Kayıtlar

Kavuşma etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Vuslat

Vuslat   Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı, Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı...   Gördükleri rüya ezeli bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka. Bülbülden o eğlencede feryat işitilmez; Gül solmayı; mehtap, azalıp gitmeyi bilmez...   Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi... Zenginler o cennette fakirlerle müsavi; Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler, Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.   Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa, Dalmışsa O'nun saçlarının rayihasıyla, Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.   Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık Bir mucize halinde o gözlerdendir artık. Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur Zira susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.   İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan... Bir sır gibidir az çok ilah olduğumuzdan. Onlar

Likaullah (Allah’ü Teâlâ’ya Kavuşma)

Resim
Likaullah (Allah’ü Teâlâ’ya Kavuşma) “Likâ”: Kavuşmak, buluşmak ve görüşmek manalarına gelen Arapça bir kelimedir. Özellikle tasavvuf ıstılahı olarak çokça zikredilen “likâullah” tabiri ise; Allah’ü Teâlâ’ya kavuşmak, Cenâb-ı Hakk’ın vuslatına ermek ve Cennet’te “Cuma Yamaçları”ndan Mevlâ-yı Müteâl’in o güzellerden güzel cemaliyle şereflenmek demektir. Belki de en büyük sabır; likâullaha aşk-u iştiyak ile yanıp tutuşan ama henüz “gelebilirsin” davetini almadığından dünya zindanına katlanan hakikat âşıklarının vuslata karşı dişini sıkıp dayanma sabrıdır. Sürekli öteler iştiyakıyla nefes alıp veren Hak dostlarının, vazifelerini tamamlayana kadar dünya hayatına katlanmaları ve gönüllerindeki vuslat arzusunu mesuliyet duygusuyla bastırmaları en zor sabırdır… (Alıntı)

Sevenlerin Kavuşması, Ayrılıkların Sona Ermesi İçin Dua

Sevenlerin Kavuşması, Ayrılıkların Sona Ermesi İçin Dua رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ ﴿٨﴾  Okunuşu: Rabbena la tuziğ kulubena ba'de iz hedeytena veheb lena min ledunke rahmeh, inneke entel vehhab. Anlamı: Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi eğritmek, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lutfu en bol olan yalnız sensin. Kaynak: (Âli İmrân Sûresi ayetler; 8)