüreğindeki Devlet (Her Müslüman’ın kesinlikle okuması gereken bir yazı)   Kayı Boyu’nun lideri Gündüz Alp’in ölümü üç yetişkin (Sungur Tekin, Gündoğdu ve Ertuğrul-Dündar henüz küçük yaşta olduğu için seçim dışı kalıyordu) oğullar arasından birinin “Bey” olarak seçilmesini gerektiriyordu... İşi zordu: Çünkü seçilecek olanın, aşireti devlete taşıyacak kalite ve kapasitede olması gerekiyordu. Hayme Ana bu tercihte birinci derecede rol oyanayacaktı. Yanında yer alan “Ak Saçlılar Meclisi” ikinci derecede sorumluk sahibiydi. Hayme Ana yetişkin oğullarını tek tek çağırıp sordu: “Seni aşirete bey yaparsak, aşireti nereye götüreceksin?” Sungur Tekin ile Gündoğru Beyler yaklaşık olarak aynı cevabı verdiler: “Geri dönelim. Moğol istilâsı sebebiyle terk etmek zorunda kaldığımız topraklarımıza kavuşalım. Eski topraklarımızda çiftçilik ve hayvancılık yapar, geçinir gideriz.” Ufukları çiftçilik ve hayvancılıkla sınırlıydı. Hayme Ana, son bir umutla Ertuğrul’u ...

Öğüt İsteyen Devlet Başkanına...

Halife Ömer bin Abdülaziz Rahmetullahi Aleyh Sâlim bin Abdullah, Reca bin Hayve ve Muhammed bin Kaba Rahmetullahi Aleyhum’dan öğüt isteyince: “Yarın kıyamet gününde azaptan kurtulmak istiyorsan; Müslümanların yaşlılarını baban yerine koy, gençlerini kardeş kabul eyle, çocukları kendi çocukların gibi düşün! Kadınları ise kız kardeşin ve annen gibi kabul eyle. Onlara; ana, babana, kardeşine ve çocuklarına yaptığın gibi muamele eyle” buyurdular. Şimdi böyle devlet başkanı da böyle öğüt verecek din adamı da kalmadı…

Nicelik Önemli Değil, Nitelik Önemli…

                          Mao zamanında; Kızıl Çin Devlet Başkanı Mao Zedung’a demişler ki:             “- Dünya’yı Yahudiler yönetiyor!”             “- Mao Zedung Yahudiler kaç kişi ki?” demiş.             “- (O zaman ki nüfusa göre) Dünya da toplam 13-14 Milyon Yahudi var!” demişler.             Mao Zedung demiş ki:             “- Hangi otelde kalıyorlar…”             Gerçi bu bir fıkra ama Mao’nun Kızıl Çin’in kalabalık nüfusuna güvenerek Yahudiler’i küçümsediği anlatılıyor.             İşin gerçeği; Nicelik önemli değil ...

Yürü Yürü

  Yürü Yürü   Ey Türk gençliği dava sana emanet, Yükselsin milletim yaşasın devlet. Bu umut bu cevher sendedir elbet. Yürü yürü yürü kaldığın yerden, Bayrağı eline aldığın yerden…   Doğrulara yardımcıdır yaradan, Bu kervan yoruldu sanmasın nadan. Atılan adımı geri almadan. Yürü yürü yürü kaldığın yerden, Bayrağı eline aldığın yerden…   Polatoğlu bunda çile çok olur, İman şahlanırsa küfür yok olur. Alnın açık olur yüzün ak olur. Yürü yürü yürü kaldığın yerden, Bayrağı eline aldığın yerden…   Yusuf Polatoğlu

Devlet Zulmetse Bile Onlarla Savaşmak Haramdır

  Devlet Zulmetse Bile Onlarla  Savaşmak Haramdır   Bab İsmi: Emirler (Başkanlar)'ın dine ters olarak yaptığı şeyleri reddetmenin Farz olması ve Namaz ve diğer Dini görevleri yerine getirdikleri sürece Onlarla savaşmanın haram olması   الخامِسُ: عَنْ أُمِّ المُؤْمِنِينَ أُمِّ سَلَمَة هِنْدٍ بنتِ أَبِي أُمَيَّةَ حُذيْفَةَ رضي اللَّه عنها ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أنه قال: «إِنَّهُ يُسْتَعْملُ عَليْكُمْ أُمَراءُ فَتَعْرِفُونَ وتنُكِرُونَ فَمِنْ كَرِه فقَدْ بَرِىءَ وَمَنْ أَنْكَرَ فَقَدْ سَلِمَ ، وَلَكِنْ منْ رَضِيَ وَتَابَعَ » قالوا: يا رَسُولَ اللَّه أَلاَ نُقَاتِلُهُمْ ؟ قَالَ: «لاَ، مَا أَقَامُوا فِيكُمْ الصَّلاَةَ» رواه مسلم   Ümmü Seleme Radıyallahu Anha naklediyor: Allah Resulu Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle dedi:   Sizin üzerinize birtakım emirler, yöneticiler tayin olunacaktır. Onların dine uygun olan işlerini iyi bulur, uygun olmayanlarını ise hoş karşılamaz, tenkit edersiniz. Kim hoş karşılamaz, kerih görürse günahda...

Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları

  Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları   Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur: Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in (yol) ağırlığı (eşyâsı) üzerinde bekçi (siyâhî) bir kişi vardı. Ona Kerkere denilir. (Bu siyâhî kişi harb edilirken de Peygamber’in binidini tutardı). Kerkere (günün birinde) öldü. Ölünce de Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Bu adam cehennemdedir!” buyurdu. Ashab: “- Acabâ neden ki?” diye bakmağa gittiler. Onun (terikesinde) ganîmet malından çalınmış bir aba buldular.   Kaynak: Buhari Sahih-i Buhari (No.1283)

Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları (1)

  Ganîmet Ve Devlet Malına Hıyânet Edenlerin Cezâları (1)   Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğu rivâyet olunmuştur. Bir kere Nebî Sallallahü Aleyhi Vesellem, aramızda (hitâbete) kıyâm etti de ganîmet (ve devlet) malına hiyânet hakkında söz söyledi. Ve hıyânet (in fenâlığını) büyüttü, hükmünü îzâh etti de buyurdu ki: “- Sakın sizden biriniz kıyâmet gününde omuzunda (ganîmet) koyun (avaz avaz) meleyerek, öbürünün omuzunda (ganîmet) at (yem ister gibi) homurdayarak (Arasat meydanında) benimle yüzleşmesin! (Bu yüz karası) âhırette bana: “- Yâ Resûla’llah, bana yardım et! diye yalvaracaktır. Ben de ona: “- Hakkında hiç bir sûretle şefâat etmeğe muktedir değilim: Ben sana (dünyâda Allah’ın hükmünü) teblîğ ettim! diye cevap vereceğim. Birinin omuzunda da sığır böğürerek bana mülâkî olup: “- Yâ Resûla’llah, meded eyle! demesin! Ben ona da: “- Senin için hiç bir vechile şefâat etmeğe muktedir değilim; çünkü ben sana (dünyâda) Allah’ın hükmünü ...

Kişi Devlet Malından Bir Hırka Bile Aşırsa Şehit Olur mu?

  Kişi Devlet Malından Bir Hırka Bile Aşırsa Şehit Olur mu?   "Devlet malından bir hırka bile olsa aşıran, çalan şehit olmaz!" diye bir hadis var mıdır?” Bu anlamda hadisler bulunmaktadır. Hazret-i Ömer Radiyallahü Anh’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “- Hayber savaşının vukû bulduğu gün Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellemin ashâbından birkaç kişi gelerek: “- Filân şehit, filân şehittir!” dediler. Nihayet bir kişinin yanına vararak: “- Bu da şehittir!” dediler. Bunun üzerine Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Hayır! Ben onu aşırdığı bir hırka yahut yağmurluktan dolayı cehennemde gördüm.” buyurdu. (Müslim, Îmân 182. Ayrıca bk. Dârimî, Siyer 48.) Ebu Hüreyre Radiyallahü Anh’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: “- Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ile birlikte Hayber savaşına çıktık. Allah da bize fethi müyesser kıldı. Ganimet olarak altın ve gümüş almadık. Sadece eşya, yiyecek ve giyecek aldık. Sonra Vâdil-kurâ’ya çekildik. R...

Devlet Başkanı Çocuğuna Bayramlık Elbise Alamadı

Devlet Başkanı Çocuğuna Bayramlık Elbise Alamadı Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken, bir bayram günü, bütün Eshâb-ı güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” evlâdlarına hâllerine uygun olarak, bayramlık elbiseler aldılar. O bayramda, hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” çocuğunun elbisesi eski idi. Diğer çocukların elbiseleri yeni idi. Çocukluk sebebi ile olacak ki, onunla bir mikdâr istihzâ etdiler. Hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” oğlu kendisi ile istihzâ etdiklerini anlayınca, ağlıya ağlıya babasının huzûruna geldi. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” oğlunu ağlar şeklde görünce, sebebini sordular. O da çocuklar ile arasında geçen hâdiseyi babasına anlattı. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” da oğlunu böyle mahzûn ve gamlı görünce, kalbden acıyıp, şefkat ve merhametinden, beytül-mâl emînini huzûruna çağırdı. Dedi ki: “- İyd-i şerîf [bayram] gelmekte olup, herkes çocuklarına yeni elbise aldılar. Bizim oğlumuzun elbisesi eski olmakla, diğ...

Eğer Allah, Sonra da Osmanlı Devleti Olmasaydı…

Resim
Eğer Allah, Sonra da Osmanlı Devleti Olmasaydı… Libyalı İslam Tarihi Profesörü Ali Muhammed Sallabî’nin bir televizyon konuşmasından alınan bir bölüm; tercümesi ve aslı; "Tarih tekerrür ediyor, ders alın ey akıl sahipleri: Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı Arap Yarımadası şimdi bir Portekiz ya da İspanya sömürgesi olurdu. Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti olmasaydı, Kuzey Afrika şimdi bir Hıristiyan toprağı olurdu. Eğer Allah, sonra da Osmanlı Devleti ve onun şerefli, mücahid, yüce sultanları olmasaydı, Araplar şu anda ya Hıristiyan ya da Şii olurlardı. Bu geniş Arap toprakları muhtemelen Portekiz, İspanya, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İtalya’ya bağlı silme Hıristiyan bölgeler ve eyaletler olurdu. Diğer bazı bölgeleri de İran’a ve Farslara bağlı vilayetler olurdu. Şunu bilelim ki, Osmanlı’nın; 1517 ile 1917 yılları arasında Portekiz, Hollanda ve İngiltere işgallerine karşı Yemen’i, Haremeyn’i Mekke’yi ve Medine’yi savunurken verdiği kayıplar ve ...

Kutadgu Bilig'de Devlet Adamına Nasihatler...

Resim
Kutadgu Bilig'de Devlet Adamına Nasihatler...