Kayıtlar

Efendiler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sahabe-i Kiram Efendilerimiz Nasıl Namaz Kılardı?

  Büyüklerin namazdaki halleri bizlere onları örnek alma ve namazlarımızı güzelleştirme gayreti verir, teşvik eder. Bugün sahabe efendilerimizin nasıl namaz kıldıklarıyla ilgili örnekler vereceğiz. Ta ki, namazlarımızı gözden geçirelim, nefis muhasebesi yapalım ve onları modellemek için çırpınalım.   Peygamber Efendimizi Sallallahü Aleyhi Vesellem rehber edinen ashabının ve İslâm büyüklerinin namaz kılışı çok muhteşemdir.   Abdullah ibn-i Mes’ud Radiyallahü Ahn namaza kalktığında Allah’ü Teâlâ korkusundan iki büklüm olur, namaz kılarken evdekilerin konuşmalarını bile duymazdı. Hz. Ali Efendimizin Radiyallahü Ahn namaz vakti girdiğinde hâli değişir, rengi atar ve titrerdi. Sebebi sorulduğunda şöyle derdi:   – Bilmez misiniz ki bu vakit, Allah’ü Teâlâ’nın yerlere ve göklere teklif edip de onların yüklenmekten kaçındığı bir emanetin eda vaktidir. Ben bu emaneti yüklenmiş bulunuyorum. Yüklendiğim bu İlâhî emaneti en güzel şekilde eda edip edemeyeceğimi de bilmiyorum…  

Biz Kardeşiz Efendiler

  Biz Kardeşiz Efendiler   Dargınlıklar sona ersin, Biz kardeşiz efendiler. Sevgi tohumu yeşersin, Biz kardeşiz efendiler.   N’olur bir dakika durun, İlk darbeyi nefse vurun. Kitaba, sünnete sorun, Biz kardeşiz efendiler.   Bozulursa niyetimiz, Heba olur heybetimiz, Elden gider devletimiz, Biz kardeşiz efendiler.   Nerden çıktı senlik benlik? Münafıklar eder şenlik. Son bulmasın bu yârenlik, Biz kardeşiz efendiler.   Dağılmasın dirliğimiz, Bozulmasın birliğimiz, Daim olsun varlığımız, Biz kardeşiz efendiler.   Kini baştan savmalıyız, Muhabbeti övmeliyiz, Allah için sevmeliyiz, Biz kardeşiz efendiler.   Bükülmesin bileğimiz, Yıkılmasın direğimiz, Ayrılmasın yüreğimiz, Biz kardeşiz efendiler.   Haykıralım dört bir yana, Duyuralım tüm cihana: Kalû belâ’dan bu yana Biz kardeşiz efendiler.   Bestami YAZGAN  

Canlara Kıymayın Efendiler…

Canlara Kıymayın Efendiler… Kâinatın yaratıcısı yüce Allah, zaman ve mekânla kayıtlı olmadığı (münezzeh) gibi, bütün günler ve geceler de O’na aittir. Belli gün ve gecelerin, belli şeylere tahsis edilmesinin çok da anlamlı olmadığını düşünüyorum. Fakat yine de bu makalemi "anneler günü" vesilesi ile Türkiye’nin " akla ziyan " ortamından bir nebzecik de olsa sıyrılıp bir annenin yavrusuna yazdığı mektuptaki satırlara bırakmak istiyorum. "Yavrum! Bedenimde olduğunu ilk fark ettiğimde, beni ve babanı nasıl bir tarifi imkânsız sevince boğduğunu bir bilsen... Sen, bana ait olan her şeyi paylaşarak gelişip, minik bir insan hüviyetine büründükçe, sana olan sevgim de günden güne kat be kat arttı. İlk tekmelerini karnımda hissettiğimde, bir an evvel seni kollarıma alabilmek için sabırsızlandım. Sen doğmadan evvel yüzünü, kokunu, sıcaklığını hissetmesem bile hesapsız, karşılıksız bir sevgi yerleşmişti yüreğime. Yatağın, minik giysilerin, oyuncakların dâhi