Kayıtlar

Ocak 16, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Paylaşılamayan Velî

Paylaşılamayan Velî Mar’uf-ı Kerhi Hazretlerini sadece Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da çok sever. Bir defasında bunlardan biri gelir, “çocuk sahibi olabilmek” için dua ister. Büyük veli bir fırsatını bulup onu zarif bir şekilde İslâm’a davet eder. Adam “İyi ama” der, “ben buraya din değiştirmeye gelmedimki. İstediğim sadece bir evlad” - Allah sana hayırlı bir evlad nasip etsin. Onun elinden imana gelesin. Çok geçmez, adamcağızın çok akıllı bir oğlu olur. Okul çağı gelince onu kilise mektebine gönderir. Rahip ilk gün teslisi anlatır ama çocuk bir tuhaf olur. “Hayır” der, “kalbim daralıyor, dilim söylemiyor.” -Tamam, bunları sonra konuşuruz. Şimdi alfabeye geçelim. Haydi bana harfleri oku. Çocuk bir şiir okur ki ilk beyit elif, beyle başlar son beyit lamelif, ye ile biter. Her mısra Allahü teâlânın sıfatlarını ve Muhammed Aleyhisselamın meziyetlerini anlatır ki sanatlarla doludur. Çocuk, alfabeyi bitirip devam eder. “Ağlatan, güldüren, öldüren, dirilten Allah’a

Beddua Yerine Dua...

Beddua Yerine Dua... Ma’rûf-ı Kerhi Hazretleri bir gün talebelerini toplar Dicle kenarındaki hurmalıklara çekilir sohbet ederler. Bu esnada nehirden bir kayık geçer. İçinde birkaç bıçkın genç. Hem içki içerler, hem şarkı söylerler. Bir ara hepten şirazeden çıkar, naralar atarlar. Talebeler bu edepsizliğe çok bozulur. Hatta içlerinden bazıları “Ah şu kayık bir devrilse de” derler, “günlerini görseler”. Ardarda patlayan kahkahalardan ders yapılamaz olunca mübarek o yana döner. Ellerini açar ve “Ya Rabbi” der, “Sen bu kullarını dünyada neşelendirdiğin gibi ahirette de neşelendir. Onlara hidayet ve istikamet nasip eyle.” İşte tam o sıra gençlerden biri sahildeki sohbetin farkına varır, arkadaşlarını uyarır. Mübareği görünce derlenir toparlanırlar. Hatta sazlarını kırar, destileri suya atarlar. Mahçup mahçup gelir Şeyh Mar’uf’un ellerine kapanırlar. O günden sonra sohbetin müdavimlerinden olurlar. (Alıntı)

Bayram Edilecek Nimetler

Bayram Edilecek Nimetler Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bayram edilecek nimetler çoktur. Önce, insan yaratıldığımıza mı bayram edelim, eli ayağı düzgün yaratıldığımıza mı bayram edelim? Allahü teâlâ bizi bir İslâm ülkesinde dünyaya getirdiği için mi bayram edelim? Yetmiş bin türlü itikadın kol gezdiği bir dönemde, Ehl-i sünnet vel-cemaat itikadını bize nasip ettiği, yani bizi seçtiği için mi bayram edelim? Ehl-i sünnet âlimlerini, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi mübarek bir zatı, sevgili bir kulunu tanıttığı, kitaplarına kavuşturduğu için, binlerce büyük zatın mübarek sözlerinden toplanmış, birçok çiçeklerden toplanıp bal gibi hazırlanmış olan, kıymetli eserlerini görmek, tanımak nimetine kavuştuğumuz için mi bayram edelim? Büyükler buyurdu ki: (Eğer Allahü teâlâ bir kuluna, sevdiği bir kulunu tanıştırmışsa, ona her şeyi vermiştir. Bu, Eshab-ı kiramın Cenâb-ı Peygamberi tanıması gibidir. Allahü teâlâ bir kuluna iki şeyi vermişse, üçüncüsünü istemeye hakkı yoktur: 1- Ehl-i sü

Altı Şeyden Çok Korkmalıyız 2

Altı Şeyden Çok Korkmalıyız 2 İftara doğru M. SAİD ARVAS Hazreti Osman (radıyallahü anh) Hulefa-i Raşidin'in üçüncüsü, cennetle müjdelenenlerden ve meleklerin bile kendisinden hayâ ettiği mübarek bir zattır. Bir gün şöyle buyurdu: “Mü'min altı şeyden çok korkmalıdır. Ona göre kendini hazırlamalıdır.” 1-     İmansız gitmekten korkmalıdır. Allah korusun, bir insan, imanlı, ibadetle dahi olsa, son nefesini imanla veremediyse, hiçbir kıymeti olmaz İnsanlar dört kısma ayrılır: a- Müslüman bir anne ve babadan dünyaya gelir, Müslümanca yaşar ve imanla son nefesini verir. b- Kâfir bir anne ve babadan dünyaya gelir, imanla şereflenir, imanla dünyadan göçer. c- Müslüman anne ve babadan dünyaya gelir, imanını muhafaza edemez, mürted olur ve imansız gider. d- Kâfir bir anne ve babadan dünyaya gelir, kâfir olarak yaşar ve küfür üzere dünyadan ayrılır... İlk ikisi güzel, son ikisi ise felâkettir. Önemli olan son nefestir. Yüce Rabbimizin, üzerimizdeki nimetlerini sa

Mü'min altı şeyden çok korkmalıdır! 1

Mü'min altı şeyden çok korkmalıdır! 1 İftara doğru M. SAİD ARVAS Yüce Rabbimizin, üzerimizdeki nimetlerini saymakla bitiremeyiz. Bizi O yarattı ve yaşatıyor. İmanla şereflendirdi. En büyük nimet, bir insanın son nefesini imanla verebilmesidir. Meleklerin bile kendisinden hayâ ettikleri; Hazreti Osman radıyallahü anh buyuruyor ki: Mü'min altı şeyden çok korkmalıdır. Ona göre kendini hazırlamalıdır: 1- İmansız gitmekten korkmalıdır. Allah korusun, bir insan, imanlı, ibadetli dahi olsa, son nefesini imanla veremediyse, hiçbir kıymeti olmaz. Önemli olan son nefestir. Yüce Rabbimizin, üzerimizdeki nimetlerini saymakla bitiremeyiz. Bizi O yarattı ve yaşatıyor. İmanla şereflendirdi. En büyük nimet, bir insanın son nefesini imanla verebilmesidir. Bundan daha büyük lütuf, bundan daha büyük nimet olmaz. Çünkü insan, nasıl öldüyse öyle haşrolunur. İmanla kabre girebilmek için dünyayı sevmemek lâzımdır. Dünyayı çok seven, ondan ayrılmak istemez. 2- Sol omuzumu

Dostun Dosta Arkasından Ettiği Dua Kabul Olur…

Dostun Dosta Arkasından Ettiği Dua Kabul Olur… Dostun dosta arkasından gıyabında ettiği dua kabul olurmuş, ben dualarıma katıyorum sizleri, sizler de dualarınızda zikredin bizleri… Cami kapısından geçerken ezanın okunduğunu duyan şoför geriye dönüp patronundan izin ister: Beyefendi izin verirseniz ezan okunmuşken şuracıkta namazımı kılsam da yola devam etsek! Der… Patron pek de memnun olmasa da izin verir. Şoför camiye girer, patron da arabanın içinde bekler… Ancak cemaat namazını kılıp çıktığı halde şoför çıkmayınca canı sıkılan patron, arabadan inip caminin avlusuna dalar, pencere camına başını dayayıp içeri bakar ki, şoför ellerini açmış duaya devam ediyor... Camı tıklatarak seslenir: Herkes çıktı ne duruyorsun sen de çıksana! Gelen cevap ibretlidir; bırakmıyor !.. Kim bırakmıyor? Diye sorar patron. Cevap gelir; Seni içeri bırakmayan!.. Bir düşünce sarar patronu ‘seni içeri bırakmayan’ nidası... Hemen orada abdestini alır camiye gi