Kayıtlar

Ebû Hüreyre etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh’ın Dîni Öğrenmek İçin Sergilediği Cesaret

Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh’ın Dîni Öğrenmek İçin Sergilediği Cesaret Ebû Hüreyre Radiyallahü Anh, Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e hiç kimsenin sormaya cesâret edemediği şeyleri sormak huşusunda son derece cesur davranır, hiç çekinmezdi. Bir gün Fahr-i Kâinât Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’e: “Yâ Rasulullah! Nübüvvetle alâkalı ilk gördüğünüz alâmet nedir?” diye sordu. İki cihânın saâdet rehberi olan Allah Resûlü Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “Ey Ebû Hüreyre! Mâdem sordun, söyleyeyim. Ben on yaşlarındayken birgün sahrâda idim. Başımın üstünden gelen bir sesle irkildim. Bir adam diğerine sordu: “Bu, O mudur?” Öteki cevap verdi: “Evet, bu O’dur.” O zamâna kadar hiç kimsede görmediğim yüzler, kimsede bulmadığım rûhlar ve hiç kimsede görmediğim elbiselerle karşıma çıktılar. Yürüyerek bana doğru gelen o iki adamdan her biri, bir kolumdan tuttu, fakat dokunduklarını Hiç hissetmedim. Biri arkadaşına: “Haydi O’nu yere yatır!” dedi. Beraber

58 Hadis-i Şerif

58 Hadis-i Şerif ١) عَنْ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ، يَقُولُ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ: " إِنَّمَا الْأَعْمَالُ بِالنِّيَّاتِ، وَإِنَّمَا لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ لِدُنْيَا يُصِيبُهَا أَوِ امْرَأَةٍ يَنْكِحُهَا فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ" 1- Mü’minlerin emîri Ebû Hafs Ömer ibni Hattâb radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi: “Yapılan işler niyetlere göre değer-lenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Niyeti Allah’a ve Resulüne hicret olanın hicreti Allah’a ve Resulüne olur. Hicretteki niyeti bir dünyalığı elde etmek veya bir kadınla evlenmek olan kimsenin hicreti de ona göre değerlenir. Hülasa herkes ne için hicret etmiş ise hicrteti de ona göre değer bulur.” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41, Müslim, İmâret 155) ٢) عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ قَالَ الن

100- Hadis-İ Şerif 2

100- Hadis-İ Şerif 2 ١- أقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ، فأكْثِرُوا الدُّعَاءَ  “Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın.” [Müslim, Salât ٢١٥ , ( ٤٨٢ ); Ebû Dâvud, Salât ١٥٢ , ( ٨٨٥ ) ٢- مَا منْ دَعْوَةٍ أسْرَعُ إجَابَةً مِنْ دَعْوَةِ غَائِبٍ لِغَائِبٍ  “İcâbete mazhar olmada gâib kimsenin gâib kimse hakkında yaptığı duadan daha sür’atli olanı yoktur.” [Tirmizî, Birr ٥٠ , ( ١٩٨١ ), Ebû Dâvud, Salât ٣٦٤ , ( ١٥٣٥ ); Müslim, Zikr ٨٨ , ( ٢٨٣٣ ) ٣- مَنْ لَمْ يَسْألِ اللّه يَغْضِبْ عَلَيْهِ  “Allah Teâla Hazretleri kendisinden istemeyene gadap eder.” [Tirmizî, Daavât ٣ , ( ٣٣٨٠ ); İbnu Mâce, Dua ١ , ( ٣٨٢٨ ) ٤- أَحَبُّ اسْمَاءِ إلى اللّهِ تعالَى عبدُاللّهِ وعبدُ الرحمنِ  “Allah’ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman’dır.” [Müslim,Ebu Davud,Tirmizi] ٥- رضى الربِّ في رضى الْوَالِدِ، وسخطُ الربِّ في سخطِ الوَالِدِ  “Allah’ın rızası babanın rızasından geçer. Allah’ın memnuniyet