Kayıtlar

Eylül 4, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kısmen Müslümanlık Olmaz

Kısmen Müslümanlık Olmaz   İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Abdülhakim-i Arvasi “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde; - Kardeşlerim, Müslümanlık, her an Allahü teâlâyı hatırlamak demektir, buyurdu. Müslüman, her yerde Müslümandır.   Ve daha açıkladı: - Yani kısmen Müslümanlık olmaz. Camide Müslüman, sokakta canavar, olmaz öyle şey. Müslüman, camide de Müslümandır, sokakta da, evde de, işyerinde de Müslümandır.   Ve ekledi: - O, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bir an unutmaz. Bir günah işleyeceği zaman Rabbini hatırlayıp vazgeçer hemen.   - Hadis-i şerifte; (Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz) buyuruldu.   Şöyle özetledi: - Yaşarken Allah’ı hatırlayan, ölürken de hatırlar.   Kul ibadet ederse…   Bir günde sohbetinde; - Kardeşlerim, insan Allahü teâlâya ibadet ederse, cenâb-ı Hak, onun dünyada işlerini kolaylaştırır, kabirde ona acır, ahirette affeder, buyurdu.   Ve ilave etti: - Biz yeter ki, Allahü teâlâya ihlasla ibadet edelim.

Medine Yahudîlerinin İleri Gelen Âlimlerinden Biri Olan Abdullah Bin Selâm Nasıl Müslüman Olmuştur?

Medine Yahudîlerinin İleri Gelen Âlimlerinden Biri Olan Abdullah Bin Selâm Nasıl Müslüman Olmuştur? Yahudilerin buna tepkisi ne olmuştur? Hz. Yusuf Aleyhisselâm'ın sülâlesinden olan Abdullah b. Selâm Radiyallahü Anh, Medine Yahudilerinin ileri gelen âlimlerinden biri idi. Büyük bir âlim olan babası Selâm'dan birçok şeyle birlikte, Tevrat'ı ve tefsirini de öğrenmişti. Ayrıca, babası, âhir zamanda gelecek peygamberin sıfat ve alâmetleri ile yapacağı işleri de kendisine anlatmış ve, "Eğer o, Harun neslinden gelirse, ona tâbi olurum, yoksa tâbi olmam." demişti. Selâm, Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem henüz Medine'ye gelmeden önce de vefat etmişti. Resûl-i Kibriya Efendimizin Sallallahü Aleyhi Vesellem Medine'ye gelişini Müslümanlara müjdeleyen Yahudînin sesini Abdullah b. Selâm da işitmiş ve kendisini tutamayarak, "Allahü Ekber!" deyip tekbir getirmişti. Bunu duyan halası, "Allah, seni umduğuna erdirmesin! Vallahi, Musa Peyga

Geçilmez

Geçilmez Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez, Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez. İçeride bir has oda, yeri samur döşeli, Bu odada gelsin diye çağrılmadan geçilmez. Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada… Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez. Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne topyekûn? Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez. Kayalıklı boğazlarda yön arayan bir gemi, Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez. Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse hep hava, Yer çökmeden, yer iki şak yarılmadan geçil­mez Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh

Bana Bu Ten Gerekmez

Bana Bu Ten Gerekmez Bana bu ten gerekmez, can gerektir, Ol bakî Cennete iman gerektir. Zehi mürşit ki bizi Hak’ka iletür, Aşık canı ana kurban gerektir. Bular kat, geçti kurban gerektir, Didâr göstermeye Sultan gerektir. Niderim uçmayı yahut huriyi, Bana dergâhına seyran gerektir. Eğer Muhammed’e ümmet olursan, Dilinde zikr ile Kur’an gerektir. Namaz ü vird ü teşbih, zikr ü Kur’an, İnayet bunlara Hak’tan gerektir. Hakikat şerbetin içen âşıklar, Başı açık, teni üryan gerektir. Âşık Yunus bu sırrı arzulayanın, Ciğeri püryan, gözü giryan gerektir. Yunus Emre Kuddise Sirrûh