Altı Şeyden Çok Korkmalıyız 2
Altı Şeyden Çok
Korkmalıyız 2
İftara doğru M. SAİD ARVAS
İftara doğru M. SAİD ARVAS
Hazreti Osman
(radıyallahü anh) Hulefa-i Raşidin'in üçüncüsü, cennetle müjdelenenlerden ve
meleklerin bile kendisinden hayâ ettiği mübarek bir zattır. Bir gün şöyle
buyurdu: “Mü'min altı şeyden çok korkmalıdır. Ona göre kendini hazırlamalıdır.”
1-
İmansız gitmekten
korkmalıdır.
Allah korusun, bir
insan, imanlı, ibadetle dahi olsa, son nefesini imanla veremediyse, hiçbir
kıymeti olmaz
İnsanlar dört kısma
ayrılır:
a- Müslüman bir anne ve
babadan dünyaya gelir, Müslümanca yaşar ve imanla son nefesini verir.
b- Kâfir bir anne ve
babadan dünyaya gelir, imanla şereflenir, imanla dünyadan göçer.
c- Müslüman anne ve
babadan dünyaya gelir, imanını muhafaza edemez, mürted olur ve imansız gider.
d- Kâfir bir anne ve
babadan dünyaya gelir, kâfir olarak yaşar ve küfür üzere dünyadan ayrılır...
İlk ikisi güzel, son ikisi ise felâkettir.
Önemli olan son
nefestir. Yüce Rabbimizin, üzerimizdeki nimetlerini saymakla bitiremeyiz. Bizi
O yarattı ve yaşatıyor. İmanla şereflendirdi. En büyük nimet, bir insanın son
nefesini imanla verebilmesidir. Bundan daha büyük lütuf, bundan daha büyük
nimet olmaz. Çünkü insan, nasıl öldüyse öyle haşrolunur. Ne yersek yiyelim, son
lokmanın tadı kalır ağzımızda. Tatlı ise tatlı, acı ise acıdır.
Bunun önemini
bildikleri için, büyüklerimiz hep Hüsn-ü Hatime'ye (son nefesin imanla
verilmesine) çok dua etmişlerdir.
Hatim dualarında da
çok duyarız: "Ya Rabbi! İmanla, Kelime-i şehâdet getirerek çene kapamamızı
nasip eyle!" Biz de bu duaya bütün kalbimizle âmin diyoruz...
2- Sol omuzumuzda
taşıdığımız meleğin günahlarımızı yazmasından korkmalıyız.
Birçok günahı
çekinmeden işliyoruz. Belki bunun birçoğunun farkında bile değiliz. Fakat onlar
yazılıyor, kaydediliyor, hesabı bir gün sorulacaktır.
Muhammed bin Münkerdir
hazretleri bir gün evinde Kur'an-ı kerim okurken başlar ağlamaya. Ağlamaktan
okuyamaz hâle gelir. Çocukları endişelenirler. Komşularından Ebu Hazım
hazretlerini çağırırlar. "Babamıza biraz teselli verir misiniz?"
diye.
Ebu Hazım gelir, selam
verir ve sorar: "Kardeşim niçin ağlıyorsun? Hane halkını korkuttun?"
O da şöyle cevap verir: "Okuduğum ayet-i kerimede mealen(İnsanlar kıyamet
günü amel defterlerini okuyunca, hiç hesaplarında olmayan günahlarını
görecekler)buyuruluyor, ona ağlıyorum!"
Bunu duyan Ebu Hazım
da onunla beraber başlar ağlamaya... Çocukları derler ki: "Biz seni
babamızı teselli edesin diye çağırdık, sen ise onu daha çok ağlattın!"
3- Yaptığımız
hayırların şeytan tarafından iptal edilmesidir.
Ezeli düşmanımız olan
Şeytan, bize yalnız günah işletmekle kalmıyor, elde ettiğimiz sevaplarımızı da
bir yolunu bulup yok ediyor.
Amellerimize riya
karışırsa ondan hiçbir hayır göremeyiz. Kıyamet günü hesap vermek üzere
getirilen bir âlime; "Nasıl geçirdin ömrünü?" diye sorulur. O da
"İlim öğrettim, talebe yetiştirdim" der. Melekler o zaman derler ki:
"Doğrudur. Bunları yaptın ama Allah için yapmadın. 'Ne iyi insandır, ne
büyük âlimdir' desinler diye yaptın! Onu da dediler. Arzun yerine geldi!"
Bir zengin getirilir.
Ona da sorulur. O da sadaka verdiğini, insanlara yardım ettiğini söyler. O da
dünyadaki hayırlarını Allah için yapmadıysa derler ki: "Doğrudur. Bunları
yaptın ama, 'ne cömert insandır, ne kadar merhametlidir' desinler diye yaptın.
Sen de dilediğine kavuştun..."
Bir mücâhide sorulur;
O da şöyle cevap verir: "Ben kâfirlerle olan muharebede canımı feda
edercesine düşmanla harb ettim, şu kadarını öldürdüm." Ona da "Bunu
'ne yiğit adamdır, ne cesurdur' desinler diye yaptın. Senin de gâyen yerine
geldi. İnsanlar, seni takdir ettiler. Allah için savaşsaydın mükâfatını bugün
görürdün" derler.
Yaptığımız hayırlara,
ibadetlere kibir, ucub karışırsa hepsini yakar.
"Sonu tövbe ile
biten bir günâh, sonu ucubla biten bir ibadetten daha hayırlıdır"
demişler.
4- Azrâil
aleyhisselâmın ruhumuzu ansızın almasından korkmalıyız.
Hazırlıksız
yakalanırsak büyük sıkıntı çekeriz. Ölümün gecikmesi için zaman talebimiz
neticesiz kalır.
İnsan, her an
ölebilir. Ölümün mevsimi, gecesi gündüzü yoktur. Hasta olanı da ölebilir,
sıhhatli olanı da. Genç ihtiyar ayırımı da yapılmaz.
Ya ölmemeyi
garantilemeliyiz veya ölüme daima hazır olmalıyız. Ki, emin olmak, garantilemek
mümkün olmadığına göre hazır olmalıyız.
5- Dünyanın gaye
edilmesinden korkmalıyız.
Gaye dünya olursa
ahiret unutulur. Biz, dünya için değil, ahiret için yaratılmışız Rabbimizin
rızası gayemiz olmalıdır. Dünyanın tamamı bizim olsa bile birkaç gün sonra
hepsini bırakıp ayrılacağız.
6- Hane halkının bizi
haram kazanmaya zorlamasından korkmalıyız.
İnsan, hanımını,
çocuklarını sever, onları kırmak istemez. Onların isteklerini gücümüz yettiği
nisbette yerine getirmeliyiz. Aşırı talepleri için borçlanmak ve bu borçları
ödemekte zorlanmak akıllı adamın yapacağı iş değildir... (Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder