Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yumurta Satan Yaşlı Adam…

Resim
  Yumurta Satan Yaşlı Adam… Son derece sosyetik bir bayan gariban bir vatandaşa: “– Yumurtaları ne kadara satıyorsun?" diye sordu." Yaşlı adam cevap verdi. “– Tanesi 1 lira hanımefendi!" deyince… “– 5 liraya 8 yumurta alacağım, yoksa gideceğim! Yaşlı satıcı şöyle cevap verdi: “– Gel istediğin fiyata al! Belki de bu iyi bir başlangıç olur. Çünkü bugün tek bir yumurta bile satamadım!" Yumurtaları aldı ve kazandığını (!) hissederek çekip gitti. Süslü arabasına bindi ve arkadaşıyla lüks bir restorana gitti. Orada, o ve arkadaşı, istedikleri her şeyi sipariş ettiler. Biraz yediler ve sipariş ettikleri birçok şeyi de yemeden bıraktılar. Sonra hesabı istedi. Fatura ona 150 TL'ye mal oldu. 200 TL verdi ve üstü kalsın dedi! Mesele şu ki, Neden her zaman muhtaç olanlardan satın aldığımız zaman güç bizde oluyor? Ve neden biz ihtiyacı olmayan insanlara karşı cömert olduk? Bir yerde okumuştum. Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarl

Peygamberimiz Aleyhisselâm’ın Cennette Gördükleri

  Peygamberimiz Aleyhisselâm’ın Cennette Gördükleri   Âlemlerin efendisi olan sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhisselâm, İsrafil aleyhisselam ile birlikte Cebrail aleyhisselamın yanına geldiler. Allah Celle Celâlüh’ün emrini yerine getirmek için Cebrail aleyhisselam, Peygamber efendimiz Aleyhisselâm’ı Cennet'e götürdü.   Melekler, ellerinde nur dolu tabaklarla bekliyorlardı. Cebrail aleyhisselam;   “– Ya Resulallah! Bunlar, Âdem aleyhisselamdan seksen bin yıl önce yaratıldı. Bu makamda, tabaktakileri sana ve ümmetine saçmak için sabırsızlanırlar. Kıyamet günü Hazretin ve ümmetin, Allah’ü Teâlâ’nın emriyle Cennet'in eşiğine ayak basınca, bu melekler tabaklardaki cevahiri üzerinize saçacaklardır" dedi.               Cennet'te vazifeli olan Rıdvan ismindeki melek, onları karşıladı. Peygamber efendimize müjdeler verdi ve; "Hak teâlâ, ikisini senin ümmetine, birini de diğer ümmetlere vermek için Cennet'i üç kısım etti" dedi ve Cennet'in

Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’i Ağlatan Olay!

  Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’i Ağlatan Olay!   Bir gün bir sahabe, bir cuma günü cuma namazına yetişmek için mescide doğru koşmaya başlar… Mescide varan sahabe abdest almak için çeşmeye yaklaşır ayakkabısını çıkarırken birde bakar ki hiç farkına varmadan bir karıncayı ezdiğini fark eder.   Bu mübarek sahabe; farkına varmadan bir karıncayı ezdiği için:   “– Ben bunun hesabını yarın mahşerde nasıl vereceğim?” diye hüngür hüngür ağlamaya başlar... Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in huzuruna gelir, “– Ey Allah’ın Resulu; cuma namazına yetişmek için mescid’e doğru koşmaya başladım hiç farkına varmadan bir karıncayı ezerek öldürdüm. Bunun hesabı ağır mı?” diye ağlayarak sorar. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem; “– Ey ashabım sen şimdiye kadar bundan daha ağır bir suç işledin mi?” “–   Ya Rasulallah! Ben kızını diri diri gömenlerdenim!” der. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sahabeye sorar: “– Nasıl yaptın asha

Hadis-i Şerifleri Başkalarına Yaymak

  Hadis-i Şerifleri Başkalarına Yaymak   Veda Hutbesi'nde Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in tekrar ettiği şu sözleri meşhurdur:   “– Burada bulunanlar, bu sözlerimi burada olmayanlara ulaştırsın.” (Mecmau’z-Zevaid, 1/139).   Bazı rivayetlerde “ulaştıranın yüzünün ak olması" duası ile "duyanların daha kavrayışlı ve anlayışlı olabileceği” ifadeleri de geçer:   “– Allah, bizden herhangi bir şeyi işiten ve işittiği gibi de tebliğ edip başkalarına aktaran kişinin yüzünü ak etsin. Çünkü tebliğ edilen kişi, benden işiterek tebliğ edenden daha anlayışlı ve kavrayışlı olabilir.” (Tirmizi İlim, 5; İbn Mâce, Mukaddime: 1, 18)   Bu ve benzeri hadislerde Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem, mesajını yaymak için çevresindeki insanlara ve ümmetine sorumluluk vermektedir. Her Müslüman, bildiklerini haliyle ve diliyle başkalarına da bildirmelidir.   Rasülüllahı Sallallahü Aleyhi Vesellem, Veda Haccı’nda 120 000 küsur sahabe dinlemişti. İslam ta

Kelime-i Tevhid Nasıl Çekilir, Fazileti Nedir? Kelime-i Tevhid Yazılışı Ve Okunuşu:

  Kelime-i Tevhid Nasıl Çekilir, Fazileti Nedir? Kelime-i Tevhid Yazılışı Ve Okunuşu: لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ   Okunuşu: Lâ ilâhe İllallâh, Muhammedür Rasûlullah Kelime-i tevhid nasıl çekilir, fazileti nedir? Kelime-i tevhid yazılışı ve okunuşu Allah'ın varlığı ve birliğin faide eden kelime-i tevhid yani: Lâ ilâhe İllallâh' sözü en güzel ve en faziletli zikirlerden biridir.   İslamiyete göre Müslüman olan herkesin bilmesi ve inanması gereken kelime-i tevhîd; en kısa haliyle “Lâ ilâhe illallah: Allah’tan başka ilâh yoktur” manasına gelmektedir. Sözlü bir şekilde tekrar ederken kalben de tüm benliğimizle hissederek Allah Celle Celâlüh'un birliğine inanmalıyız. "Lâ ilâhe illallah" yani "Allah'tan başka ilah yoktur" anlamı taşıyan Allah'ı birleme cümlesi gündelk hayatımızda tesbihte çekebileceğimiz en faziletli zikirlerdendir. Öyle ki Sevgili Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem hadisi- şerifinde

“Tek Bildiğim şey bir şey bilmediğimdir!” – “Scio me nihil scire!”

  “Tek Bildiğim şey bir şey bilmediğimdir!” – “Scio me nihil scire!”   Sokratese ait olan bu söz Sokrates’in Savunması’nda karşımıza çıkmakta. Sokrates bu paradoksal söz ile ne demek istemişti?   Peki, bildiği nedir?   Sokrates, bilginin insanda doğuştan aklında var olduğunu ve onun dışarıya çıkarılması gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla bildiği şey, bilgi aklımızda bir ruh tarafından verilmiş ve hep vardı. Hiçbir şey bilmeyişinin nedeni de. “Biz nesneler dünyasında bilgi edinmeyiz, nesneler sanılardır ve onlar hakkında hiçbir şey bilinemez!” diyor. Bilmeyişimizin nedenini “Nesnelerin bilgi veremeyeceğine ve bilginin akılda zaten var olduğuna dayandırıyor.” başka bir soruyla karşılarsak, bu bilgiyi var olan ve bir ruhun yüklediği bu akıldan nasıl çıkartacağız? Tabii ki doğurtma/ebelik (maieutike) yöntemiyle…   Sokrates ile ilgili ilk muhabbetimizde, size buraya kadarını anlatmış ve düşünmeniz için sizlere Bab Aziz filminden bir söz ile muhabbetimizi sonlandırmıştık. Yad

Tul-i Emelin (Uzun Emelin) Dindeki Yeri Nedir?

Tul-i Emelin (Uzun Emelin) Dindeki Yeri Nedir?           Peygamber efendimiz, üç tane çubuk aldı. Birini önüne, birini de yanına dikti. Diğerini de uzaklara attı. Sonra, (Bu çubuk insan, yanındaki de eceli, uzaktaki ise emelidir. İnsan emellerinin peşinde koşar; fakat eceli onu yakalar, emeline ulaşamaz) buyurdu.           Ölüm korkunç olduğu halde, insanların ölümden habersiz gibi yaşamaları, ölümü az düşündüklerindendir. Hatta dünya zevkleri ile meşgul olan kalp ile düşününce etkisi az olur veya hiç olmaz. Korkunç olan ölümün kolay geçmesi için, ölümü hatırdan hiç çıkarmamak gerekir.           Bunun için de, kendi arkadaşlarından kendinden önce ölüp, çoluk çocuklarını, mallarını, dostlarını bırakarak toprak altına girenleri düşünmelidir. Makam sahibi olanların etki ve yetkilerinin kalmadığı, toprağın onları nasıl çürüttüğü, düşünülmelidir. Hayatta iken neler yapıyor, nasıl konuşuyorlardı. Yapılacak birçok işi vardı. Ölümü unutup yaşıyorlardı. Kimi malı ile kimi makamı ile, kimi